Beklemeye devam
Murat Berk / Yapı Kredi Yatırım
Dünya borsaları, Obama'nın bankalara risk alımını sınırlandırıcı kısıtlamalar getiren tasarısının yarattığı etki ile düşüşlerine devam etti.
Aslında Obama'nın bankalar için düşündüğü tasarının detayları henüz ortaya çıkmadı. Bunun yanında meclisten geçip geçemeyeceği de net değil. Bu tasarı yasallaşma yolunda değişebilir ve esneklik kazanabilir. Gene de yarattığı belirsizlik piyasalarda baskı yaratmaya devam edebilir diye düşünüyoruz.
Ayrıca, Fed Başkanı Ben Bernanke'nin ikinci kez göreve getirilip getirilmeyeceği konusundaki soru işaretleri de yatırımcıları rahatsız etmeye başladı. Bernanke'nin en erken Çarşamba günü gerçekleşmesi beklenen Senato'daki oylamada 100 oyun en az 60'ını alması gerekiyor. Bu bağlamda Cumhuriyetçi Senato lider Mitch McConnell'in Bernanke'nin bir daha seçileceğini tahmin ettiğini not ediyoruz.
Geçen haftanın önemli olaylarından biri de Çin Merkez Bankası'nın bir yıllık bono faizlerinin 8 baz puan artmasına ve yüzde 1,93 ile son 14 ayın en yüksek seviyesine izin vermesi oldu.
Çin Merkez Bankası Haziran 2008'den beri banka rezerv oranlarını ilk defa arttırdı. Bilindiği gibi Çin Merkez Bankası daha önce bir ve üç aylık bono faizlerinin (4-8 baz puan arası) de artmasına izin vermişti.
Bu Çin'in parasal koşulları sıkılaştırması konusunda hızlı hareket edebileceğine yönelik yorumlara sebep olmuştu ve Çin'den gelen emtia talebinin azalma ihtimali, özellikle emtia ve emtia şirketlerini de olumsuz etkilemişti.
Bizce Çin'in aldığı tedbirler şimdilik önemli bir politika değişikliği anlamına gelmiyor. Çin'in döviz rezervlerini 2009 son çeyreğinde 126 milyar dolar arttırması ile üç aylık bono faiz oranlarının sadece yüzde 1,5 ekonomik büyümesi (yüzde 10 civarında) ve bu oranın enflasyonun çok altında olduğu göz önüne alındığında, ülkedeki tedbirlerin normalleşme yönünde atılan nispeten küçük adımlar olduğunu düşünmeye devam ediyoruz.
Tüm bu konulardaki soru işaretleri piyasalarda geniş çaplı satış baskısına yol açtı. Yaklaşık 2009 başından bu yana küresel reflasyon çabalarıyla diplerden toparlanan ekonomiler ve yükselme trendinde olan hisse senedi (ve emtia) piyasaları şeklinde özetleyebileceğimiz büyük resimde henüz önemli bir değişiklik olmadığını düşünüyoruz. Fakat geçen yazımızda belirttiğimiz gibi fiyatların geldikleri seviyeleri de dikkate aldığımızda, bizce şu aşamada büyük risklerin alınması doğru olmayabilir.
Yurtiçinde IMF anlaşması ile ilgili belirsizlikler devam ediyor. Konuyla ilgili değişik ve zaman zaman birbiriyle çelişen haberler gelmeye devam ediyor. Bize göre, özellikle IMF'den bir heyetin Türkiye'ye çağrılıp çağrılmayacağı somut bir işaret olması nedeniyle önemini korumaya devam ediyor.
Parasal politika açısından ise Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun faiz kararı sonrası yaptığı açıklama, öncekine oldukça benzer idi. Kurul, iktisadi faaliyetteki ılımlı toparlanma sürecinin devam ettiğini fakat toplam talebe ilişkin belirsizliklerin sürmekte olduğunu ve faiz oranlarının uzun bir süre düşük düzeylerde tutulması gerekeceğini vurgulamıştı. Bu bağlamda, Banka'nın bugün (26 Ocak) yayınlayacağı Enflasyon Raporunu yakından izleyeceğiz.
Yurtdışında da oldukça yoğun bir gündem olacak. ABD dayanıklı tüketim malı siparişleri ve muhtemelen daha önemlisi Fed'in faiz kararı ile birlikte yapacağı açıklama önem taşıyor. Ayrıca, ABD'de bu hafta şirket bilançoları gelmeye devam ediyor.