Beklenen yavaşlama gerçekleşti (Sevinelim mi-üzülelim mi?)

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN [email protected]

 

 

Ekonomi 2011 yılının ilk 3 ayında yüzde 12.1, ikinci 3 ayında yüzde 9.1 oranında büyümüştü.   
Hane halkı tüketimi 2011 yılının ilk yarsında yüzde 12.1 ve yüzde 9.1 oranlarında artmıştı. Bu yıl ilk 3 ayda yüzde 0.2 artıktan sonra ikinci 3 ay yüzde 0.5 geriledi. Yılın ilk 6 ayında hane halkı tüketiminde yüzde 0.2 azalma var.
Ekonomi, bu yılın ilk 3 ayında yüzde 3.3, ikinci 3 ayında yüzde2.9, yılın ilk yarısında 6 ayda yüzde 3.1 oranında büyüdü.

Yılın tamamında 2010 yılında yüzde 9.2 oranında, 2011 yılında yüzde 8.5 oranında büyüyen ekonomide, 12 aylık büyüme bu yıl yüzde 4'ün altında kalabilecek.
Yüzde 4 büyüme Ankara'nın hedefi idi.
Büyümeyi yavaşlattığımız için, büyüme Ankara'nın hedefine uygun olarak gerçekleşeceği için sevinelim mi?
Ankara büyümeyi neden yavaşlatmak istedi ve yavaşlattı? Çünkü cari açık (döviz açığı) büyüyor. Büyüme önemli ölçüde ithalattan besleniyor.
Gördük ki cari açık küçülünce, büyüme de yavaşlıyor.
Tamam 2011 yılında büyümeyi Ankara'nın kontrolü doğrultusunda yavaşlattık ama, acaba bu hep böyle mi gidecek?

Bundan sonra büyümede yüzde 4'lere razı mı olacağız? Yüzde 1.2-1.3 oranında nüfus artışı dikkate alındığında yıllık büyüme net olarak yüzde 2'lere geriliyor.
Yüzde 2 net büyüme ile kişi başı gelirini 25 bin dolara çıkarmış ülkelere nasıl yetişebiliriz.
Büyümede talep önemli. Talep (iç talep ve dış talep/ihracat) artışı yok ise yatırım ve üretim artmaz.
Ne var ki tarımda talep olmasına rağmen büyüme yavaş. Bunu sadece hava koşullarına bağlayamayız.
Sanayinin milli gelirdeki ağırlığı şimdilerde yüzde 26.0 oranında. 2012 yılının ilk 3 ayında sanayi yüzde 2.8 oranında ikinci 3 ayında yüzde 3.4 oranında büyüdü. 6 Aylık büyüme yüzde3.1 oranında.
Halbuki geçen yılın ilk yarısında üçer aylık dönemlerde sanayi büyümesi yüzde 15.1 ve 9.3 oranlarında idi.

Bizde mili gelirin lokomotifi sanayidir. Sanayi büyüyünce milli gelirde yüzde 15.4 ağırlığı olan ulaştırma, yüzde 13.4  ağırlığı olan ticaret ve yüzde 11.6 ağırlığı olan mali kesim de büyür.
Sanayi büyümesi yavaşlayınca bu kesimlerdeki büyüme de yavaşlar.
Her ne kadar inşaatın toplam milli gelirdeki payı yüzde 5.8 ise de, inşaat kesimi ekonomide hareket yaratır.
2011 yılının ilk 3 ayında yüzde 15.5, ikinci 3 ayında yüzde 13.1 oranında büyüyen inşaat, 2012 yılının ilk yarısında sırasıyla yüzde 2.7 ve yüzde 0.4 oranlarında büyüdü. Altı aylık büyüme yüzde 1.5 oranında.
Gelirin şimdilerde yüzde 67.8'ini hane halkı, yüzde 10.0'unu devlet tüketiyor. Yüzde  25.8'i yatırıma gidiyor. Gelir artışı azalınca tüketime ve yatırıma giden paylar da azalıyor.
2011 Yılının ilk yarısında hane halkı tüketimi üçer aylık dönemlerde sırasıyla yüzde 12.1 ve yüzde 9.1 oranlarında artmıştı.

Bu yılın ilk yarısında 6 ayda tüketim artışı yüzde 0.2 geriledi.
2011 Yılının ilk yarısında yatırım harcamalarında yüzde 35.7 ve yüzde 29.0 oranlarında artış vardı. Bu yılın ilk ayında artış yüzde 1.5'a düştü. İkinci 3 ayda yüzde 7.9 gerileme ortaya çıktı.
Milli gelirin oluşumunda en önemli değişim, ithalat ve ihracat yapısındaki değişim. 2011 Yılında ithalat artışındaki fazlalık, 2012 yılında ithalattaki duraklamaya karşı ihracat artışı milli gelirin yapısını etkiledi.
Tartıştığımız 2012 yılının ilk 6 ayı. Şimdi 9'uncu aydayız. Anlaşılan 2012 yılı böyle tamamlanacak. Önemli olan önümüzdeki yılların nasıl olacağı. Gene yüzde 4'lerde büyümeye razı mı olacağız, yoksa büyümeyi hızlandırmaya mı çalışacağız?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018