“Belirsizliğe” neden olan “iyi/kötü” haberler iç içe...
Biz, 1 Kasım’da yeni bir seçime giderken, her gün ölümlü terör olayları yaşarken, “belirsizliğe” neden olan içeriden ve dışarıdan iç içe geçen “iyi/kötü” haberlerin şaşkınlığına bağlı, dalgalanmayla karşı karşıya kalıyoruz.
Dün sabah Irak’ta 18 Türk’ün şantiyeden kaçırılması olayının haberinin hemen ardından doların 2.92 seviyesinden 2.95’in üzerine yükseldiği görüldü. Bunu değerlendiren uzmanlar, Çin’deki olumsuzluktan gelişmekte olan ülkelerden daha az etkilenen TL’nin bu hareket ile gelişmekte olan ülkelerle kayıpta aynı seviyeye geldiğini belirttiler. Oysa, daha önceki yorumlarda ,Türkiye’nin Çin ticaretinin düşük volümlü olmasının bizi olumlu ayrıştırdığı söylemleri söz konusuydu.
Dün AA’nın verdiği, Moody’s Başkan Yardımcısı Alpona Banerji’nin Türkiye değerlendirmelerini içeren haberi ise ağırlıklı olarak olumluluk taşıyor, bunun yanı sıra uyarılara yer veriyor.
Banerji değerlerdirmesinde “Moody’s temel senaryosu reytingi ülkenin notunu yatırım yapılabilir seviyede Baa3’te tutuyor. Bu not, ülkenin mali gücü, düşük borç seviyesi ve bir büyük orta gelir ülkesi olması tarafından da destekleniyor. Türkiye’nin kredibilitesi olumlu kamu finansman ölçütleri tarafından desteklenmeye devam ediyor” görüşleri yer alıyor.
Bunun ardından Banerji tarafından gelecek riskleri sıralanırken, “ Buna rağmen negatif görünümü ise ülkenin karşılaştığı devam eden politik belirsizliklerin, dış finansman üzerindeki baskıların, orta vadede zayıf büyüme görünümünün oluşturduğu zorlukların kombinasyonunu yansıtıyor. Özellikle sermaye akışının baskı altında kalmasına ve göreve gelen Hükümetin büyümeyi artırıcı reformları uygulamakta ve sermaye çekmekte gelecekteki başarısının, ülkenin kredi kalitesi üzerinde önemli etki oluşturmasını bekliyoruz” yorumunu yapıyor.
Fed kararlarına paralel, bizim gibi dünyada gelişmekte olan ülkelere dönük likidite imkanları azalıyor. Oysa biz, yatırım ve büyüme için iç tasarrufumuz yetersiz olduğu için, “Sürekli” dış kaynağa ihtiyacı olan bir ülkeyiz. Bu açıdan Moody’s uzmanının bu uyarısı büyük önem taşıyor.
Bir başka habere geçelim. Markit’in araştırma kurumu, 30 ülkede 10 bin satın alma imalatçısıyla yaptığı çalışmayla, küresel imalatın yüzde 89’unu temsil ettiği belirtilen raporunu yayınlıyor. Bu rapor, İmalat Sanayii Küresel Satın Alma Endeksi'nin ağustos ayında ABD ve ÇİN verilerinin etkisiyle 51’de 50.7’ye gerilediğini ortaya koyuyor. Buna karşılık bizim en büyük dış ticaret partnerimiz Avrupa’nın ise ağustos ayında 15 ayın en yüksek seviyesinde imalat sanayisinin satın alma faaliyeti içinde olduğunu gösteriyor. Doğrudan ham madde satıcısı olmasak ta Almanya, İspanya, İtalya gibi ülkelerdeki hızlı artış ve Avrupa’nın bu durumu bize olumlu yansıyacaktır. Dünyadaki genel olumsuzluktan ise biz de olumsuz etkilenebileceğiz. Markikt’in ülkemizde İSO için hazırladığı PMI sanayi endeksinde bu yıl sekiz ayda altı kez olumsuzluk taşıyan 50 rakamının altına düştüğü belirtiliyor. Temmuz’da 51.1 olan PMI değerinin ağustosta yine 49.3’e düşerek, imalatçıların ticari koşullarının kötüleştiği ortaya konuluyor.
Bugün Ankara’da başlayacak B-20 toplantısındaki değerlendirmeler ise ülkemiz adına olumlu yansımalara yol açabilecektir. KOBİ’lerin dünya ticaretinde daha iyi yer alması için finansmana erişimini n desteklenmesi, küresel oyuncu olmalarının kolaylaştırılması, risklerinin azaltılması gibi konuların B-20 toplantısında ele alınıp, G-20 ülke yöneticilerine karar almaları için sunulacak olması da bizim gibi ekonomisi KOBİ ağırlıklı ülkeler için olumlu bir gelişme olacaktır.
Ama hem dünyada hem ülkemizdeki günlük haber trafiği bu dönemde “iyi/kötü” haberlerin iç içe birbiri ardında sunulmasına yol açıyor. Bu da başlıkta belirttiğim gibi “belirsizliğe” neden oluyor. Bize kalan ise ekonomik gelişmeler üzerine dünyada ve ülkemizde sis perdesinin kalktığı bir dönemi özlemek oluyor.