Beklenti yönetimi ve enflasyon
Enflasyonun önemli belirleyicilerinden bir tanesi de geleceğe yönelik enflasyon beklentileridir. Çünkü vadeli işlemlerde ve kontratlarda, ücretlerin belirlenmesinde ve daha birçok ekonomik faaliyet sırasında oluşan fiyatların belirlenmesinde enflasyon beklentileri rol oynar. Bu nedenle merkez bankaları beklenti yönetimine politika setinde ayrı bir yer verirler. Ülkemizde enflasyon beklentileri son yıllarda giderek bozuldu.
Bu süreçte farklı faktörler rol oynamakla birlikte TCMB’nin daha ziyade büyüme odaklı politikalar izlemesi ve yasal olarak asli görevi olan enflasyonu daha geri plana itmesi etkili oldu. Enflasyon beklentilerine dair gelişmeleri takip ettiğimiz piyasa katılımcıları anketi TCMB tarafından her ay yayınlanıyor. Bu ankette piyasa profesyonelleri içinde olduğumuz yıl sonu, 12 ay ve 24 ay sonrası enflasyon beklentilerini belirtiyorlar.
Para politikasının işlevsel olduğu bir ekonomide piyasa enflasyon beklentilerinin merkez bankalarının enflasyon hedefleri çevresinde şekillendiğini gözlemliyoruz. Pandemi, olumsuz jeopolitik gelişmeler ya da ekonomik kriz gibi sıra dışı dönemlerde ise merkez bankalarının hedeflerinden ziyade tahminlerinin kısa vadeli enflasyon beklentilerini yönlendirmesini bekleriz. Uzun vadeli beklentiler için ise hala enflasyon hedefinin çıpa görevi görmesi beklenir.
Grafik’te TCMB tarafından yayınlanan enflasyon beklenti anketinde 12 ay sonrası için gözlenen dağılımlar son beş ay itibariyle gösteriliyor. Eylül ve Ekim ayları dağılımlarına baktığımızda tahminlerin önemli bir kısmının %45 civarında toplandığı gözlemliyoruz. Her iki ayda da dağlımlar çok dağınık. Enflasyonu %36 civarında ve %60’ın üzerinde bekleyenlerin (uç değerler) oranı hatırı sayılır yükseklikte. Teknik deyimle anketin standart hatası oldukça yüksek. Bu da bize enflasyon beklentilerinin o dönemde iyi yönetilemediğini gösteriyor.
Beklentilerin doğru ölçülmesi de önemli bir konu. Ankette makul gözlem sayısı olması ve yanlılığa neden olacak faktörlerin mümkün olduğu kadar azaltılması önemli. Bu çerçevede TCMB Ekim ayında ankette revizyona gitti. Para politikasında atılan sıkılaşma adımları, makroihtiyati politikalarda sadeleşme tedbirleri ve TCMB’nin enflasyon tahminlerinde daha gerçekçi bir tutum sergilemesi enflasyon beklentilerinde olumlu gelişmeleri beraberinde getirdi.
Grafikte görüldüğü gibi Ocak ayı beklenti anketi sonuçları 12 sonrası enflasyon tahminlerinin %36-%42 aralığında toplandığını gösteriyor. Beklentilerde uç değerler ortadan kalktı ve dağılımın standart hatası geriledi. Diğer taraftan, beklenti yönetimi açısından gelinen nokta yeterli mi sorusunun cevabı net bir hayır! Her ne kadar beklentiler ağırlıklı olarak TCMB’nin %36’lık orta tahmini ve üst bandı olan %42 aralığında olsa da ankete katılanların sadece %25’i 12 sonrası enflasyonun %37’nin altında olmasını bekliyor.
Bir başka değişle piyasa katılımcıları enflasyonda risklerin yukarı yönlü olduğu kanaatine. Bu durum TCMB’nin enflasyonla mücadele çabalarını zorlaştıracaktır. Dolayısıyla ek tedbirlerin alınması kaçınılmaz görünüyor. Beklenti yönetiminde olumlu yönde daha fazla yol alınması için TCMB’nin attığı adımlar yanında ekonomi yönetiminin diğer aktörlerinin de destek olması gerekiyor.
Kamu harcamalarında tasarruf tedbirlerinin uygulanması, gıda fiyatlarındaki artışları önlemek adına daha pro-aktif politikaların devreye sokulması, bağımsız para politikasına desteğin net bir şekilde dile getirilmesi bunlar arasında sayılabilir. Para politikasını destekleyici bu adımları atmadığımız sürece TCMB enflasyonla mücadele için mevcut tahminlerden daha sıkı para politikası adımları atması gerekecek. Bu da enflasyonu düşürmenin bizler için maliyetinin daha da artması anlamına geliyor.