Beklenen yavaşlama gelmiyor

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Türkiye 2010 yılının ilk yarısında OECD ülkeleri içinde en yüksek büyümeyi gösteren ülkelerden birisi olarak öne çıktı. Avrupa'nın çevre ekonomilerinde yaşanan durgunluğa rağmen yılın ilk yarısında üretim ve ihracat çift haneli rakamlarla büyüdü. IMF Türkiye için 2010 yılı büyüme tahminini %5,2'den %6,1'e yükseltti.

Sürdürülebilir büyüme hızı açısından G20 ülkeleri arasında öne çıkıyoruz: Avrupa'daki durgunluğun Türkiye'nin büyümesi üzerine etkisi yılın ilk yarısında çok sınırlı oldu. Temmuz ayına ait kapasite kullanımı, reel kesim ve tüketici güveni gibi veriler büyümenin yılın ikinci yarısında da güçlü olduğunu gösteriyor. Söz konusu yüksek büyüme yalnızca düşük baz yılı gibi döngüsel nedenlerden kaynaklanmıyor. Nüfusun genç olması, mevcut tüketim seviyelerinin yetersizliği, borçlanma seviyelerinin düşüklüğü, kamu maliyesinin kontrol altında olması ve düşük faizler iç talebi destekleyerek Türkiye'deki ekonomisindeki büyümeyi destekliyor.

Güçlü bankacılık sektörü ve düşük borçluluk Türkiye'yi öne çıkarıyor: Türkiye gelişmekte olan ülkeler arasında güçlü bankacılık sektörü ve düşük hane halkı borçluluğuyla öne çıkıyor. Küresel kriz sırasında yabancı yatırımcılar tahvil satarken Türk bankalarının alımlarıyla 2009 yılını sorunsuz bir şekilde atlattık. Küresel risk iştahındaki artışla birlikte yabancı yatırımcıların geri döndüğü ve Hazine'nin borçlanma ihtiyacının azaldığı 2010 yılında bankacılık sektörü önceliği kredi portföyünü büyütmeye veriyor. Nüfusun genç olması ve borç yükünün düşüklüğü bankalara risklerini kontrol ederek tüketici kredilerini artırmaları için olanak sağlıyor.

Avrupa'daki durgunluk yaygınlaşırsa Türkiye'yi de etkiler: Bu olumlu gelişmelere rağmen Avrupa ekonomisinde uzun süre devam edecek olan bir durgunluğa karşı dayanmamamız kolay değil. İhracatın %56'sı, turizm gelirlerinin %80'i, doğrudan yatırımın %80'i ile Avrupa Türkiye'nin en büyük iş ortağı konumunda. Sanayimizin büyümeye duyarlı sektörlerde yoğunlaştığını da göz önüne alınca Avrupa'daki uzun süreli bir durgunluktan etkilenmemiz kaçınılmaz.  Avrupa'daki sorunlar henüz genele yayılmadığı ve Türkiye'nin ihracatında güçlü ülkelerin payı daha fazla olduğu için Avrupa borç krizinin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkisi henüz sınırlı düzeyde.

Bütçe performansı beklentilerin üzerinde: Yılın ilk altı ayında bütçe açığı önceki seneye göre %34 daralarak beklentilerin üzerinde performans gösterdi.   Ekonomik aktivitenin canlanması mali performansın artmasında en önemli faktör olarak öne çıkıyor. Vergi gelirlerinin %70'inin dolaylı vergilerden oluşması bütçenin büyümeye duyarlılığını artırıyor. Ancak hükümetin aldığı önlemlerin de hakkını vermek lazım. Yılın ilk yarısında vergi gelirleri %15 reel olarak artarken giderlerdeki artışın %3'te kalması bütçe disiplinine yeniden önem verilmeye başlandığını gösteriyor.

Seçimlere giderken mali disiplinde sınırlı bir bozulma öngörüyoruz: xBu olumlu gelişmelere rağmen yılın ikinci yarısında bütçe performansının bozulması ihtimali devam ediyor.  Hükümetin Mali Kuralı daha önceden açıkladığı gibi Meclis tatile girmeden yasalaştıramaması Merkez Bankası'nın faizleri kısa vadede artırmayacağının anlaşıldığı bir ortamda piyasaları rahatsız etmedi. Baz senaryomuzda hükümetin yılın ilk altı ayındaki üstün bütçe performansının bir kısmını yılın ikinci yarısında seçimlere giderken harcamasını bekliyoruz. Yapılacak seçim harcamasının boyutunu iki temel gelişme belirleyecek: (i) ekonomideki yavaşlamanın boyutu, (ii) seçim anketlerindeki durum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019