Batı'nın ve Türkiye'nin çıkmazı

Pazartesi akşamı Londra'daki Parlamento binasının önünden yayın yapan BBC muhabirleri, Brexit çıkmazında yolunu kaybeden İngiltere'nin sonunda kendini nerede bulacağını sorgularken ekranın altında altyazı olarak akan bantta yer alan ilginç bir haber başlığı çarptı gözüme. Almanya'nın Düseldorf kentine gitmek üzere Londra'dan havalanan British Airways uçağı "yanlışlıkla" İskoçya'nın başkenti Edinburgh'a inmişti. Brexit'i falan unutup bu haberin peşine düştüm.

The Guardian gazetesinde yer alan haberden öğrendiğime göre olay şöyle yaşanmıştı: Pazartesi sabahı saat 7.30'da Londra'dan havalanan British Airways uçağının yolcuları, 500 millik bir yolculuktan sonra uçak alçalmaya başladığında pilot kabininden yapılan "Edinburgh'a hoş geldiniz" anonsunu duyunca bunun bir sabah şakası olduğunu sanmıştı. Bazı yolcuların sorusu üzerine hangi yolcuların Düseldorf'a gitmek üzere bu uçağa binmiş olduğu sorulmuştu uçaktakilere. Bütün yolcular el kaldırınca pilotun yanlış bilgi aldığı için uçağı Düseldorf yerine Edinburgh'a yönlendirmiş olduğu ve uçağın İskoçya'nın başkentine inmekte olduğu anlaşılmıştı.

Batı'nın çivisi çıktı.

BBC'nin yayınına geri döndüğümde, her halde ABD'nin "tweet sapığı yalancı başkanı" olarak tarihe geçecek olan Donald Trump'ı, Golan tepelerini İsrail'e peşkeş çeken karara imza atarken ve bütün muhaliflerini "vatan haini" ilan ederken gösteren görüntüler çıktı karşıma. Hemen sonraki haberde, beş yılda ikinci kez resesyona giren İtalya'nın Çin Devlet Başkanı Şi Jinping'i nasıl büyük bir heyecanla ağırladığı anlatılıyordu.

Bu tablo ne anlatıyor bize? Dünyaya Batı'nın gözüyle bakmaya koşullanmış biri olarak 70 küsur yıl yaşadıktan sonra şunu çok net olarak söyleyebilirim: Batı dünyası yönünü ve yolunu kaybetmiş durumda. Batı, kendi uygarlık ölçülerine ve değerlerine ihanet edenlerin sözünün giderek daha fazla geçtiği, devlet kurumlarından özel şirketlere kadar tüm kuruluşların akıl almaz hatalar yaptığı ve yolsuzluklara bulaştığı bir noktada bugün. Batı uygarlığını içine sindiremeyenlerin seslerini yükseltmeleri için çok elverişli bir ortamda yaşıyoruz. Batı'nın aklı başında insanları da müthiş bir savrulma ve arayış içinde.

Dolar 8 lira olur mu?

Geçen hafta, ABD dolarının Türk Lirası karşısında yeniden tırmanışa geçtiği gün saat 23 sularında Nişantaşı'nda bindik onun taksisine. Orta yaşın üzerinde görünüyordu. Bizi dikiz aynasından şöyle bir süzdükten sonra lafa girdi, "benzin zaten 7 lira oldu, şimdi de dolar 8 lira olacak diyorlar", dedi. Doların yükselişinin ve sorunlarımızın çoğunun tamamen kendi hatalarımızdan kaynaklandığını anlatmaya çalıştım. O da Türkiye'yi bu noktaya getirenlerden hiç memnun değildi ama muhalefette olanlar da ona umut vermiyordu. "Hiç birine oy vermeyeceğim bu seçimde. Zaten İstanbul'da yaşamaktan ve direksiyon sallamaktan da bıktım. Yakında hepsini bırakıp Bandırma'da aldığım eve yerleşeceğim", dedi.

Dünyada iş ve finans çevrelerinin önde gelen gazetesi olarak bilinen Financial Times gazetesinin internet sayfasında dün sabah en çok okunan haberlerden biri Türkiye ile ilgiliydi. Haberde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yatırımcılara yön verenlere çatarak Türk lirasıyla ilgili olumsuz değerlendirme yapan JP Morgan analistleri hakkında soruşturma açtıracağı belirtiliyordu.

Türkiye piyasasını çok iyi tanıyan bir analist olan Tim Ash, bu davranışı değerlendirirken şöyle diyor "Türk yetkilileri kendi ayaklarına kurşun sıkıyor. Türkiye ekonomisinin ayağa kalkması için dış kaynak girişi şartken siz yatırım bankalarının analistleri hakkında soruşturma açmaktan söz ederseniz onlar da Türkiye hakkında araştırma yapmaz ve kimse de Türkiye'ye para yatırmaz. "

Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Emre Alkin de konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, "Döviz kuru dalgalanmalarının sebebini manipülasyonda aramadan önce ülke ekonomisinde bu tür dalgalanmalara yol açacak kırılganlık var mı, yok mu diye bakmak lazım", derken olaya gerçekçi yaklaşanların sözcülüğünü yapmış oluyor.

Türkiye ekonomisinin içine sürüklendiği çıkmazı doğru değerlendiremezsek "dolar 8 lira olur mu?" sorusuyla karşılaşmaktan kurtulamayız.