Benim elim kirlenmesin anlayışı!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Ekonomi yönetiminde en zor olan karar alma cesareti gösterebilmektir. Aslında karar alırsınız almaya da, bunu siyasi otorite olarak göğüslemeden bürokrasiye havale edebilir, adımları o kesimin atmasını isteyebilirsiniz. Doğrudan istemeseniz bile, bunun gerçekleşmesini sağlayabilirsiniz. Tercihtir, ama herkes de bilir ki, siyasi desteği olmayan ve bürokratik kademelerle sınırlı alan kimi ekonomik kararlar, her zaman arzulanan sonucu vermeyebilir.

Ne var ki, siyasetçiler olarak her zaman elinizi taşın altına koymak istemeyebilirsiniz. Çok da haksız sayılmazsınız. Eliniz ezilebilir, ezilmese de kirlenebilir.

Alacağınız kararla eliniz kirleneceğine, ezileceğine; yani bunun bir faturası olacağına, en iyisi cefayı başkalarının çekmesidir. Sefa sürmek gerektiğinde her şeyi kendi hanenize yazabilirsiniz. Olmadı, atılan adımlar başarı sağlamadı mı, işte o zaman devreye girebilirsiniz.

Nasıl bir yol izleyeceğinizi, ne zaman devreye gireceğinizi koşullar belirler kuşkusuz. Beklersiniz bir süre, baktınız işler çatallaşıyor, siyasi kararlara ihtiyaç duyuluyor, o zaman atarsınız adımınızı. "Bakın olmadı, ben devreye giriyorum" diye hava da atabilirsiniz; eğer gerçekten o konuda ilerleme kaydedilmesini arzuluyorsanız. Yok eğer, bazı kesimlerin ağzına bir parmak bal çalmaksa zaten niyetiniz, bu adımların bir sonuç vermiyor olmasını hiç umursamazsınız bile.

Sıcak paraya karşı önlem olarak alındığı belirtilen son kararlardan söz ediyoruz. Ne yapılmıştı, hatırlarsak… Merkez Bankası bankaların munzam karşılık yüklerini artırdı, borçlanma-borç verme faiz oranları arasındaki makası açtı; BDDK da kredi kartlarındaki en az ödeme tutarını artırdı, konut ve diğer gayrimenkul kredilerindeki anapara tutarını yukarı çekti.

Elbette bu kararların piyasada bir miktar etki yapması beklenirdi, ama acaba umulan tüm etkiyi bu kararlarla elde etmek mümkün olacak mıydı?

Doğrusu bu soruya gönül rahatlığıyla "evet" diyebilmek hiç kolay değil. Hem baksanıza, bu kararlar açıklandıktan sonra on günü aşkın süre geçti, piyasalarda yaprak kımıldamıyor.

Acaba yabancı yatırımcı, bu kararları algılayamadı mı, yoksa umursamadı mı, hangisi dersiniz? Yoksa yabancılar, Türkiye'nin kendilerine muhtaç olduğunu mu düşünüyorlar? Ya da, Türkiye'deki kadar tatlı karı hiçbir yerde bulamayacaklarını gördükleri için biraz diken üstünde olsalar da burada kalmayı mı tercih ediyorlar?

Sakın yabancılar, seçime altı ay kalmışken, Merkez Bankası ve BDDK'nın aldığı ve piyasaları pek de etkilemeyen kararların siyasi bir takım kararlarla desteklenmeyeceğine kesin gözle baktıkları için böyle davranıyor olmasınlar… Bu konuda bir yargıda bulunmak zor, ama görünen biraz da öyle değil mi…

Emin olma şansımız tabii ki yok. Ama en azından siyasi otoritenin sıcak paraya karşı çok katı bir tutum takınmayacağı kesin. En azından seçime kadar…

Varsayımlarla hareket etmek çok doğru görünmese de, bugünlerdeki tablo, haziran seçiminden sonra hükümetin değişme olasılığının fazla olmadığını gösteriyor. Dolayısıyla hükümet, sıcak parayı gerçekten tehlike olarak görüyorsa -bundan da kimse emin olamıyor çünkü- bu konudaki radikal ve gerçekten caydırıcı adımları ancak be ancak seçimden sonra atacaktır.

Ekonomide en zor olan, kararı almaktır; alınmış bir kararı uygulamak çok daha kolaydır. Bu yüzden, sıcak paraya karşı vergi türü bir kararın alınmasının hiç de kolay olmayacağını da kabul etmek gerekir.

Ne var ki, şartlar bazen öyle zorlar ki, ya da başka bir ifadeyle bıçak kemiğe öyle bir dayanır ki, tüm önlemleri yürürlüğe koymak durumunda kalırsınız. Dün de yazdık. Normal gidişat, 2011 yılında rekor düzeyde bir ithalat yapacağımızı, buna bağlı olarak rekor bir ticaret açığı vereceğimizi ve bunun da şimdiye dek görmediğimiz büyüklükte bir cari açığa yol açacağını gösteriyor. Tüm bunları önlemek, en azından olumsuz etkiyi hafifletmek, sıcak para girişinin frenlenmesiyle kısmen de olsa mümkün olabilecek. Acaba bu kararlılığı gösterebilecek miyiz? Yoksa küresel koşullar, kendiliğinden gidişata bir çekidüzen vermemizi mi sağlayacak, hep birlikte göreceğiz.     

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar