Bazı veriler ve para politikasına ilişkin endişeler!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Bu haftanın ilk yarısında Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan veriler, 2019 yılının ilk yarısında hedeflenen sonuçların yakalanamadığını düşündürüyor. Talimatlı işlemler yolu ile piyasaların yapay eğilimlere zorlanması, maliye politikasının hesapsızca gevşetilmesi yeterli olamamış; güven bunalımı azalmamış, geleceğe yönelik beklentiler düzelmemiş, kırılganlık ve belirsizlik algılarında herhangi bir gerileme yaşanmamış. Bu aşamada sormak gerekiyor: olması umulan ile olan arasındaki olumsuz farkın sorumlusu Merkez Bankası Başkanının para politikası uygulamaları konusundaki yaklaşımı mıydı?

Para politikası daha gevşek olsaydı, veriler daha mı olumlu olurdu?

Haziran ayı konut satışları bir yıl öncesinin aynı dönemine göre yüzde 48,6 oranında gerilemiş!
Takvim etkisinden arındırılmış sabit fiyatlarla hesaplanan Mayıs ayı Perakende Satış Hacmi, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,7 oranında daralmış.
Mayıs ayı Ciro Endeksleri ise bir yıl öncesinin aynı dönemine göre yüzde 14,4 artmış. Oran enflasyonun gerisinde kaldığı için reel bir küçülme yaşanmış.
Nisan ayı işsizlik oranımız yüzde 13,0 düzeyine gerilemiş! Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış seri ise işsizlik oranının artmaya devam ettiğine işaret ediyor.
Siyasi İrade yukarıdaki verilere ve Haziran sonunda yapılan seçim sonuçlarına bakarak, para politikası daha gevşek olsa idi söz konusu verilerin daha olumlu olacağını varsayıyor olabilir. Bütüne ve genele bakarak değerlendirme yapmak yerine, rahatsız edici bazı sonuçlara bakarak önemli kararlar almanın ciddi yan tesirleri olabilir!

Yan tesirler riskten kaçınma eğilimlerini yıkıcı hale getirebilir

Bir an için yeni Merkez Bankası Başkanının para politikasını seri bir şekilde gevşettiğini, maliye politikasının çok gevşek olmaya devam ettiğini ve kredilerin genişlemeye zorlandığını varsayalım! Bu durumda tüketim ve yatırım eğilimi biraz daha canlı olabilir! Perakende satış ve ciro endekslerindeki artışlar yıllık enflasyonun üzerine çıkabilir, konut satışlarındaki gerileme daha sınırlı kalabilir ve işsizlik oranı daha düşük seviyeleri işaret etmeye başlayabilir. Fakat ortaya çıkabilecek yan tesirler, sorunları ağırlaştırarak riskten kaçınma eğilimini daha yıkıcı hale de getirebilir!

Uzaktan gelen davulunun sesi kulağa hoş gelebilir; yan tesir risklerini hesaba katmayan iyimser beklentiler de buna benzer! Faizlerin sertçe düşürüleceği ve para politikasının gevşetileceği beklentilerinin iyimser etkilerini fiyatlamak ile gerçekleştiğinde yaşanacak her şey ile tanışmak aynı şey değildir. Çok yakından gelen davulun gür sesi, tüm algıları olumsuz yönde değiştirebilecek kadar rahatsız edici olabilir!

Kurallı piyasadan yana olduğu varsayılan küreselleşmeci kesimler ile talimatlı yönlendirme safına kaymak zorunda kalan Siyasi İrade arasındaki mesafe hızla açılmaya ve ortak payda küçülmeye başladığında, para otoritesinin işi zorlaşır! Bu koşullarda Merkez Bankası Başkanını değiştirmek, zorluğun katlanarak artmasına sebep olabilir! Zira tüm kesimleri tatmin edecek söylemler tükenir ve etkin iletişim söyleminin içi boşalır; bu sonuç karşıt taraflar arasındaki ortak paydanın küçülmesinden ve geniş kesimler nezdindeki beklentilerin kontrol dışına çıkmış olmasından kaynaklanır!

Yedek akçe düzenlemesi ciddi bir gevşeme anlamına geliyor

Merkez Bankasının yedek akçeleri ile ilgili yasal düzenleme, para politikası açısından ciddi bir gevşeme anlamındadır. Buna ek olarak yüksek oranlı faiz düşürme baskıları, belirsizliği iyice artırabilir. Zorunlu karşılıklar ile ilgili düzenlemenin kullanılış şekline ilişkin olasılıklar ise çok dikkatli olmayı gerektiriyor. Mevcut işleyiş değişmeden ve bazı etkili düzenlemeler devreye alınmadan, para otoritesinin Siyasi taleplere daha hassas tavır sergilemesinin yan tesirleri de büyük olabilir ve güven bunalımını büyütebilir!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar