Belirsizlik bitti, artık masadakileri konuşalım
Geçtiğimiz hafta henüz sonuçları dahi görmeden kaleme aldığım yazıda IPSOS’un anketinden yola çıkarak ekonomik görünümün önemini vurgulamıştım.
Son bir haftadır seçim sonuçlarına ilişkin çok fazla görüş dillendirildi, kaleme alındı ve görüyoruz ki; gerçekten de Türk seçmeni, bu yerel seçimdeki oy davranışıyla iktidara çok net bir mesaj vermiş bulunuyor.
Mevcut ekonomi programının devamına ve alınacak kararlara ilişkin şimdiye kadar hep olasılıklar dahilinde konuşuyorduk. Seçim sonrası belirsizlik sona erer ermez TCMB ve ekonomi yönetiminden peş peşe yeni kararlar açıklanmaya başladı.
Açıklamalar piyasaları sakinleştirdi
Kararları tek tek ele alacağım. Ancak öncesinde Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz ve Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’ten arka arkaya mevcut programa daha güçlü adımlarla devam edileceği yönünde mesajlar verilmesinin piyasaları sakinleştirdiğini ifade ederek başlayayım.
Döviz kurundaki sakinleşme hafta boyunca Dolar/TL kurunun 32 liranın altına inmesini beraberinde getirirken, TCMB’nin uzun bir aradan sonra geçtiğimiz hafta, döviz alımı yaparak, rezervleri güçlendirmesi de dikkat çeken unsurlardandı.
Diğer taraftan Borsa İstanbul da bu duruma vaziyet ederek, haftayı rekorla kapattı. Bu durum TCMB’nin borsaya gelen yabancı dövizini almasıyla da açıklanabilir.
Kararlar kısmına gelince:
- Bankaların menkul kıymet yükümlüğünü yüzde 4’ten 1’e indirip, kredi büyümesine göre menkul kıymet tesisi uygulamasının kaldırılması: Bu karar sadeleşme adımlarından biri olarak görülebilir. Bu kararın neticesinde bankaların maliyeti düşürülerek, krediye ulaşılması ise kolay ancak pahalı hale gelmiş olacaktır.
- Uzunca bir süredir beklenen kredi kartı faizinde artışın gerçekleşmesi: Böylece yüzde 3,66 olan akdi faiz yüzde 4,25’e çıkarılmış oldu.
Bunlar dışında geçtiğimiz haftanın en dikkat çeken gelişmelerinden biri; TCMB’nin hükümete gönderdiği açık mektuptu.
Metinde "2023 yılı enflasyonu, hedef etrafında konulan belirsizlik aralığının belirgin şekilde üzerinde gerçekleşmiştir. Bu metin, enflasyonun hedeften sapmasının nedenleri ile hedefe ulaşmak için alınan ve alınması gereken önlemleri açıklamaktadır" ifadesi kullanılmakla beraber, cari yıla ilişkin beklentiler kısmında asgari ücretin yılda bir kez artması gerektiğinin vurgulanması ise şimdiden tartışma yaratmış durumda…
Bayram sonrası gündem yoğun
Bayram tatili sonrasında ise, ekonomi kabinesinin yoğun bir Meclis gündemi olduğu görülüyor. Konut kirasında yüzde 25 artış sınırı, mevcut vergi ve indirimlerle vergide kayıt dışılıkla mücadele kapsamında ortaya konulacak değişiklikler ise merak konusu olmaya devam ediyor.
Diğer taraftan örneğin, 30 Nisan’da süresi dolacak muafiyetlerden TL fonlardan alınmayan stopaj yeniden tesis mi edilecek? Bu durumda belki bütçeye ilave bir gelir yaratılmış oluyor fakat diğer taraftan da muafiyet getirilmesindeki amaç olan sermaye piyasalarında derinleşme olgusuyla terse düşülmüş olmaz mı? Vergi kayıplarının giderilmesi noktasında ne tür önlemler alınacak ya da yeni vergiler gündeme gelecek mi?
İşte tüm bunlar kafamızda yığınla sorunun oluşmasına zemin hazırlayan hassas konular…
Deyim yerindeyse alınan her kararın ya da oluşturulan düzenlemenin toplumun belli kesimleri üzerinde oluşacak farklı etkileri var ve bu bedeli her kesim ödemeye hazır gözükmüyor.
Özetle teoride yapılması gerekenle pratikte bunun tolere edilebilmesi uzunca bir müddet kafalarımızı kurcalayacak gibi duruyor.
Haftanın Sözü: Belirsizlik en kötü ihtimalden daha acı vericiydi. (Dostoyevski)