Batının yeni yeni keşfettiği negatif faizi Türkiye yıllardır uyguluyor

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Gelişmiş ülkeler iç talep canlansın ve büyüme biraz kımıldasın diye faizi negatif düzeye çekme eğiliminde. Bu uygulama giderek yaygınlaşıyor. Paradan az da olsa para kazanılamasın, faiz negatife çekilmek suretiyle insanlar para biriktirmek yerine gidip harcasın isteniyor. Bankaya yatırılan 100 dolar, euro ya da yen, örneğin bir yıl sonra 100'den daha az bir tutarda iade ediliyor. Yeter ki bu para harcansın, elde edilmek istenen sonuç bu. 

Biz ise gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında görünürde çok yüksek sayılabilecek düzeyde faiz uygulamaya devam ediyoruz. Kimi ülkeler faizi sıfıra, hatta sıfırın altına çekmiş, negatife indirmiş, biz ise onlara göre çok yüksek faiz vermekteyiz. 

Ama sakın biz de yıllardır negatif faiz uyguluyor olmayalım... Negatif faizi hep nominal faiz üstünden konuşuyoruz, yazıyoruz. İyi de, faizi negatife çeken ülkelerde nominal ve reel faizler arasında bir fark yok ki. Çünkü bu ülkelerde enflasyon neredeyse hiç yok ki. 

Oysa biz yüzde 8-9 dolayında nominal faiz veriyoruz vermesine ama, bu faizin tümünü, hatta kimi dönem daha fazlasını enflasyonla geri alıyoruz. Elde reel faiz kalmıyor, bir anda pratikte negatif faize geçmiş oluyoruz.

Son oranlar

TÜİK, finansal yatırım araçlarının nominal ve reel getiri oranlarını hesaplarken, mevduatta, en fazla mevduata sahip 11 bankanın vadeler itibariyle uyguladığı faizin aritmetik ortalamasını alıyor. Buna göre ocak ayı itibariyle son bir yıldaki nominal faiz yüzde 4.94 düzeyinde. Üstelik bu, brüt faizi gösteriyor, bu faizden stopaj düşülünce net faiz daha da düşük kalıyor. Yüzde 4.94 faize göre bile, aynı dönemdeki yüzde 9.58'lik TÜFE artışı dikkate alındığında reel faiz negatif yüzde 4.23 oluyor.

Kabul etmek gerekir ki son bir yıl itibariyle daha yüksek oranda nominal faiz elde etmek mümkün. Ama neresinden bakarsanız bakın, ortalamada yüzde 9.58'lik TÜFE artışının üstünde bir oran bulmak pek kolay olmayacaktır. Dolayısıyla daha yüksek faizde reel kayıp yüzde 4.23 değil de, daha az olur; ama olur.

Hem ocak ayı itibariyle son bir yıl bir yana, ocak ayında da, son üç ayda da, son altı ayda da, tüm dönemlerde reel faiz negatif. Yani negatif reel faiz bizim için yeni ya da yalnızca bir döneme özgü bir kavram değil aslında. 

Tasarruf sahibi mevduatta tuttuğu parasından yıllardır reel bir kazanç sağlayamıyor, ama bu parayı tüketime yönlendirmeye de pek niyetlenmiyor. Her ne kadar dün de yazdığımız gibi sanayi üretiminde son aylarda belirgin bir canlanma varsa da bu üretim belki de stoka çalışılması sonucu artış gösteriyor. Çünkü piyasada çok büyük bir canlılık henüz gözlenmiyor.

Bu getiriyle bu tasarruf çok bile

Türkiye'de tasarruf oranı yıllardır düşük seyrediyor ve bu oranın artırılması gerekliliği üstünde duruluyor. Tasarruf oranını artırmanın olmazsa olmaz koşullarından biri, hanelerin gelirinin artması. Sonra da bu gelirin en azından bir bölümünün tasarruf edilmesini sağlayacak koşulların oluşturulması.

Hanelerin geliri reel olarak artıyor mu, bu soruya evet yanıtı vermek herhalde doğru olmaz. Dolayısıyla geliri artmayan haneler nasıl tasarruf edecek ki...

Gelirde bir artış olsa bile bu gelirin tasarruf edilmesini sağlayacak koşullar var mı, yani tasarruf etmeyi cazip hale getirecek koşullar... O da yok. 

Yani tasarruf oranını yukarı çekecek temel iki etken eksik. Şu durumda da söz konusu oranın artmasını beklemek saflık olur. 

Getiri döviz ve altında

TÜİK verilerine göre, ocak ayı itibariyle son bir yıllık dönemde finansal yatırım araçlarından mevduat, hisse senetleri ve devlet iç borçlanma senetleri yatırımcısına zarar ettirdi. Reel zararda ilk sırada yüzde 27'ye yaklaşan oranla hisse senetleri geliyor. Devlet iç borçlanma senetlerindeki zarar yüzde 11'e yakın. Mevduattaki zarar ise yüzde 4'ün biraz üstünde. Ama biraz önce de vurguladık, mevduatta zararın daha düşük oluşmasını sağlayacak şekilde nominal faizi yüksek uygulayan bankalar da var. 

Son bir yıllık dönemde reel kazanç oluşan finansal yatırım araçları ise dolar, euro ve altın. Bu yatırım araçlarındaki getiriler de ağırlıklı olarak yurtdışı gelişmelerin etkisiyle ortaya çıkmış durumda.

234234234-003.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar