Belediye, Y-Kuşağı’na sormalı
Londra Belediyesi, vatandaşa soruyor: 2016’da, şehirde elektrik tüketiminin en arttığı saatlerde, yedek güç kaynağımız yüzde 4 seviyesine inmiş olacak. Bu, büyük bir risk. Londra’da elektrik kesilebilir... Acaba bu riski azaltmak için nasıl bir yenilikçi çözüm üretilebilir?
Londra Belediyesi’nin sorusu bizim için tuhaf. Bir kere, daha 2016’ya oh-hoo çok var. O zamana kadar kim öle, kim kala? Diyelim ki o hesaplar doğru. Bunu niçin kendisi çözmüyor da vatandaşa soruyor?
Vatandaş ne bilsin? Belediye, vatandaşa hizmetle yükümlü değil mi? Bulsun elektriği nereden buluyorsa. Hem, “elektrik kesilebilirmiş.” Allah Allah. Yani ne olur kesilirse?
Moskova Belediyesi de soruyor: Şehirde trafik berbat. Bunun yol açtığı müthiş gürültü kirliliği de... Hele ana arterlerde! Acaba, trafik akış hızını ve hacmini değiştirmeden, bu gürültüyü nasıl azaltabiliriz?
Moskova Belediyesi’nin sorusu da bizim için tuhaf. Trafik varsa, gürültü olacak elbette. Bunun azı çoğu olur mu? Önemli değil. Varsın, trafik aksın. Trafiği seven gürültüsüne katlanır. Hem, bu soruyu niye vatandaşa soruyor? Soruna vatandaş çare bulacaksa belediye neci?
Bizim bu diyardan “oralara” bakınca, vatandaş-kamu ilişkisinde bize yabancı gelen yeni oluşumlar var epeydir: Belediye, hizmeti vatandaşa sorarak daha iyi yapmak istiyor. Vatandaş, yapılanda paydaş oluyor. Fikrini söylüyor. Uygulamaya katkıda bulunuyor.
Oralardaki, yeni tür kamu-özel- sivil paylaşımcı (PPP) kurumlarda vatandaş da faal. Bunu, özellikle “akıllı şehir” konusunda görüyoruz. Belediye, vatandaşa, “Sen hele kenara çekil,” demiyor. Topladığı “büyük veri”yi vatandaşa açarak, vatandaşın çözüm önermesine, üretmesine fırsat sağlıyor. Vatandaş derken aslında hedef kitle, Y-Kuşağı (1980 sonrası doğanlar.) Büyük ölçüde onların tasarladığı bilişim uygulamaları 2013’te 102 milyar kez indirildiyse (Gartner), bunda bir “iş” var! Çünkü belediye, bu yenilikçi yaratıcılığı, kendi hizmetlerini de geliştirmeye davet edebilir. Dünyada bunu yapan belediyeler var: Açık veriyi benimseyen devletler de tabii...
Ama eğer, bir kanunda şöyle bürokratça bir madde varsa, belediye ne yapsın? “Kamu kurum ve kuruluşlarınca üretilen mal ve hizmet bedellerinde işletmecilik gereği yapılması gereken ticari indirimler hariç, herhangi bir kişi veya kuruma ücretsiz veya indirimli tarife uygulanamaz.”
Kimin tarafından önerilmiş ve nasıl yasalaşmışsa, 4736 sayılı kanundaki bu madde, kamu verilerinin sadece vatandaşla değil, kamu kurumları arasında bile paylaşılmasına engel. Bu ve benzer yasal engelleri kaldırmadan, Türkiye’de kamu verisi “açılamaz.” Nokta.
Şu istisna ile: İstanbul’un trafik kanserine bilişim çaresi üretmek üzere Y-Kuşağı’ndan yazılımcılar 8-11 Mayıs’ta “Hackathonist 2014” için bir araya gelecekler. Etkinliği, bilgi teknolojileri çözümleri geliştiren Türk şirketi TAGES, AB destekli CitySDK (Şehir Hizmet Geliştirme) Projesi kapsamında düzenliyor. Proje ortağı İstanbul Belediyesi, toplu taşıma ve trafik verilerini 36 saatliğine sadece yarışmacılara “açacak.” Yazılımcılar, İstanbul’un kanserine, bu “açık veri”yi kullanarak yenilikçi çözüm arayacak. Sonra veri, yeniden kapanacak. Hakaton sonuçları, inşallah belediyeye, açık verinin ne kadar “yararlı bir şey” olduğunu gösterir de, devlet, kamu verisini vatandaşa yasaklamaktan vazgeçmek için belki adım atar?