Benim balonlarım var(dı)…

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI [email protected]

Büyüme cephesinden gelen kötü haberler ve artan jeopolitik risklerle hafta boyunca değer kaybeden dünya borsaları ABD ve İngiltere merkez bankalarından gelen destek ile moral buldu. Küresel büyüme cephesinde aşağı yönlü risklerin arttığı bir ortamda gevşek para politikasının uzun süre sürdürüleceği beklentisi piyasalarda doping etkisi yaptı. 

Yükselişin kalıcı mı olduğu yoksa moda piyasa deyişiyle “ölü kedinin son çırpınışı mı” olduğunu birazdan tartışacağız. Ancak izin verirseniz daha önce yapılan açıklamaları hatırlayalım. 

Piyasaları hareketlendiren ilk açıklama Ekim ayında Fed’in varlık alımlarına son vermemesi gerektiğini söyleyen St Louis Fed başkanı James Bullard’dan geldi. Bullard’ın açıklaması Fed’in gerekirse yeniden varlık alımlarına (QE4 ) başlayabileceği şeklinde yorumlanarak piyasaları hareketlendirdi. 

İkinci açıklama faizlerin uzun süre düşük seviyede kalması gerektiğini söyleyen İngiltere Merkez Bankası baş ekonomisti Andy Haldane tarafından yapıldı. İngiltere ekonomisindeki yavaşlama nedeniyle ücretler üzerindeki baskının ve enfl asyon tehdidinin azaldığını vurgulayan Haldane yakın gelecekte para politikasında sıkılaşmaya gitmeye gerek olmadığını savundu. 

Normal piyasa koşullarında fazla etkili olmayacak bu açıklama Fed’in verdiği sinyal ile birleşince kelebek etkisi yaratarak piyasaları hareketlendirdi. 

Bu kadar geçmiş yeter geleceğe bakalım. Cuma gününden bugüne yatırımcılar hep aynı soruyu soruyor. Borsalardaki yükseliş kalıcı mı, yoksa boğa piyasası sona erdi ve piyasa oyuncularının “ölü kedi sıçraması” diye tanımladığı geçici yükselişlerden biri ile mi karşı karşıyayız. 

Bizim görüşümüz, 2009 küresel krizi sonrasında para politikasının aşırı gevşetilmesiyle başlayan büyük küresel yükseliş dalgasının sonuna geldiğimiz yönünde. ABD, Avrupa ve Japonya’da eşanlı olarak uygulanan genişleyici para politikasının varlık fiyatlarında yarattığı balonun sürdürülemez boyuta ulaştığına ve patlayacağına inanıyoruz. 

Ancak varlık balonundaki çöküşün Wall Street’te yaşanmasını beklemiyoruz. ABD ekonomisi dünya geneline göre daha sağlıklı, şirketleri daha karlı iken ve Fed faiz artışlarında temkinli davranırken “ayı piyasasının” Wall Street’te başlaması sürpriz olur. 

Tam tersine piyasalardaki satış dalgasının borç dinamikleri sürdürülemez durumda olan Avrupa ve Japonya gibi gelişmiş ülkelerde veya batı ülkeleri ile inatlaşması nedeniyle hızlı sermaye çıkışına maruz kalan Rusya gibi gelişmekte olan ülkelerde çıkma ihtimali daha fazla. 

Faizlerin rekor derece düşük olduğu bir ortamda piyasalardaki satış dalgasını ne tetikleyecek diye sorarsanız, cevabını tam olarak veremiyorum. Ancak kaba bir tahminle devlet tahvilleri veya sistemik önemi olan banka borçlarının iflas riskindeki artış diye özetleyebilirim. 

İflas riskinin arttığı bir ortamda yatırımcılar Avrupa’daki çevre ülkelerinin ve / veya gelişmekte olan ülkelerdeki getirisi yüksek ancak riskli olarak algılanan yatırım araçlarındaki pozisyonlarını azaltmaya çalışacak ve faizler ne kadar düşük olursa olsun güvenli liman olarak gördükleri ABD veya Almanya devlet tahvillerine yönelmeye devam edeceklerdir. 

Son dönemde eşanlı olarak ABD tahvil faizlerindeki gerilemeyi ve piyasaların dalga boyundaki artışı ilerideki dönemde belirginleşecek büyük bir fırtınanın öncüsü olarak görüyoruz. Bu nedenle Cuma günkü gibi yükselişlerin pozisyon azaltmak için fırsat olarak kullanılması gerektiğine inanıyoruz. 

Son söz: Balon ne zaman patlayacak bilmiyoruz. Ancak 2015 yılında benim balonlarım vardı şarkısını söyleyecek çok sayıda yatırımcıdan biri olmamaları için Dünya gazetesi okurlarını uyarmak istiyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019