Bedelini uzun vadede ödemektense, yanlışı şimdi düzeltelim!

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ [email protected]



Bugün karşılaştığımız bir sorunun geçmişte yaptığımız hatanın ürünü olduğunu hepimiz şu veya bu şekilde mutlaka yaşamışızdır. İnsanlar gibi toplumlar da hata yapabiliyorlar. Size kendi tarihimizden bir örnek sunayım. 1926'da çıkarılan ilk Medeni Kanunumuz İsviçre'nin Neuchatel Kantonu kanununun dilimize ve koşullarımıza uyarlamasıdır. Bazı önemsiz görülen ayrıntılar Türk Yasasının metnine alınmamıştır. Bunlardan biri de arazinin bölünmesine engellemek için kamu otoritesinin yetkilendirilmesidir. Kantonal idare arazilerin bölünmesini engelleme, bölünenleri birleştirmek yetkisini haizken,  bu maddenin uzun vadede toprakların parçalanmasını, küçük ve verimsiz birimlere dönüşmesini engellemek için önemli yetki sağladığını kestiremeyen Türk uzmanlar, kendi tasarılarında maddeye yer vermemişlerdir.  Nüfusun az, arazinin bol olduğu bir ülkede böyle bir sınırlamaya gerek görmemişlerdir. Sonuç malum: yıllar boyu topraklar bölünmüş;  küçük, verimsiz parçalar ortaya çıkmıştır. Devlet bu bölünmüşlüğü gönüllü olarak gidermek için çaba göstermektedir, başarısı sınırlıdır.

Bir de güncel bir örneğe bakalım. Kısa süre önce TBMM'de ilköğretim ve diğer bazı kanunlarda değişiklikler getiren bir kanun geçti. Bu değişiklik Milli Eğitim Bakanlığı'nın araştırmalar sonucu önerdiği, bakanlar kurulunun parlamentoya sevk ettiği bir tasarı değil, bazı milletvekillerinin kaleme aldığı bir teklifti. Sanıyorum, Milli Eğitim Bakanımız gelişmeden memnun olmadı ama oldubittiyi kabullenerek savunmak mecburiyetinde kaldı.

ÖSYM bu kanunun 45. maddesine istinaden öğrencilerin yerleşme puanının hesaplanmasında değişikliğe gitmiş, öğrencinin Ağırlıklı Orta Öğretim başarı puanını (AOBP) iptal ederek, yerine Orta Öğretim Başarı puanını (OBP) koymuştur. OBP öğrencinin okuldan gelen bireysel başarı puanıdır. AOBP ise, başarı puanını standardize ederek sunmaktadır.  AOBP puanı kullanıldığı sistemde notların bol verildiği "palas" bir okulun öğrencisi ile notların kıtlığı ile maruf güçlü okulların öğrencilerin puanları aynı standarda indirgeniyor, böylelikle notu bol olan okulların mezunlarına avantaj sağlanması engelleniyordu. Uygulanacak yeni sistemde ise bol notlu, palas okulun mezunu, notlar standardize edilmediği için avantajlı konuma geçmektedir.

Yapılan ilk araştırmalar, yeni uygulamanın Anadolu, Fen ve diğer seçkin liselerin mezunlarının üniversiteye giriş puanlarını düşüreceğini göstermektedir. Bu uygulamanın sonucunu tahmin etmek zor değildir. Seçkin okullar yüksek not verme baskısı altında kalacak, baskıya boyun eğseler kaliteleri düşecek, eğmeseler özellikle lisenin son yıllarında "palas" okullara doğru kaçış başlayacaktır. Herhalükarda, kalite erozyonu önlenemeyecektir.

Türkiye'nin dünyada giderek iddiasının arttığı bir dönemde orta öğretimde kalitenin düşüşe geçmesinin isabeti yoktur. Kanunun değişiklik öngören maddesi ya farklı yorumlanmalı ya da değiştirilerek, uzun dönemde orta öğretime büyük zarar verecek uygulama bir an önce durdurulmalıdır. Kısa vadede sonuçları zararsız gibi gözükse de, bu uygulama mutlaka orta öğretimin kalitesini düşürecektir. Bedelini gelecekte toplumca ödeyeceğimize, yanlışı şimdiden düzeltmek şüphesiz en doğru yoldur. Yoksa, iyinin yerini kötü alacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019