Benzer durumdaki mükelleflere kesilen farklı vergi cezaları mülkiyet hakkını ihlal etmektedir
Dr. Numan Emre ERGİN - Yeminli Mali Müşavir / Mazars Denge Vergi Hizmetleri Ortağı
Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) yapılan bireysel başvurular içerisinde son dönemde vergi hukukuna ve vergi uygulamalarına ilişkin çok önemli kararlar verilmektedir. Bu kararlardan bir tanesi de 7.3.2018 tarih ve 30353 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1.2.2018 tarihli ve 2015/6728 başvuru numaralı karardır. Söz konusu karar; aynı vergi incelemeleri sonucunda farklı vergi cezalarına muhatap olan benzer mükelleflerin ayrımcılık yasağı bağlamında mülkiyet haklarının ihlal edildiğinin tespit edilmesi yönünden önemlidir.
Kararın incelemesini yapacak olursak; başvuru konusu olayda, 1600 CC'yi geçmeyen araçlar için uygulanan ÖTV oranının dava konusu dönemde %37’den %27’ye düşürülmesi üzerine, otomobil ticaretiyle uğraşan başvurucu, düşük orandan faydalanmak için kurum çalışanları ve kendi adına ilk satışı yapıp %27 oranından ÖTV’yi beyan edip ödemiştir. (Motorlu taşıt satışında ÖTV, araçların ilk kez iktisabında doğmakta olup, ikinci el satışta ÖTV yoktur.) Daha sonra Maliye Bakanlığı, ÖTV indirimi teşvikinin amacına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığının tespit edilmesi için 300 kadar mükellefte sektörel bazda vergi incelemesi başlatmıştır.
Başvurucu şirket nezdinde yapılan vergi incelemesinde, şirketin kendi adına ve çalışanlarına yaptığı satışların gerçek olmadığı, şirketin ÖTV indiriminden yararlanmak için bu faturaları düzenlediği, dolayısıyla bu faturaların sahte olduğu, ÖTV indiriminin bitmesinden sonra söz konusu araçların üçüncü kişilere devredildiği tespit edilerek hesaplanan matrah farkı üzerinden üç kat vergi ziyaı cezası kesilmesi önerilmiştir. Vergi idaresinin yaptığı cezalı tarhiyat vergi mahkemesine taşınmıştır. Vergi yargısı, başvurucu şirketin dava talebini reddederek vergi ve ceza tarhiyatını onamıştır. Diğer taraftan, sahte belge düzenlendiği gerekçesiyle vergi inceleme elemanı şirket yönetim kurulu üyeleri hakkında Savcılığa suç duyurunda bulunmuştur. Savcılık, bilirkişi raporuna istinaden kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.
Başvurucunun sektörel incelemelerin sonucuna ilişkin vergi idaresine yaptığı bilgi talebi sonucunda, Vergi Denetim Kurulu’nun kendi içinde yaptığı araştırmada aynı konuda incelenen 292 mükelleften sadece 12’si hakkında üç kat vergi ziyaı cezası kesilirken geriye kalanları hakkında tek kat vergi ziyaı cezasının kesildiği tespit edilmiştir.
AYM, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin emsal kararlarını irdeleyip konuyu mülkiyet hakkı ile bağlantılı olarak ayırımcılık yasağı açısından değerlendirmiştir. Olayda dikkate alınan hukuk kuralları ise Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ayırımcılık Yasağı başlıklı 14. maddesi, Anayasa’nın eşitlik ilkesini (AYM içtihadı, eşitlik ilkesinin ayırımcılık yasağını içerdiği yönündedir.) düzenleyen 10. maddesi, mülkiyet hakkını düzenleyen 35. maddesi ve vergilendirmeyi düzenleyen 73. maddesidir. AHİM ve AYM içtihatları açısından mülkiyet hakkını ihlal eden bir ayırımcılık yasağının ihlalinden bahsedebilmek için aynı veya benzer ya da kıyaslanabilir durumdaki mükelleflerin nesnel ve makul bir gerekçeye dayanmayan farklı bir muameleye tabi tutulmaları gerekir.
AYM, aynı sektörde faaliyet gösterip aynı işi yapan ve aynı konuda vergi incelemesine tabi tutulan şirketlerin benzer ve kıyaslanabilir olduğu tespitini yaptıktan sonra, bu şirketlerden bir kısmına üç kat cezalı tarhiyat yapılmasını farklı muameleye tabi tutulduklarını belirlemiştir. AYM, vergi incelemelerinde farklı yorum ve uygulamaların tek başına ayırımcılık yasağı ihlali oluşturmayacağını kabul etmekle birlikte, konusu ve süresi sınırlı incelemedeki söz konusu farklı uygulamaların objektif ve makul bir sebebe dayanmadığı, mülkiyet hakkına orantısız bir müdahale olduğu ve ayırımcılık yasağının ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır.
Söz konusu karar son derece önemlidir. Zira son dönemde Vergi Denetim Kurulu tarafından sektörel incelemelere veya belirli konularda (farklı mükelleflerin aynı konuda incelenmesi) yapılan sınırlı incelemelere ağırlık verilmektedir. Dolayısıyla, söz konusu inceleme süreç ve sonuçlarının yakından takip edilerek farklı uygulamaların önüne geçilmesi için merkezden gerekli koordinasyonun sağlanması ve farklı uygulamaları bertaraf edecek tedbirlerin daha vergi incelemeleri başlamadan alınmasında fayda bulunmaktadır.