Beklentiler yönetilebilir olmaktan uzaklaşıyor!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Küresel ölçekte farklı türden gelişmelerin eşanlı olarak yaşandığı, önemli sayılabilecek taktik hamlelerin yapıldığı ve endişe ile beklenen bazı verilerin açıklandığı bir haftayı geride bıraktık. Ticaret savaşları olarak algılanan ve beklentileri olumsuz yönde etkileyen, ABD’nin çelik ve alüminyum ithalatına ek gümrük vergisi getirme kararını etkilemeye yönelik girişimler ekonomi gündemine ipotek koymaya devam etti. Şubat ayı ABD işsizlik verileri ise, tırmanış eğilimindeki endişeleri yeterince azaltamadı.

Bu gelişmelerin gölgesinde kalan piyasalar, mevcut seviyelerini korumaya ve sakin kalmaya çabaladı; gündem olmaktan uzaklaştıklarına umdukları oranda sevinemediler. Zira beklentiler düzelmedi ve risk alma isteğini destekleyecek türden önemli bir gelişme yaşanmadı. İç piyasalarımız ise, içeride yaşanan olumsuzluklara rağmen dışarıdaki bu sakinlikten yararlanmaya çalıştı. Önemli ve yeni sayılabilecek fiyat hareketleri söz konusu olmadı.

Siyasi yalnızlaşma eğilimini durdurmaya çalışıyor

Ticaret açığını daraltmak amacı ile gündeme gelen ek gümrük vergileri konusunda, ABD yönetimi geri adım atmak ve siyasi yalnızlaşma eğilimini pazarlık yolunu açık bırakarak durdurmaya çalışmak zorunda kalmış gibi görünüyor. Çin’in Kuzey Kore’yi ikna ederek Pasifik Bölgesindeki jeopolitik risk algısını geriletme hamlesi, Avrupa Birliği’nin misillemede bulunma ve Dünya Ticaret Örgütüne gitme tehdidi ve bir ekonomi danışmanının tavır alma anlamına gelen istifası sonucu etkilemiş olabilir. Zira Kanada ve Meksika ek gümrük vergilerinden muaf tutulurken diğerleri için pazarlık kapısının açılması daha farklı düşünmeye izin vermiyor.
Ek gümrük vergileri konusunda imzadan çıkan karar şimdilik ticaret savaşları senaryosunu geçici olarak rafa kaldırmış, ABD enflasyonu ile dolar faizlerine ilişkin beklentilerin seri bir şekilde olumsuzlaşma riskini kısmen azaltmış olabilir. Fakat Almanya’nı liderliğindeki Avrupa Birliğinin, pazarlık etmek ve ABD vesayetini pekiştirmek yerine misillemede bulunmak ve Dünya Ticaret Örgütüne gitmek yönünde tavır alması durumunda, ABD ve küresel dengeler açısından beklentilerin olumsuzlaşmasını önlemek kolay olmayabilir. Böyle bir yaklaşım, AB açısından daha bağımsız yeni ufuklara yelken açma ve geleceğe yönelik stratejide önemli değişiklikler yapma niyeti anlamına gelebilir; İngiltere ile olan boşanma görüşmelerindeki aksama, benzer bir sebepten kaynaklanmış olabilir.

Piyasalar, ücret artışlarının %2.6'da kalmasında tesilli arıyor

Piyasalar yıllık ücret artışlarının yüzde 2,6 düzeyine gerilemiş olmasında teselli aramaya çalışıyor olsa da, Şubat ayı ABD İşsizlik verileri parlak bir görünüm sergilemiyor. Net Tarım Dışı İstihdam artışının, beklentileri yüzde 50 oranında aşarak 313 bin olarak gerçekleşmesi ve son üç ay açısından ortalama istihdam artışının 285 bin olması tehlikeli türden bir ısınmaya işaret ediyor. Son bir yıl genelinde İşgücüne Katıma Oranının yüzde 62,7 ile 63,0 arasında dalgalanması ve işsizlik oranının yüzde 4,1 seviyesinde plato yapmaya başlaması, tam istihdam aşamasına gelindiği yönündeki beklentileri güçlendiriyor. Vergi indirimleri ve muhtelif korumacı yaklaşımlar ise, enflasyon ile dolar faizleri konusunda olumlu düşünmeyi zorlaştırıyor ve küresel belirsizliğin tırmanmasına yardım ediyor.

Geride bıraktığımız hafta genelinde ülkemizde yaşananlar ise geleceğe yönelik beklentileri biraz daha olumsuzlaştırdı. Şubat ayı enflasyon rakamları piyasaları memnun edemedi; maliyet kökenli enflasyon baskıları ciddiyetini koruyor ve çekirdek enflasyon baz etkisi ile bile gerileyemiyor. Gevşeklik sınırları zorlanan Maliye Politikası ve bunu destekleyen makro ihtiyati tasarımlar, söylemi sertleşmek durumunda kalan para politikası uygulamalarını etkisizleştiriyor ve kırılganlık algısının güçlenmesine sebep oluyor. Para Politikası Kurulu Toplantısının yapıldığı ve faizlerin değiştirilmediği günün akşamında, kredi notumuzun düşürülmesi ise ilginç bir tesadüf oluşturuyor! Hafta sonunda ise on dört bankamıza ait kredi notunun da geriletildiğini, görünümün olumsuza çevrildiğini öğrendik!

Küresel koşulların olumsuzlaştığı ve beklentilerin bozulmakta olduğu bir süreçte, siyaseten büyüme ve istihdam konularında ısrarlı olmak kırılganlığımızı artırıyor. Kaynak sıkıntısına ilişkin endişelerin daha belirleyici olması olasılığı güçleniyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar