Beklentiler mirası tedbirli olmayı gerektiriyor!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Her yeni başlayan yıl ile birlikte geçmişin sorunları sıfırlanmıyor ve beyaz bir sayfa açmak mümkün olamıyor. Gerçekçi olmayan temenniler ise, ya unutulmak veya başka bir bahara ertelenmek durumunda kalıyor. 2016 senesini acı ve tatlı anıları ile geride bıraktık ve 2017’nin nasıl bir yıl olacağını bilemiyoruz. Fakat birikmiş ekonomik sorunlar ile birlikte küresel ve bölgesel koşulların, siyasi tercihler ve uzlaşmazlıkların belirleyici olmaya devam edeceğini öngörebiliyoruz.

Küresel kredi krizinden bu yana her gelen yılın gidenden devraldığı miras, belirsizlik ve kırılganlık algısını güçlendirdi, risk alma isteğini istikrarlı bir şekilde geriletti. Daha önce görülmemiş türden düşük faizlere rağmen küresel ekonomi durgunlaşmayı sürdürdü; siyasi iradeler ve para otoriteleri etkisizleşirken dengesizlikler büyüdü, sorunlar ağırlaştı ve uzlaşmazlıklar derinleşti. Geride bıraktığımız yıl genelinde yaşanan şokların önemli bir kısmı tahmin edilemedi.

2016 yılına dolar faizlerinde yaşanan yükselişin olumsuz baskısı ile başlanmıştı. Daha ilk haftada Çin’den gelen olumsuz haberler herkese feleğini şaşırtmıştı. İyice olumsuzlaşan beklentiler nedeniyle riskten kaçınma eğilimi arttıkça ortalık karıştı; petrol fiyatlarında yaşanan çöküşler yıkıcı olabilecek senaryoları devreye soktu, Avrupa’nın bankacılık sistemi üzerindeki kara bulutlar yoğunlaştı ve terör olayları her yerde boy göstermeye başladı.

Geride bıraktığımız yılın ilk çeyrek dönemi tam bir kabus gibiydi! Dolar faizlerinin daha fazla yükseltilmemesi ve iyimser zorlamalar ile durumu idare etmeye çalışmak dışında fazla bir seçenek bulunamadı. İngiliz referandumundan çıkan sonuç sonrasında, ilk çeyrekteki yıkıcı eğilimlerin geri dönmesinden korkuldu ve olumsuzlukları fiyatlamaktan kaçınıldı; petrol fiyatı ve döviz kurları üzerindeki zorlamalar ile teselli arandı. Fakat son çeyrek dönemde ABD Başkanlık Seçimlerinden çıkan sonuçlar ve dolar faizlerinin bir yıl aradan sonra yeniden yükseltilmesi kafaları iyice karıştırdı, etkili ve yetkili kesimleri fazlası ile gerdi.

Küreselleşme denilen kuralsızlığın yarattığı dengesizlikler ve sorunlara karşı korumacılığın devreye girmesi olasılığı güçlenmeye başladı; tüm ekonomiler geleceğe yönelik stratejilerini gözden geçirmek zorunluluğunu yoğun bir şekilde hisseder oldu. Kısa vadeli ve yapay beklentilerin eğilimler üzerindeki etkisi hatırı sayılır ölçüde azaldı ve istikrarsızlık endişeleri ön plana çıktı. Bundan sonra yaşanacaklar konusunda, gelişen ekonomilerin daha belirleyici olacağı algısı yaygınlaştı. Yanıtsız sorular çoğalmaya devam etti.

Yeni yıl ile birlikte korumacı eğilimlerin devreye girmesi durumunda, hem küresel ticaret hacmi daralabilir ve hem de faizler yükselmeye devam edebilir. Bu durumda arz fazlası lehine olan küresel dengesizliğin iyice büyümesi ve işsizliği yükseltmesi, sorunlu kredi hacminin yeni rekorlara koşması kaçınılmaz olabilir. Yaşanabilecek fiyat dalgalanmaları ve finansal istikrarsızlığı besleyen olumsuzluklar ciddi sıkıntılar yaratabilir. Bu türden tehlikeleri dikkate alarak gündeme getirilen maliye politikaları yetersiz kalabilir; olası yan tesirler beklenen faydayı aşabilir. Bu türden arayışlar ve korumacı tepkilerin, sistemik risk algısındaki artışın sonucu olduğunu hesaba katmak gerekir.

2016 yılından devralınan mirası reddetme şansımız bulunmuyor. Küreselleşme yönündeki zorlamalar ise kendi yarattığı sorunları çözemiyor; uzlaşmazlıklar derinleştikçe herkes kendi başının çaresine bakmak üzere yeni işbirlikleri aramak zorunda kalıyor. Büyük belirsizlik olarak tanımlanabilecek bu durum, hem risk alma isteğini zayıflatacak ve hem de hareket yeteneğini daraltmaya devam edecek gibi görünüyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar