Beni bu havalar mahvetti...

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI [email protected]

 

Doğa yürüyüşlerinde ve dağcılıkta barometre kullanarak olası bir fırtınayı yakalamaya çalışırsınız. Rüzgar güneyden eserken barometre süratle yükselirse havanın döndüğünü ve fırtınanın geleceğini anlarsınız. 

Maalesef, piyasalardaki basıncı ölçen genel kabul görmüş bir barometre yok. 2013 yılında ABD 10 yıllıkları bu rolü oynuyordu. 2015 yılında DXY dolar endeksi ile risk iştahını açıkladık. 2016’nın ilk yarısında ise favori göstergemiz Brent petrol idi. 

Son dönemde bu göstergelerin hiç biri küresel risk iştahını tam olarak açıklamıyor. Ancak hisse senedi ve emtia piyasalarında düzenli bir satış baskısı görüyoruz. 

Beklentilerden zayıf gelen ABD imalat sanayi verileri borsalardaki satış baskısını tersine çevirmek için yeterli olmadı. Tam tersine, küresel büyüme ile ilgili endişelerin arttığı bir ortamda Fed’in faizi geç de olsa artıracağı endişesi piyasaları tedirgin ediyor. 

Yavaşlama endişesi ile küresel sermaye hisseden tahvile yöneliyor 

Piyasalar küresel risk iştahındaki bozulmayı dolardaki sert bir yükselişten ziyade gelişmiş ülke devlet tahvillerini ve birinci sınıf şirket tahvillerini alarak fiyatlıyor. 

Küresel yatırımcıların sene başından beri hisse senedi fonlarından tahvil fonlarına yönelmesi bundan kaynaklanıyor. Türkiye kırılgan beşlinin daimi üyesi konumunda Türkiye ekonomisi dışsal şoklara karşı eskisine göre daha az kırılgan. 2013, 2014, 2015 yıllarındaki dışsal ve içsel şokların reel ekonomi üzerindeki etkisi sınırlı oldu. Ancak piyasa performansı açısından kırılgan beşlinin daimi üyesi olarak kaldık. Borsa İstanbul Mayıs ayında küresel risk iştahındaki bozulmadan payına düşeni fazlasıyla aldı. 

Yaşanan politik şokun da etkisiyle MSCİ Türkiye Mayıs başından beri gelişmekte olan piyasaların %10, gelişmiş piyasaların ise %14 gerisinde kaldı. Uzun vadeli devlet tahvilleri ve Türk lirası Mayıs ayında en kötü performans gösteren gelişmekte olan piyasalar arasında yer aldı.Yerleşik yatırımcılar 8,4 milyar dolarlık döviz tevdiat hesabı bozdurmasaydı piyasalardaki satış çok daha sert olacaktı. 

Risk primi niçin azalmıyor? 

Türkiye piyasalarındaki satış baskısının yavaşlayarak da olsa devam etmesi için üç temel sebep görüyoruz: (i) küresel konjonktür gelişmekte olan borsaları desteklemiyor; (ii) sonbahar aylarında erken seçime gidilme riski azımsanmayacak kadar yüksek; (iii) yeni dönemde izlenecek ekonomi politikalara yönelik belirsizlikler sürüyor. 

Mevcut konjonktür gelişmekte olan borsaları desteklemiyor

Global büyümede aşağı yönlü risklere rağmen Fed’in 2016 sonbaharında faiz artırma ihtimalinin artması küresel sermayenin gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere yönelmesine neden oluyor. Kısa dönemde bu eğilimin tersine dönmesi beklenmiyor. 

Cin şişeden çıkıyor 

Çin’in MSCI küresel endekslerindeki payının artması gelişmekte olan piyasalara yönelik risk iştahını bozan diğer bir gelişme. Yapılan ilk tahminler yeni durumda Çin’in küresel piyasalardaki ağırlığının %25’ten %30’a artacağını gösteriyor. Değişiklik sonrası Güney Kore’nin ağırlığının %13,7’den %11,4’e, Taiwan’ın ağırlığının %11,5’ten %9,6’ya gerilemesi bekleniyor. 

Türkiye’nin ağırlığının % 1,3’ten %1,1’e gerileyeceği tahmin ediliyor. Gelişmekte olan ülkelere giren toplam kaynakta bir artış olmazsa Çin haricindeki gelişmekte olan borsalardan ciddi boyutta portföy çıkışı görülebilir. 

Politika cephesinde belirsizlikler azalıyor. Binali Yıldırım’ın kurduğu 65. hükümet meclisten güvenoyu aldı. Yeni hükümet ülkeyi başkanlık sistemine taşımayı öncelikli hedef olarak belirledi. Anayasa değişiklikleri yapmak üzere gerekli destek meclisten sağlanamazsa erken seçime gidilecek. Muhalefet partilerinde yaşanan iç karışıklıklar Ak Parti’nin kamuoyu desteğini yükselterek erken seçim ihtimalini artırmaya başladı. Olası bir erken seçim riski piyasalarda henüz tam olarak fiyatlanmıyor. 

Yeni dönemde izlenecek ekonomi politikalara yönelik belirsizlik sürüyor Uygulanacak ekonomi politikalarına yönelik belirsizlik piyasa fiyatlamalarının Başbakan Davutoğlu’nun görevi bırakması öncesindeki seviyelere geri dönmesini zorlaştırıyor. 

Maliye ve para politikası gevşetilecek mi? 

Yeni dönemde izlenecek ekonomi politikalar konusunda net bir açıklama yapılmadı. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanları tarafından iki ana mesaj veriliyor: (i) İhracat ve üretim odaklı bir programla büyümenin hızlandırılması; (ii) ekonomiye ayak bağı olan güçlü kamu maliyesi ve sıkı para politikalarının değiştirilmesi. Liberal politikaların yerine milli ekonomi politikaların uygulanmaya başlanması olarak özetlenebilecek bu süreçte ekonominin temel dengelerine müdahale ihtimalinin artması piyasalardaki risk primini yüksek tutacaktır. 

Piyasalar riskleri ne kadar fiyatlıyor? 

Piyasalardaki düşüşler alış için fırsat mı, yoksa önümüzdeki dönemde gelecek daha büyük bir dalganın öncüsü mü? Bu ve benzeri soruları cevaplamak için elimizde kristal bir küre yok. Son dönemdeki satış sonrasında hisse senedi piyasasında değerlemeler cazip hale gelmeye başladı. Ancak piyasaların ABD veya Çin’den gelecek sert yavaşlama riski, Fed’in faiz artırımını öngörülenden daha hızlı yapması, Türkiye’yi başkanlık sürecine götürecek sürecin iyi yönetilememesi gibi potansiyel riskleri halen yeterince fiyatlamadığına inanıyoruz. Geçmiş tecrübemiz böyle bir ortamda piyasalarda havanın aniden döndüğünü ve yatırımcıları genelde böyle havaların mahvettiğini gösteriyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019