BBC Türkçe'de onlarca hoş seda
Beşiktaş Belediyesi için 10 yıldır düzenlediğim “Ustalara Saygı” toplantıları, arşiv bilincimi daha da güçlendirdi. Hayattaysa usta’yla birlikte arşivinden yaptığımız seçmeleri izleyicilere gösterdik; aramızda değilse evrâk-ı metrukesi üzerinde ailesiyle birlikte çalışarak kimi zaman bir dia gösterisi için, bazen de sergilemek üzere belgeleri ortaya çıkardık.
Bir “Ustalara Saygı Müzesi” kuracak, ciltler dolusu “Ustalara Saygı Kitabı” yapacak kadar dokümanla gerçekleşti 10 yıl boyunca etkinlikler.
Arşivcilik bir tutku, üzerine uzun uzun yazılacak bir uğraş. Bir de şu yönü var; arşiviniz sizden sonra ne olacak? Yeterince sahip çıkılacak mı? Belki en iyisi bir üniversiteye bağışlamak, ama hayattayken bunu yapmak. Hattâ arşivinizin oraya naklini bizzat izleyip son halini görmek... Çünkü, uzun yıllar kutularında açılmadan, tasnif edilmeden kalan arşivleri biliyorum.
Belki en iyisi, sizden sonrakilerin bir ihtimal kıymetini bilemeyip vereceği (!) sahaflar. Orada gerçekten ilgili olanların eline geçme, değerlendirilme ihtimali daha yüksek olabilir...
Ben, kimi kurumlara kütüphanelerine koymaları için bağışladığım kitapların sahaflarda görüldüğünü duyuyorum. Oralarda kutularda açılmadan yıllarca kalacağına meraklılarına ulaşacağı için de memnun oluyorum!
Beynimi sürekli kurcalayan yukarıdaki ve benzeri düşünceleri, duyguları kaleme alma gereğini neden duyduğumu soracak olursanız, BBC Türkçe Servisi’nin “Arşiv Odası” programını keşfettim geçtiğimiz günlerde.
BBC Türkçe'nin YouTube kanalında her hafta perşembe günü yayınlanan "Arşiv Odası"nda, 1939-2011 yılları arasında yayın yapmış olan BBC Türkçe radyosunda yer almış röportajlar ve programlar var.
Sansürlere, savaşlara ve barışlara tanıklık etmiş üç çeyrek asırlık dönemde BBC Türkçe’ye konuk olan siyasetçilerin, gazetecilerin, sanatçıların, akademisyenlerin; bazıları hayatını kaybetmiş, bazıları geçen yıllarla unutulan, bazıları ise daha da ünlenen isimlerin sesleri, arşivin raflarından çıkarılmış.
Bugüne kadar yayınlananlar arasında Zeki Müren (1976), Ahmet Kaya (1996), Uğur Mumcu (1983), Müjdat Gezen (1984), İbrahim Tatlıses (1983), Barış Manço (1978), Cevher Özden (1983), Hrant Dink (2005), Uğur Mumcu (1984), Ajda Pekkan (1996), İsmail Cem (1974), Duygu Asena’yı (1999) peşpeşe dinledim.
Her biri 7 ile 9 dakika arası sürüyor. Beni geçmiş yıllara, anılara götürdü. Kimisinin içerisindeki bir cümle için bile dinlemeye değer kayıtlardı. Yapımcılığını Cenk Erdil ve Aylin Yazan'ın ortaklaşa üstlendiği programı önemli kılan bir yön de genç kuşakların bu sesleri belki de ilk kez “Arşiv Odası” aracılığıyla duyacak olması.
Aylin Yazan'ın sunduğu programda önümüzdeki haftalarda “Olacak O Kadar”ın ilk günlerini anlatan Levent Kırca’dan Altan Erbulak'ın bilinmeyen bilgisayar tutkusuna ve de Sevgi Soysal'ın BBC Türkçe için kaleme aldığı yazılara kadar birçok farklı ses ve yayına yer verilecek.
Türk siyasî yaşamında yer etmiş isimler ve gazeteciler de “Arşiv Odası”nda olacaklar. İsmet İnönü'den Celâl Bayar'a, Turgut Özal'dan, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan'a, darbeler döneminde yasaklanmış sanatçılardan Ruhi Su, Orhan Gencebay, Cem Karaca ve Rahmi Saltuk'a, iş adamları Vehbi Koç ve Sakıp Sabancı'ya kadar birçok ismi dinleyebileceğiz.
Ne yazık ki 2011 yılında radyo yayınlarına son vermiş BBC Türkçe, ama ne güzel ki bunlar muhafaza edilmiş. Ülkemizde kimi kayıtların başına gelenleri duydukça, arşiv ve muhafazasının önemi daha çok yazmayı, konuşmayı gerektiriyor. Önümüzdeki haftalarda devam ederiz.