Bedeni hasar problemi sektörün kimyasını bozdu
Sigorta sektöründe günümüzde yaşanan sorunlar, bedeni hasar tazminatlarının şirketler üzerine getirdiği yükten kaynaklanıyor. Rakamları incelediğimizde bir bakıyoruz, bir şirket 100 milyon TL zarar etmiş görünüyor. Sorduğumuzda 'Karşılıkları tam ve bir seferde ayırdıkları için' deniliyor.
Bir şirkete bakıyoruz kar etmiş. Soruyoruz 'Karşılık ayırmayı yıl içerisinde yapacağı için' deniliyor. ‘Bu karşılıklar neden ayrılıyor?’ diye soruyoruz, '8 yıl önce açılmış ve sonuçlanmış, tazminatı ödenmiş bir davanın tekrar açılabilmesi ihtimaline karşılık' deniliyor. Şirketler bu karşılıkları ayırmamak için tazminatları hemen ödemek istiyor ama araya avukatlar giriyor, iş bir-iki yıl sürüyor. Şirketler hemen başında 'Tamam, tazminatı ödeyeyim, kapatalım dosyayı' diyor. Avukatlarımız 'Yok, ben icra yolu ile alacağım' diyor. İş ve tazminat kabardıkça kabarıyor. Sigorta şirketleri yolunacak kaz gibi görüldüğü sürece bu işler düzeleceğe benzemiyor.
Bunun için Hazine bir düzenleme yaptı, o da şimdi Danıştay'da. Uygulanamıyor, çünkü barolar dava açtı. Tam bir kısır döngü. Dün bir toplantı yapıldı; katılanlar Hazine yetkilileri, sigorta şirketlerinin yöneticileri ve acentelerin yöneticisi. Sanki sorunları bu üçlü çözecekmiş gibi. Halbuki bu iş yani bedeni hasar sorunu, çözümlenebilirse bu üçlünün dışında çözümlenecek. Yani biz yine çok sevdiğimiz, biz bize toplantılarımızdan birini yaptık.
Sigortacılık eski Genel Müdürü ve yeni Hazine Müsteşar Yardımcısı Ahmet Genç, bu sektöre gerçekten çok büyük hizmet etmiş birisi, tüm değişimlerde onun imzası var. Sayın Genç bu dönemde istişareye önem veriyordu. Değişimlerden önce çevrenin nabzını iyi tutuyordu. Sayın Genç, Müsteşar Yardımcısı oldu ve şimdi Sigortacılık Genel Müdürlüğü'ne Sayın Gökhan Karasu vekalet ediyor. Sayın Karasu da genç ve deneyimli bir bürokrat. Bu sektöre çok şey katacağını düşünüyorum. Son dönemde bürokrasi ile sektörün arasındaki samimiyet ortadan kalktı gibi. Mesela şu ticari araçların primlerine getirilen üst limit konusunun sigorta şirketlerinden son ana kadar gizlenip yürürlüğe konulması, bana hiç de samimi ve iyi niyetli gelmedi. Onda da belirlenen primlerin brüt-net nedeniyle geri çekilip tekrar yürürlüğe konulması, Hazine'nin gözünden kaçacak bir hata olmamalıydı.
Geçtiğimiz gün Cemal Ererdi’nin Facebook’ta paylaştığı bir iletide, Avrupa trafik sigortalarında ortalama hasar maliyetinde en yüksek İsveç, en düşük Türkiye görünüyor. Yani bizim en büyük sorunumuz tampon değil, bedeni hasar tazminatları. Bu sorunu çözmek için ne yapılmalı, o tartışılmalı önce. Bu konuda taraflar kimse, bu toplantılar onlarla yapılmalı. Bunu çözdüğümüzde, trafik sigortalarında fiyatlar düşecek, acentelerin komisyonları, eksperlerin ücretleri de yükselecek bence. Serbestlikten de asla ödün verilmeden yapılmalı ne yapılacaksa. Bu sebeple bu soruna çare ararken bürokrasi şirketlere, şirketler de acente ve eksperlere karşı daha samimi olmalı. Herkes öncelikle bu sorunu çözmek için el ele vermeli.