Bedeni hasar “torba”dan düştü
Trafik kazalarında sakat kalan ve vefat edenlerin sayısının son beş yıla bakıldığında bir miktar azaldığı söylenebilir. Yaralananların sayısında düzenli bir artış gözlenirken kaza sonucu vefat sayısında bir miktar gerileme var, bu da sevindirici. Duble yollar, otomobillerin donanımlarındaki teknolojik gelişmelerin kaza ve sonuçlarını engelleyeceği beklense de sonucun pek de öyle olmadığını rakamlar söylüyor. Kaza olduysa Zorunlu Trafik Sigortası kapsamında bundan zarar gören kişi ve yakınlarına bir tazminat ödeniyor. Bununla ilgili birkaç yazı yazdım. Bunun iki sebebi var; birincisi vatandaş mağdur oluyor, ikincisi sigorta şirketleri mağdur oluyor!
Otomobilin karıştığı bir trafik kazası yaralanma veya ölümle sonuçlanmış ise hemen sigorta şirketine müracaat etmeniz yeterli. Avukatlar hukuk sistemimizin en önemli parçası fakat işin içerisine avukat girdiğinde gerek mahkeme gerekse avukatlık ücreti olarak sigorta şirketine maliyetinin yüzde 25’lere ulaştığı iddia ediliyor.
Bir başka iddia ise gerçek mağdur olan kişiye, ödenen tazminatın çok az bir bölümünün ulaştırıldığı. Mahkemeye gidildiğinde de işin uzadığı bir gerçek. Ayrıca tazminat miktarının hesaplamasında bir kriter olmadığından farklı hesaplamalar ortaya çıkabiliyor. Bu arada mağdur daha da mağdur olabiliyor. Yanlış anlaşılmasın, avukatların sistem dışına çıkarılmasını söylemek istemiyorum. Çünkü bu aşamada avukatların bürokrasi, evrak takibi gibi çok önemli işlevleri oluyor. Ama sigortacılar iş uzasın istemiyor,’ hemen ödeyeyim dosyayı kapatayım’ istiyor çünkü karşılık ayırarak şirketi çok daha mali yükümlük altına sokulmuş oluyorlar. Bu nedenle sigortacıların kulakları Türkiye genelindeki trafik kazalarında. İş, aktüeryal hesaplamada kilitleniyor.
Bu konuda bir tablo, istatistik yok. Herkes bir hesap tekniği ile tazminat hesaplamaya çalışıyor. Aktüeryal tablonun oluşturulma yetkisinin Hazine’ye verilmesini öngören bir kanunun yılın ortalarında TBMM’ye gelecek Torba Yasa’nın içine konulduğunu biliyorduk. Fakat sanırım öncelikler farklılaştığı için sigortacıların beklediği bu kanun maddesi ‘Torba’dan son anda düşmüş! Bana sorarsanız bu kamu yararına bir durumdur, keşke Torba Yasa’da olabilse.
Yurtdışı örneği de var
Olsa ne olur derseniz; öncelikle bu hesaplamalarda karışıklığın önüne geçilmiş olunurdu. Sigorta şirketleri hızlıca tazminatları öderdi. Vefat içeriyorsa geride kalanların hiç değilse bir miktar tazminat ile maddi sıkıntılarına bir çözüm olurdu. Bu konu gelişmiş ülkelerde aynen ifade ettiğim şekilde sonuçlanmış. Örneğin İsrail’de bu tür davaların mutlaka bir avukat aracılığı ile yürütülmesi şartı konulmuş. Fakat tazminat ne olursa olsun avukat önceden belirlenen sabit ücreti alıyormuş. Bu da farklı bir çözüm.
Durum böyle olunca birçok konu mahkemelere gitmeden çözümlenebiliyormuş. Biz de neden olmasın. Bizde de sigortacılar, konunun mahkemeye intikal etmesinin sadece süreyi uzattığını iddia ediyorlar. Tazminat miktarlarında belirgin bir farklılık oluşmadığı ise bir başka iddia. Sadece ödenecek tazminat tutarının, yazımın başında da belirttiğim gibi, mahkeme ve avukat masrafı olarak yüzde 25 arttığı söyleniyor o kadar. Şayet avukatların alacakları ücret sabit olsa Hazine’nin de bu hesaplamayı yapmasına kanun ile izin verilse iş bitti. Kimse mağdur olmayacak. Çünkü sigorta şirketi hemen ödeyip dosyayı kapatmak istiyor. Avukatlar dava açmadan sigorta şirketine bile gitseler mutabık kalabilir, böylece mahkemelerin de yükü hafifler diye düşünüyorum.