Beklentiler ve TCMB karar metni zorlu bir yola işaret ediyor
TCMB’nin yayınladığı sektörel enflasyon beklentilerindeki piyasa katılımcıları, reel kesim ve hanehalkı arasındaki geniş beklenti makası, beklentilerin arzu edildiği gibi şekillenmediğini ifade etmekte.
Enflasyonla mücadele adına yürütülen sıkı para politikası, mevcut ekonomik görünümde kendini en çok beklenti kanalındaki ayrışmalarla gösteriyor.
TCMB’nin de sıklıkla enflasyon metin ve raporlarında vurguladığı üzere manşet enflasyonun düşürülmesi önündeki en büyük engeller; hizmet enflasyonundaki katılık, fiyatlama davranışlarındaki bozulma ve enflasyon beklentilerinin çıpalanmamış olmasıdır.
Özellikle TCMB’nin yayınladığı sektörel enflasyon beklentilerindeki piyasa katılımcıları, reel kesim ve hanehalkı arasındaki geniş beklenti makası, beklentilerin arzu edildiği gibi şekillenmediğini de ifade etmekte.
Makas en çok hanehalkında açık
Beklenti makasının en ayrışmış bölümünde ise hanehalkının yer alıyor olmasını; geçmiş yüksek enflasyonun kompozisyonundaki gıda ve barınma fiyatları, gelir dağılımındaki bozulma ve asgari maaşa yakınsamış ücretlerle açıklayabilirim.
Reel kesimdeki enflasyon beklentisinin piyasa katılımcılarına göre yüksek oluşunu ise imalat sanayiindeki geçmiş ve öncü göstergelerle ihracatçının dış rekabet ve talep koşullarıyla açıklamak mümkündür ki; TÜİK verilerine göre sanayi üretiminde yıllık yüzde 5,3 düzeyindeki daralma bir tarafa ISO PMI ve TCMB tarafından açıklanan KKO’ları da ne yazık ki bu görünümün devamı niteliğinde…
ISO İmalat PMI göstergesinde son 6 ayda faaliyet koşullarında bozulma eğilimi sürerken (eylül ayında 44,3), imalat KKO’n da son 18 ayın en düşük seviyesine (manşet 74,9) gelindiği görülmekte.
İhracatçının rekabet koşulları ne yazık ki ölçek ekonomisi ve düşük verimlilik nedeniyle büyük ölçüde fiyatla şekillenmekte olup, Avrupa ve Almanya’daki ekonomik durgunluk ve jeopolitik koşulların da zorlayıcı bir faktör olduğunu söylemezsem olmaz.
Enflasyonda henüz kalıcı bir düşüş sağlanamadı
İşin içine eylül ayı enflasyonun da beklenti üstü gelmesi eklenince; TCMB’nin bu ayki karar metninden şu sinyalleri alır olduk:
“Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yaklaşana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecek; enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası araçları etkili şekilde kullanılacak.”
Son yedi aydır politika faizini yüzde 50’de sabit bırakan TCMB’nin PPK metnindeki bu ibaresinden henüz enflasyon ve beklentilerde kalıcı bir düşüş sağlanamadığını ve bu durum devam ettiği sürece faiz indiriminin rafa kaldırıldığını ve de bundan böyle faiz artışı yerine Merkez Bankası’nın Z/K gibi diğer para politikası araçlarıyla piyasaya müdahale edeceğini anlıyoruz.
“Eylül ayında enflasyonun ana eğilimi bir miktar yükselmiştir. Üçüncü çeyreğe ilişkin göstergeler yurt içi talebin yavaşlamaya devam ederek enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelere yaklaştığını ima ediyor.”
Bu ifade ile TCMB, imalat sanayiindeki daralmayı, konut fiyatlarındaki reel düşüşü ve otomobil piyasasındaki verileri de gördüğünü; büyümede istenmeyen türden bir daralmanın önüne geçmek için gerekirse aralık ayında bir faiz indirimine gidebileceğinin de sinyalini vermeyi ihmal etmiyor.
Acı reçete bir süre daha devam edecek
“Enflasyondaki iyileşmenin hızına dair belirsizlik ise son dönemdeki veri akışı ile arttı; enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ediyor.”
Metinde en çarpıcı ibarelerden biri olarak karşımıza çıkan ise enflasyondaki aylık düşüşlerin istenildiği gibi olmaması nedeniyle oluşan belirsizliğin enflasyonla mücadeleyi geciktirmesi anlamına geliyor ki; işte bu ifade acı reçetenin bir süre daha tüm kesimlerce içilmeye devam edileceğini de ifade ediyor.
Özetle Merkez Bankası da zorlu ve kritik bir yolda olunduğunun mesajını verirken, ekim ve kasım ayı manşet enflasyon verileri, bu yola daha ne kadar mecbur kalacağımızın belirleyicisi olacaktır.