Ben şimdi ne yapmalıyım?

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN [email protected]

Ürettiği malı tüketiciye ulaştırmada güçlüklerle karşılaşan bir okuyucumun yazdıkları, üretici ve perakendeci zincirindeki sorunun büyüklüğünü gösteriyor.

Okuyucum Mehmet Sel’in mektubu, “Ben şimdi ne yapmalıyım?” diye başlıyor. Ve devam ediyor:

Üreterek kazanmaya çalışan bir girişimci olarak bu soruyu hem kendime hem de bu konuda bana yol gösterebileceklere soruyorum.

Üniversite mezunu 51 yaşında bir iş insanıyım. 2012 yılına kadar ülkemizin önde gelen gıda şirketlerinde üst düzey yönetici olarak görev yaptım.

Daha sonra yöneticilikten ayrılarak tecrübelerime, bilgi birikimime ve girişimcilik ruhuma güvenerek yeni bir yola çıktım.

Memleketimin ürünü olan zeytini en doğal ve en sağlıklı şekilde farklı ambalajlarla daha geniş kitlelere ulaştırabilirdim. Hedefim gençleri ve çocukları daha sağlıklı besinle tanıştırmak ve bundan kazanç sağlamaktı. Bu amaca yönelik olarak 3 adet yeni ve farklı sunumları olan ürünler hazırladım. Patentlerini aldım. Ürünlerin üretimi için üretim bantlarını kurdum.

Türkiye perakende sektöründeki satış kanalları ile görüşmeler yaptık. Sırası ile ürünümüzü satabilecek olan, yerel zincirler dediğimiz süpermarketlerle görüştük. Öncelikle giriş bedelleri talep ettiler. Ardından uzun vade ve bize hiç kazanç bırakmayacak fiyatlarla ürünü almak isteği onu takip etti.

- Ardından küçük market ve bakkal kanalına tedarikçi olan toptancılarla görüştük. Bu kanal hayat sürecinin sonunu yaşıyor. Perakende ticaretin önemli bir kitlesi olan bu kanalda belli başlı ürünler (sigara, tekel, ekmek ve çocuk atıştırmalıkları) dışında ürünlerin satış şansı çok düşük. Bu sektörün dönüşümü ile birlikte geleneksel kanal olarak adlandırdığımız bu kanal ve tedarikçileri olan toptancılar hızla tükeniyor. İlgilenmediler ürünlerimizle.

- Büyüyen sektörlerden olan yeme içme sektöründeki firmalarla görüştük. Rekabet çok. Ürünlerde kalite arayışları yok. Gıda ürünü olarak bir üründe aranan tat, aroma, lezzet gibi soyut özellikler hiç önem taşımıyor. Somut olarak büyüklük, gramaj ve fiyat gibi özelliklere uygun ürünler aranıyor. Burada da istediğimiz karşılığı bulamadık.

- Son olarak da indirim mağazaları (discount) olarak adlandırılan gruplarla görüştük. Üç büyük oyuncunun yer aldığı bu segment hızla büyüyor. Her geçen gün pazardan aldıkları pay da büyüyor. Diğer bir tabirle sektörün gözdesi. Gittik ve onlara ürünlerimizi anlattık. Hepsi orijinal, inovatif, doğal ve sağlıklı. İlgilendiler ve değerlendirdiler. Sonuç yine bizim lehimize olmadı.

- Bir grup, uygun bulduğu ürünümüzü istedikleri miktarda üretecek kapasitemizin olmadığı için bizimle çalışamayacağını ifade etti. Bizim geliştirdiğimiz ürünü büyük ölçekli başka bir firmaya ürettirdi.

- Görüştüğümüz bir başka gurup ise 2,95 TL raf fiyatı olacak ürünümüzü 1,60 TL’ye alırsa satabileceğini söyledi. Bu ürünün bize maliyeti 1,85 TL.

Sonuç: Şimdi ben ne yapmalıyım?

Benim ve birçok orta sınıf esnafın ve tüccarın içinde bulunduğu durum bu.

Ne yapacağı konusunda kendine ve etrafına sorduğu soru bu.

Ben şimdi ne yapmalıyım? Çalışarak, üreterek kimsenin hak ve hukukunu çiğnemeden kazanmak isteyen esnaf, tüccar, girişimci ne yapmalı?

- Büyük sermayesi olmayan ama fikirleri olan, girişimci olarak ülke ticaretine katkı sağlamak isteyen,

- Pazara girmek için bedel ödeyecek gücü olmayan,

- Çalışanına ve tedarikçisine düzgün ödeme yaptığında pazarlama yapacakların teklif ettiği fiyatlarda mal satmanın zarar olduğunu açıkça görebilen, bizler neler yapmalıyız?

Bu soruyu üreterek kazanmaya çalışan bir girişimci olarak hem kendime hem de bu konuda bana yol gösterebileceklere soruyorum.

Tüm akıl ve tecrübe sahiplerinin görüşlerine ihtiyaç duymaktayım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018