Bayram değil seyran değil Sağlık Bakanlığı sigortacıları neden öptü !

Can KANTAR
Can KANTAR SEKTÖRÜN İÇİNDEN [email protected]

Mali Sorumluluk Sigortası uygulamaları gelişmiş ülkelerde oldukça yaygın. Mali müşavir, avukat, doktor ve profesyonel yöneticiler gelişmiş ülkelerde hizmet verdiği kişileri zarara uğrattığında sigorta güvencesi ile korunuyor.  Avukat yanlış bir uygulama, mali müşavir bir hesap hatası, genel müdür yanlış bir kararla sorumlu bulunduğu kişi ve kurumları zarara uğratabildiği gibi bir doktor da yanlış bir tıbbi uygulama ile hastasını mağdur edebilir. Bu düşünce ile yola çıkılarak Tam Gün Yasası'nın içerisinde mali sorumluluk sigortasını da koydular.  Sigorta acenteleri yeni yasaları çıktığında içerisinde Mali sorumluluk sigortası sürprizi ile karşılaşmışlardı. 16.000 acente gidip sigortalarını yaptırdılar.

Toplumumuzda sigortaya karşı bir alerji var, orası kesin. Sigortaya verilen para çöpe atılan bir para olarak görülüyor. Zorunlu olduğunda bir düşünce alıyor hepimizi "yaptırmazsak ne olur" yaptırmazsanız bir şey olmaz ise genelde yaptırılmıyor. Ülkemizde zorunlu sigorta poliçelerin sayısı oldukça az. Sadece Zorunlu Trafik Sigortası'na ilgi var, o da her an bir trafik çevirmesinde sorulacağı için. Zorunlu Deprem Sgortası ismi zorunlu ama yüzde 98'i deprem riski taşıyan ülkemde hala her 5 evin sadece 2'si Zorunlu Deprem Sigortası yaptırmış. 135 bin doktorumuz ciddi meslek sahibi oldukları için ve çok göz önünde bulunduklarından bu işi ciddiye almaları normal. Olaya doktorlarımız açısından da bakacağım ama ben başka bir konuya dikkat çekeceğim.

Sağlık Bakanlığı sigortacıları pek düşünmez !

Sigorta sektörü üvey evlattır Devlet katında. Zorunlu Deprem Sigortası'nı yaptırmak iyi bir şeydir ama Kat Mülkiyeti Kanunu çıkacağı sırada bu kapsama girenlerden Deprem Sigortası yaptırma zorunluluğu istenmişti. Bir gecede TBMM'de bir milletvekilimizin önergesi ile bu zorunluluk kaldırıldı. Yani her an sağ gösterilip sol vurulabilir. Doktorlarımız rahat olsunlar Sağlık Bakanlığı ve Hazine sigorta şirketlerine para aktarmak için bu işi yapmış olamazlar. Çünkü Devletimizi yönetenlerin eline bu fırsat defalarca önce geçmişti ama yapmadılar. Geçen yıl Sağlık Bakanlığı'nın sigorta şirketlerine keyfi bir uygulama ile geriye dönük olarak milyon TL'ler borç çıkardığı biliniyor. Bunun pazarlıkları halen sürüyor. Turizm Bakanlığı geçtiğimiz yıllarda Hazine'nin bile görüşünü almadan Turizm şirketlerini batmalarına karşın sigorta güvencesine kavuşturmak bahanesi ile sigortacıların kucağına ateşten topu bırakıp gitmişlerdi. Sel oluyor Bakanlarımız bölgeye gidip "sigortacılar tazminatları hemen ödeyin" diyor fakat öte yandan aynı Bakanlarımız gidip Belediyelere "neden buralara yapı izni veriyorsunuz, dere yataklarının yönünü değiştirmeyin" diyemiyor. Sigorta şirketleri hayır kurumu olarak görülüyor.

Bütün bu yazdıklarımın doğrultusunda kafamda bir ışık belirdi. "Bayram değil seyran değil Sağlık Bakanlığı sigortacıları neden öptü !"... Zorunlu sigorta neden avukatlar, mali müşavirler değil de doktorlara getirildi bu işte bir bit yeniği olmasın diye düşündüm. Bence bu işin de altında bir şey çıkacak gibime geliyor. Bir dostuma danıştım aldığım cevap "Sigorta sektörü ilk iki yıl para kazanacak belki, ama ikinci yıldan sonra özellikle acil servislerdeki bir takım olaylar sigorta sektörüne yıkılacak ve sigortacılar kaçacak delik arayacaklar" dedi. Bununla ilgili şüphelerime gelecek yazımda açıklık getireceğim. Bilemem ne kadar doğru ama şüphelerimde haklı olduğumu düşünüyorum. Hayra alamet değil durup dururken doktorlara getirilen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası. Bana paranoyak diyebilirsiniz ama umarım zaman beni haklı çıkarmaz.

Doktorlar sigortacıları zengin edemez?

Konuyu doktorlar tarafından baktığımda şunu belirtmeliyim ki ; sigorta öncelikle iyi birşeydir. Ülkemizde tazminat davalarında tavan çok düşük, yeni yasalarla bu limitler yükseliyor. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi milyon TL'ler karşılığı davalar açıldığında ve bu davalar böyle rakamlarla sonuçlandığında bir muayene ücreti olarak 500 TL alan doktorlarımızın affedersiniz ayağının altından halıyı bile çekip alırlar. Doktorlarımıza şu konuda hak veriyorum, "Tam gün" ile uğraşırken bunu dayatılmış olarak algıladılar. En riskli grup için yıllık 750 TL veya yıllık 150 TL serbest çalışanlar için önemli bir para değil. Kurumlarda çalışanların da primlerin yarısını kendi kurumları karşıladığı için yıllık 75'TL'nin kavgası yapılıyor olamaz. Bu paraların sigorta şirketlerini zengin etmeyeceğini de belirtmeliyim doktor dostlarıma. Hazine Tebliği geç çıkardı ve doktorlarımıza araştırma için vakit bırakılmadı. Buna kalpten katılıyorum. Açıklanan 30 sigorta şirketi ismi ise doktorlarımız tarafından geç öğrenildi. Benim araştırmalarıma göre 30 şirketten sadece 2-3 şirket poliçe kesmeye başlamış. Diğerleri kendi sistemlerine henüz adepte edememiş yeni Tebliği. Zaten Sağlık Bakanlığı da denetimlerle sigorta yaptırmayanlara esnek davranacağını açıklamış.

İki önerim olacak bu konuda. Zorunlu sigorta olduğu için genel şartlar yürürlükte olacak ve 30 şirketin birbirinden pek bir farkı da olmayacak. Primler ve risk grupları zaten belli. Sigortacılar şimdi doktor kapılarında. Taksit ise sigorta şirketlerine kalmış. Bu sigortayı duyan vatandaşlarımız çok daha fazla hak arar olacak, hekimlerimiz ise "nasıl olsa sigortam var" diyemeyeceklerini düşünüyorum. Fakat Sigorta Bilgi Merkezi ile doktorların meslek kuruluşları sürekli irtibat içerisinde olmalı. Hastanın içinde pens unutmayı alışkanlık haline getiren meslektaşlarını da meslekten men etmeli. Bu bahane ile doktor camiası da içindeki çürük elmaları ayıklama zamanı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar