Belirsizlikler azalmıyor ve beklentiler düzelmiyor!
Yerel seçimler sonrasına ilişkin tahminlerin bu hafta başına kadar yaşadıklarımızdan çok farklı oluşu, geleceğe yönelik beklentilerin olumlu yönde değişmesine ve belirsizliğin azalmasına izin vermiyor. Yerel seçim sonuçları hala kesinleşemedi. Yapısal Reform adımları konusundaki ekonomik tasarım, ne içeride ne de yabancı yatırımcılar nezdinde heyecan yaratamadı. Finansal piyasalardaki olumsuz eğilimlerin etkisinden çıkılamadı ve güven bunalımı aşılamadı. Böyle olmayacağı varsayımına göre kurgulanmış senaryolar ve bunlardan türetilmiş beklentiler anlamsızlaştı. Ekonomimizin, diğer gelişenler arsında yeniden olumsuz yönde ayrışmaya başlaması kafa karışıklıklarını derinleştiriyor!
Bu yılın ilk çeyrek dönemine ilişkin ekonomik görünüm ise kabaca şekillendi. Enflasyon gerilemekte zorlanıyor, işsizlik oldukça tehlikeli bir hızda artıyor ve ekonomi daralıyor. Talimatla geriletilen döviz kurları ve faizlerin böyle olmasını engelleyemediği ve beklentilerin düzelmesine katkı yapamadığı gözleniyor. Daha yıkıcı yeni dalgalanmaların yaşanması olasılığını önleme zorunluluğu, faizler ve ekonomi konusundaki algıları farklılaştırıyor. Söz konusu dönem genelinde otomotiv pazarının yüzde 45 oranında daralmış olması, anlayanlara çok şeyler söylüyor!
Bu hafta başında Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan bazı veriler de gelecek açısından iyimser bakış açılarını desteklemiyor. Ocak ayı işsizlik oranı yüzde 14,7 düzeyine sıçramış! Mart ayına ilişkin Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi ise yüzde 1,75 oranında yükselmiş; ilk çeyrek genelindeki artış yüzde 13,19 ve son bir yıllık oran yüzde 27,33 seviyelerine ulaşmış!
İşsizlik oranındaki yükseliş oldukça sert ve beklentilerin çok dışına çıkmış bir görünüm sergiliyor. En olumsuz katkının inşaat konusundan gelmesi sürpriz değil; fakat üretim kan kaybederken hizmet istihdamının arttığı yönündeki görüntü, beklentilerle ve üretime ilişkin destek söylemleri ile uyuşmuyor. Belli ki, talimatla ekonomik eğilimleri yönlendirme anlayışı bu konuda pek bir işe yaramamış veya diğerlerindekinin yan tesiri güvensizliği besleyerek burada ciddi sıkıntı yaratmış! Açıklanan rakam, 2019 yılı makroekonomik görünüm beklentilerini olumsuzlaştırarak Yeni Ekonomi Programının itibarını daha da azaltabilir.
Yapısal Reform Adımları 2019 konulu tasarımda ifade edildiği gibi istihdam ve büyümeye önem verilmeye devam edilecek ise, enflasyon konusunda ciddi sapmalar olabilir! 2017 yılı Ocak ayında yüzde 13 olan işsizlik oranı, takip eden yılın aynı ayında yüzde 10, 8 düzeyine gerilemiş ve bu sene yüzde 14,7 düzeyine fırlamış. Söz konusu oranda 2018 yılındaki hormonlu gerilemenin bedelini ağırlaşmış sorunlara bağlı kırılganlık ve enflasyon baskıları olarak ödüyoruz; benzer bir sürecin tekrarlanması ise yıkıcı olabilir!
Tarım konusu ise daha tehlikeli olabilecek bir görünün sergiliyor. Ekilen toprak oranı azaldıkça tarımsal istihdam geriliyor; girdi fiyatları yükseldikçe hem faaliyet daralıyor ve hem de ortaya çıkan arz daralması üretici fiyat artışlarını yeni rekorlara koşturuyor. Bu kısır döngünün giderek daha tehlikeli hale geldiğini görmek gerekiyor. Bu konudaki reform tasarımlarının Mayıs ayında açıklanacak olması, 2019 yılı ve sonrası için ciddi boyutta ek bedeller ödenmesine sebep olabilir! İlk çeyrek dönemde yüzde 13 ü aşan Tarım Ürünleri Üretici Fiyatlarındaki artışın, sene sonunda çok daha yüksek seviyelerde olması engellenemeyebilir!
Son haftalar baktığımızda, olumsuz beklentilerin yeniden belirleyici olmaya başladığına ve belirsizliklerin arttığına tanık oluyoruz. Küresel ekonomideki durgunlaşma yönlü endişelerin kısmen azalmasına ve gelişenler üzerindeki endişelerin azalmasına rağmen toparlanamıyoruz. Risk primimiz tehlikeli seviyelerde dalgalanıyor, önümüzdeki bir yıla ilişkin beklentiler olumsuz yönde değişiyor; bu eğilimleri öncelikle terse çevirmek amacı ile kurgulanan ekonomik tasarımlar, içeride uzlaşı sağlayamıyor ve etkili olamıyor.