Beklenmedik bir kaza, bir mola ve mesajlar
Üç haftadır yazamadım. İşlerden, toplantılardan, yazılım ekosisteminden, koşuşturmacalardan bir süreliğine uzaklaşmak zorunda kaldım. Hayat beni bir süreliğine zorunlu bir molaya çekti.
Son 3 yıldır yaz geldiğinde ayda birkaç günlüğüne yazlık evime gider, hem çalışır hem de enerji toplar sonra da Ankara’ya yoğun iş temposuna dönerdim. Yine üç hafta önce, birkaç günlüğüne Antalya Belek’teki yazlık evime gittim. Birkaç gün dinlendikten sonra dönüş için uçak biletimi aldım. Akşam yemeğe oturmak üzereydik. Bahçe katında sallanan salıncak ve yemek masası sandalyeleri arasında ayaklarım birbirine dolandı ve bir anda ne olduğunu anlamadan kendimi yerde buldum. O an yaşadığım acı tarifsizdi. Sağ bacağımda müthiş bir ağrı, hareket edemiyor, hissetmiyordum.
“Hayatımın en uzun yarım saati”
Ambulans geldi. 4-5 kişinin yardımıyla beni güçlükle ambulansa taşıdılar. Derin düşünceler ve ardı ardına dualar ederek Serik Devlet Hastanesi’ne vardık. Çekilen filmler sonucu sağ kalça (femur) kemiğim sert şekilde kırılmış. Bacağımda önemli ezilmeler ve burkulmalar vardı.
Acil ameliyat dediler. Seyahat riskli, emboli atma riski varmış. O an her şey kısa bir süre durdu bende. “Sonra dönüp Allah’a tevekkül edelim, burada kalıyoruz” dedim. Ertesi sabah uzun süren, riskli bir ameliyat ile titanyum protez takıldı.
Eşim, çocuklarım, komşularım, ailelerimiz, dostlar, şirket çalışma arkadaşlarım, ziyaretler, telefonlar, çiçekler, mesajlar, doktolar ve hemşireler bana ayrı bir güç ve enerji verdi. Allah herkesten razı olsun.
6 gün hastanede kaldım; bu süre boyunca bakım, iğne ve pansumanlar titizlikle yapıldı. Bir yürüteçim ve birde koltuk değneğim oldu. Son üç gün yürüteç yardımıyla 50’şer metrelik yürüyüşler yapmaya başladım. Hastane bahçesinde tekerlekli sandalyeyle indirdiler, hava aldım; bu kısa nefeslenmeler bile moral veriyordu.
“Hayat bana DUR dedi”
Ağrılar devam ediyordu. Doktorum, 2 hafta seyahat etme dinlen dedi. Yazlık evime geri döndüm, Geceler bitmek bilmiyordu. Ayağa kalkmalıydım. Her gün düzenli yürüyüşler yaptım, yürüteçle bahçede dolaştım, limon ağacımızın gölgesinde kahvemi yudumladım. Ağaçlarımızdan topladığım meyveleri tatmak iyi geldi. Karamsarlığa kapılsam da her defasında Allah’a şükrettim.
Kontrol için hastaneye gittim, dikişlerim henüz alınmaya hazır değildi. Ankara’ya dönüp tedavime orada devam etmeye karar verdim ve Ankara’dayım. O günden bugüne üç hafta geçti toparlanmaya ve odaklanmaya çalışıyorum.
Ağrılarım da azalmaya başladı. Yakında yürüteçle vedalaşıp, koltuk değneği ile yürüyüşlere başlayacağım. Kritik bir üç hafta daha var. Protezi riske atmadan geçirmek, sabırlı olmak zorundayım.
Son derece hareketli hayatım bana bir anda DUR dedi. Düştüğüm andan itibaren mesajların peşine düştüm. Allah’ın izniyle bunu da atlatıp, yeniden sahalara döneceğim.