Bekleme zamanı?

UZMAN GÖRÜŞÜ
UZMAN GÖRÜŞÜ dunyaweb@dunya.com

Murat Berk / Yapı Kredi Yatırım

Bizce geçen haftanın önemli olaylarından biri Çin Merkez Bankası'nın Haziran 2008'den beri banka rezerv oranlarını ilk defa arttırması oldu. Bilindiği gibi Çin Merkez Bankası bono faizlerinin (4-8 baz puan arası) de artmasına izin vermişti.

Bu, Çin'in parasal koşulları sıkılaştırması konusunda hızlı hareket edebileceğine yönelik yorumlara sebep oldu ve Çin'den gelen emtia talebinin azalma ihtimali, özellikle emtia ve emtia şirketlerini de olumsuz etkiledi.

Bizce Çin'in aldığı tedbirler şimdilik önemli bir politika değişikliği anlamına gelmiyor. Çin'in döviz rezervlerinin 2009 son çeyreğinde 126 milyar ABD Doları arttığı ve üç aylık bono faiz oranlarının sadece yüzde 1,5 olduğu ile ekonomik büyüme (yüzde 10 civarında) ve enflasyonun çok altında olduğu göz önüne alındığında, Çin'deki tedbirlerin normalleşme yönünde atılan nispeten küçük adımlar olduğunu düşünüyoruz.

Çin'deki durumun (değişik ölçeklerde de olsa) dünyanın birçok ülkesinde (Türkiye dahil) görüyoruz. Bir yandan politika yapıcıları önümüzdeki dönem oluşabilecek enflasyon risklerine karşı temkinli davranırken, bir yandan da ekonomik toparlanmanın gücü ve hızı konusunda ihtiyatlı olmaya devam ediyorlar.

Geçen hafta da buna örnekler gördük. NY Fed başkanı Dudley'nin faiz oranlarına yönelik açıklamaları bizce dikkat çekiciydi ve Fed'in hızlı davranmayacağı tezini destekler nitelikteydi.

Bizde ise Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun faiz kararı sonrası yaptığı açıklama, öncekine oldukça benzer idi. Kurul, iktisadi faaliyetteki ılımlı toparlanma sürecinin devam ettiğini fakat toplam talebe ilişkin belirsizliklerin sürmekte olduğunu ve faiz oranlarının uzun bir süre düşük düzeylerde tutulması gerekeceğini vurguladı.

Bu arada bizce, IMF anlaşması ile ilgili belirsizlikler devam ediyor. Konuyla ilgili değişik ve zaman zaman birbiriyle çelişen haberler geliyor.  Bize göre, özellikle IMF'den bir heyetin Türkiye'ye çağrılıp çağrılmayacağı somut bir işaret olması nedeniyle önemini korumaya devam ediyor.

Özetlemek gerekirse, bizim gördüğümüz kadarıyla, büyük resimde henüz önemli bir değişiklik yaşanmış değil. Ekonomiler yavaş yavaş toparlanırken, bu toparlanmanın merkez bankaları tarafından kırılgan olarak görülmesi ve enflasyonun yakın vadede ciddi bir tehdit olarak ortaya çıkmaması, merkez bankalarının muhtemelen "çıkış stratejileri" konusunda aceleci davranmamalarını da beraberinde getirecektir diye düşünmeye devam ediyoruz.

Böyle bir konjonktür de "riskli varlıklar" (örneğin hisse senedi, emtia piyasaları, daha riskli bonolar) açısından nispeten olumlu bir ortam sağlamaya devam edebilir. Öte yandan, fiyatların geldikleri seviyeleri de dikkate aldığımızda, bizce şu aşamada büyük risklerin alınması doğru olmayabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Euro nereye koşuyor? 03 Ağustos 2017