”Beni senden güçlü kılan” nedir?
Birimiz elinde bayrağı caddeye çıkıp uygun adımlarla yürüse durup, " zavallı mecnun" diye kendisine acırız.
Çoğumuzun aklına, o kişiyi yürüten "düşüncenin" sorgulanması gelmez.
Çok az insan, Epiktotes'in, "Delileşmeden ciddi işler başarmak mümkün değildir!" uyarısını anımsar.
Deli olduğunu sandığımız insanla "aynı düşünceleri" benimsemiş bin, on bin, yüz bin kişi yürürse, "toplumsal tepki" diye yüceltir; "hak arayanların direnci" diye kutsardık.
Neyin "delilik", neyin "dahilik" olduğunu kestirmek hiç de kolay değil.
En iyisi, kendinize saygılı olmak istiyorsak, hemen karar vermeden durup düşünmeliyiz...
***
Profesyonel iş yaşamında ne kadar rastlandığına ilişkin elimizde bir belge, kanıt yok ama, "...bir tas çorbaya" razı olmuş insanların, sıradan ve ortalama insanlara göre "delilik" diye nitelenen davranışlarının " kurumsal zenginlik" olduğunu yaşayarak öğrenenlerden biriyim.
İşyerlerimizde gözlenen yaygın davranış, üstlerine "köle" astlarına "kral" gibi davranmadır.
Başımdan geçen bir olayı sizinle paylaşayım.
Bizden bir üst kademeye atanan yöneticinin sekreteri, akşam saat 18'de toplantı olduğunu söyledi.
Zamanında belirtilen mekana gittik.
Saat 19'u geçiyordu yönetici geldi, masanın başına oturdu;
-Eşim ve çocuklarımla tiyatroya gideceğiz, yarın konuşuruz, dedi...
Orada bulunan arkadaşların yüzleri kızardı; tepkili idiler ama, bir şey demiyorlardı.
-Hayır gidemezsiniz. Bizim zamanımıza, kurumu kiralanmış emeğimize saygılı olmalısınız! dedim.
Tepki ilginçti:
-Ben başkanım!
-Siz başkansanız ben de genel sekreterim! diye karşılık verdim.
O yöneticinin toplantıları genelde uzun sürerdi, o gün kısa bir görüşme oldu .
Başkan odadan çıktıktan sonra arkadaşlar bana,
- Sen delisin! diyordu
- Evet, dedim, benimki delilik, ama makam rantını kullanarak astlarını pire gibi görenlere tepki göstermezsek, kendimize saygısızlık etmiş oluruz, Gelin "zamana saygı" gibi çağdaş bir ilkeyi hayata geçirmek için hep birlikte tepki gösterelim... O zaman "kurum ortak onuru" korunur.
***
Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın Aksaray'da dükkanının penceresine astığı şiirinin o son mısraları aklımdan hiç çıkmaz:
"Savcı nedir düşündün mü?
Yazıları suçlu kılan
Usla, yürekle büyümüş yürekler,
gündüzler geceye karşı,
Ama nedir çağlar üzre,
Beni senden güçlü kılan."
Düşünmeliyiz: Bizi güçlü kılan ne?
Makamlardan, mevkilerden, yapay güçlerden arınıp, sokaklarda "sıradan insan" olacağımız günler de var...
Gerçek insanlığın, onurun, saygının ortaya çıkacağı anlardır o anlar...
Birlikte çalıştığımız insanların gözlerine gözlerimizi kırpmadan bakabilmedir zenginlik ve güç... Yoksa kendi dar çevremizde hiçbir dayanağı olmayan yalana dayalı dedikodulara sığınmak değil!