Bayram kime yaradı?
Ağustos’un 17’sine geldik bile. Her ne kadar Kurban Bayram’ını geride bırakmış gibi görünsek de, iş dünyasının büyük bir kısmı yazın sonlarına geliniyor olmasından ötürü bu haftanın tamamını tatil ile geçirmeyi yeğledi. Özellikle üretimde pek çok sektörde ise, “shutdown” diye adlandırılan, yani fabrikanın üretimini durdurması ve dinlendirmesi dönemi de yine bu ayın içerisinde gerçekleştirildi. Yani iyimser bir bakış açısı ile piyasa yeniden ancak 20 Ağustos’ta kendisine gelecek gibi görünüyor. 30 Ağustos Zafer Bayram’ı da maalesef pek çok kişi için tatil anlamına geldiği için ve cuma gününe denk geldiğinden bir tatil daha planlayalım diyen de epey olacak gibi. Eh bu da yine bizim tezi doğruluyor ve Eylül başına kadar piyasaların da, üretimin de randımansız geçtiğini ve geçeceğini işaret ediyor.
Elbette bu dönemi son derece pozitif yönde değerlendirenler de var. Hiç kuşkusuz turizm ve eğlence sektörleri bu konuda başı çekiyorlar. Özellikle turizmin bu yıl parlak bir sene geçirdiğine hep beraber şahit oluyoruz. Peki, tüm bu çok da kontrol edemediğimiz gelişmeler olur iken, ekonomi bu durumdan nasıl etkileniyor, gelin ona bir bakalım. Ve hatta turizm demişken de evvela oradan başlayalım.
Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Başkanı Firuz Bağlıkaya, bayram döneminde tatil satışlarının ortalama 4 gece, 5 gün olarak şekillendiğini belirterek, "Bu dönemde daha çok Antalya, Bodrum, Kuşadası, Marmaris ve Çeşme öne çıktı" derken, Türkiye Otelciler Federasyonu Başkanı Osman Ayık da, bu bayram dönemi için yurtdışından çok ciddi bir talep olduğunu, tesislerde dolulukların yüzde 90'ın üzerine çıktığını belirtmiş, bayram haftası bu oranın yüzde 100'e ulaşacağı bilgisini vermişti. Öyle de oldu. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Federasyonu Başkanı Bendevi Palandöken, Kurban Bayramı döneminde ülke genelinde 25 milyar liralık ciro yaratıldığını, yeme-içmeden tekstile, turizmden perakendeye kadar hemen hemen bütün sektörlerin bu hareketten olumlu etkilendiğini dile getirirken, Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Sinan Öncel ise, "Sahil beldelerindeki mağazaların satışlarında büyük artışlar öngörüyoruz. Markalar, yazlık giyim stoklarını indirimli satışlarla bu mağazalarında eritecek. Kurban Bayramı'nın yaz döneminin son büyük satış hamlesi olacağını söylemek mümkün." değerlendirmesini yaptı.
Bu açıklamalardan da anlaşıldığı üzere, turizm sektörü, bayram dolayısı ile oluşan 8-9 milyar TL civarındaki bu hareketlilikten son derece memnunken, perakende ve tüketim sektörleri de yine aynı şekilde verimli bir tatil dönemini geride bırakmış oluyorlar. Hayvan kesimi amaçlı ticaret ile yaratılan bir 10 milyar TL’lik daha hareketliliği üzerine eklediğimizde, Kurban Bayramı’nın 20 milyar TL’ye yakın bir endüstri yarattığını söylemek mümkün.
Gelgelelim sanayideki duruma... Bayram öncesi yapılan açıklamalar, sanayideki durağanlığın işveren kesimi ne denli endişelendirdiğine dair önemli noktalara işaret ediyor. Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir ve Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği Genel Başkanı Ramazan Bingöl, uzun tatile karşı çıkan ilk isimler oldular. Sonrasında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Samsun Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Yönetim Kurulu Başkanı Salih Zeki Murzioğlu da Kurban Bayramı tatilinin birleştirilmesini istemediğini belirtirken, “İşçiler ister. Tatil yapacaklar ama benim iş yerim duracak. Ben 9 gün primini ödeyeceğim. Ben taraftar değilim. O tatili verdiğin zaman benden gidiyor. Emekçiler bunu ister ama işveren olarak ben istemem” açıklamasında bulunurken, işverenin kaybını en yalın hali ile gözler önüne sermiş oldu.
Şimdi buradan nasıl bir çıkarım yapmak gerekir, gelelim ona. Bir tarafta tüketimin artması için tatilin uzamasını isteyen kesimler varken, diğer taraftan iş kaybından yakınan sanayiciler ve tüccarlar. Sonuçta tatil 9 güne çıkmadı ve yaşama yazımın başında belirttiğim gibi bir parça aksayarak da olsa geri dönüldü. Piyasada para dönmesi ve esnafın hareketlenmesi elbette sevindirici; ancak bizim turizmde daha çok ihtiyacımız olan döviz getirecek yabancı turist. Yurtiçinde kendi içimizdeki para hareketliliğinin ekonomiye etkisi elbette olsa da, milli geliri büyütme ve cari dengeye olumlu katkı ancak döviz girişi ile sağlanabilmekte. Yurtdışında yaşayan Türklerin ve gelen yabancı turistlerin sayısındaki artış bu yönde önemli bir fayda sağlıyor. Fakat genelde söylediğim gibi ülkemizin asıl ihtiyacı olan döviz gelirini elde etmekte ihracatın ve dolayısı ile üretimin payı son derece büyük. Şu kadar TL daha kazanabilirdik ve şu kadar TL’lik üretim ve satış kaybımız oldu türünde matematiksel verilere girmek istemiyorum, sonuçta bayram uzamadı ve moralleri yüksek tutmamız da en az o kadar önemli. Ancak üretimi mümkün olduğunca kesintiye uğratmayacak şekilde hareket etmek açısından iş dünyasından yapılan açıklamalara katılmamak mümkün değil. Gönül ister ki, 9 gün değil, vatandaşımız 19 gün kesintisiz tatil yapsın. Ancak, gelir seviyemiz ve ekonomik tablolarımız ne yazık ki ülke olarak daha az çalışmamıza ve üretmemize imkân vermediği gibi, neredeyse kesintisiz çalışmamızı zorunlu kılar durumda.
Hani bundan sonra da bu tür gündemler hep olacağı için empati yaparak hareket etmek ve ortak paydada buluşmak en iyisi olsa gerek.