Ben, aşkla bilim yapmayı annemden öğrendim!..

Hilmi DEVELİ
Hilmi DEVELİ EKONOMİDE SATIR ARASI [email protected]

21-22 Kasım’da gerçekleştirilen 26. Kalite Kongresi'nin özel oturum konuşmacısı, Forbes dergisinin “30 yaşından küçük 30 bilim insanı” listesine giren, Harvard Üniversitesi'nin Genç Akademi Üyeliği'ne seçilen ilk Türk bilim insanı MIT MEDIALAB, öğretim üyesi Dr. Canan Dağdeviren’i sizlere tanıtmak istiyorum..

Kongre açılışında bizlere harika bir dinleti sunan Beşiktaş Belediyesi Filarmoni Orkestrası'na teşekkürü bir haftalık gecikmeyle de olsa yerine getireceğim.

Dr. Dağdeviren’in araştırmacı kişiliği çocukluğundan geliyor…

Canan Hoca Kocaeli’de başlayıp, Harvard’a oradan da Massachusetts Institute of Technology'e (MIT) uzanan hikâyesini şu sözlerle anlatıyor; “Adanalı anne ile Sivaslı babanın en büyük çocuğu olarak yetiştim.

Kocaeli Anadolu Lisesi’nde okurken 1999 depremi yüzünden okulu hasar görünce, Adana Seyhan ÇEAŞ Anadolu Lisesi’ne misafir öğrenci olarak gönderildim. Çocukken taşı alıp, parçalarına bölüp içindeki atomu bulmaya çalışıyormuşum. Tabii bulamadım ama bu durum ailemin benim bilime olan merakımı anlamasını sağladı. Babam küçükken 2 defa Nobel Ödülü kazanmış Madam Curie’nin hayatını anlatan kitabı hediye etmişti. Ondan etkileneceğimi düşünmüştü. Ancak ben eşi Pierre Cruie’nin yaptıklarından etkilendim.

Pierre Curie piezoelektrik adı verilen bir kavram keşfetmişti. Bu kavram benim daha sonraki çalışmalarımın da temel noktasını oluşturdu. Hacettepe Üniversitesi Fizik Mühendisliği'ni seçtiğimde hocalarım ve çevrem bana ‘yapamazsın’, ‘bu alanda iş bulamazsın’ dediler. Bana sadece annem inandı… Deneyerek tecrübe etmeyi, plan yapmayı, kitap okumayı, araştırmanın gücünü, takım çalışmasının faydalarını annemden öğrendim.

İlinois Üniversitesi’nden tam burslu olarak Malzeme Bilimi ve Mühendisliği bölümündeki doktora eğitimi kazandım. Burada, esnek ve katlanabilir, deri üstüne yapıştırılabilir veya giyilebilir elektronik aletler üzerine çalışmalar yaptım.

(MIT)’den iş teklifi aldım.

Doktoramı tamamladıktan sonra 30 yaşına geldiğimde MIT'den iş teklifi aldım. Bu yapamazsın diyenlere bir cevaptı… Ben aşkla bilim yapmayı annemden öğrendim. Bugünün tıbbını bol pijamaya benzetiyorum. Oysa bizim yapmak istediğimiz tıp, takım elbise tarzı, giyebileceğiniz, tam da üzerinize oturabilen bir tıp. Vücudunuzun her yerindeki bilgileri bir ara yüz vasıtasıyla size aktarabilen bir sistem yapmak istiyoruz. Bunu da alışılmışın dışındaki mühendislikle yapabiliriz. MIT’de isteğim üzerine 5 milyon dolarlık araştırma laboratuvarı kuruldu. Burada, kalp dışında beyin ve mide ile ilgili çalışmalar da yapıyoruz..

Giyilebilir kalp pili

Saç telinden 100 kat daha ince materyallerle çalışıyoruz. Kalbin kasılıp gevşemesi ile elektrik enerjisi üretiliyor.

Yaptığımız batarya sayesinde kalbin kasılıp gevşemesi ile oluşturduğumuz elektrik gücünü kablosuz şekilde direkt kalbe tekrar gönderebiliyoruz. Günümüzdeki kalp pilleri her 7-10 yıl içinde değiştirilmek durumunda çünkü içindeki batarya bitiyor. “Giyilebilir kalp pili” olarak tarif edilen ve kalp yetmezliği çeken binlerce hastanın derdine derman olacak bir alet… Böyle bir alet geliştirmeye, 5 yaşındayken, büyükbabamım kalp yetmezliğinden öldüğünü öğrendiğimde karar vermiştim.

28 yıl boyunca da bu hayalimi gerçekleştirebilmek için önüme çıkan engellere rağmen mücadele ederek başardım.. Bugün dünyanın en önemli araştırma merkezlerinden birinde kurulan laboratuvarda, ekip arkadaşlarımla başta Alzheimer olmak üzere çeşitli beyin hastalıkları, mide hastalıkları ve kalp hastalıklarına çare arıyoruz.

Beyin hastalıkları

Nörolojik hastalıkların tedavisinde kullanılabilecek bir başka çalışmamız ise beyinle ilgili. Beynin en ücra köşelerine kadar ulaşabilen iğne şeklinde bir alet yaptık. Şu an ağız ya da damar yoluyla aldığımız ilaçları bu platform sayesinde beynin istenilen noktasına gönderebiliyoruz. Böylece ilaçlar sadece o noktayı etkiliyor. Normalden 6 bin kat daha az ilaçla daha iyi etki sağlanabiliyor. Bu platform hayvanlar üzerinde deneniyor. Beyin üzerinde yaptığımız bir başka çalışma da farelerin beynine gönderdiğimiz bilgisayar komutlarıyla onların hareketlerini kontrol etmek. Bu da bazı psikiyatrik hastalıklarda hastanın modunu değiştirmek için kullanılabilir. Bu çalışmalar tıp alanında çok önemli ilgiyle takip ediliyor. MIT Technology Review’un her yıl derlediği 35 Yaş Altı Kâşifler listesine girdim.

Geçtiğimiz ay ABD’nin 42. Başkanı Bill Clinton, 2017 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Kazuyo Ishiguro, gibi isimlerin davetli olduğu Londra’daki Bilim Akademisi Zirvesi’ne, Türkiye’den seçilmiş ilk bilim insanı olarak katıldım” diyor.

"Türkiye’yi, gençlerimizi, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ü çok seviyorum" sözleriyle konuşmasını tamamlayan Canan Hoca uzun süre ayakta alkışlandı.

Salondaki izleyicilerin ortak dileği Canan hocanın da Aziz Sancar gibi Nobel ödülü alması ve ülkemizde Canan hocaların çoğalmasıydı..

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar