Batı cephesinde yine yeni bir şey yok!

Fikret AYDEMİR
Fikret AYDEMİR fikret.aydemir@dunya.com

Savaşın korkunçluğunu ve anlamsızlığını anlatan 1929 yılında Almanca yayımlanan Erich Maria Remarque’nin “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” adlı romanı günümüze kadar 50 dile çevrildi ve yaklaşık 20 milyon satıldı.

Benim gibi milyonlarca insan birçok konuşmasında veya birçok yazısında bu kitaba atıf yaptı, kalıplaşmış bu cümleyi kullandı batı dünyasını anlatırken.

Geçtiğimiz haftasonu hem Avrupa Birliği’nde hem NATO’da hem de Fransa’da kararlar alındı ve seçimler yapıldı. Ama yeni “Batı cephesinde yine yeni bir şey yok” diye özetlenebilir Brüksel’den yansımalar...

Avrupa Parlamentosu için 9 Haziran’da yapılan seçimlerinin ardından, üye ülkeler arasındaki Avrupa Birliği makamları için yapılan pazarlıklar sonucunu verdi.

Brüksel’de bir araya gelen AB üyesi 27 ülkenin hükümet ve devlet başkanları, Ursula von der Leyen’in AB Komisyonu Başkanlığı’na ikinci kez aday gösterilmesi konusunda anlaştı.
Portekiz eski Başbakanı Antonio Costa’nın Avrupa Konseyi Başkanlığı’na, Estonya’nın ilk kadın Başbakanı Kaja Kallas’ı AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilciliği görevine getirilmesi için uzlaşı sağlandı. AP başkanlığına da bir önceki dönemin AP başkanı olan AP’nin en büyük grubu muhafazakar demokratların (Avrupa Halk Partileri - EPP) üyesi Roberta Metsola’nın yeniden seçilmesi bekleniyor.

AB’nin kilit görevlerine gelecek olan isimler 18 Temmuz’da yapılacak yeni Avrupa Parlamentosu’nun ilk genel kurulunda oylanacak. AB’nin yeni başkanları görevlerine başlayabilmek için 720 milletvekilinden 361 vekilin “evet” oyunu almaları gerekecek. İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Ursula von der Leyen oylamasında “kahve molası” bahanesiyle oy kullanmazken, Costa ve Kallas’a karşı oy kullandığını açıkladı.

AP seçimlerinden oylarını artırarak çıkan Avrupa’nın aşırı sağcı partileri kendilerinin dikkate alınmamasından rahatsız. Başta İtalya Başbakanı Giorgia Meloni olmak üzere Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Hollanda’nın aşırı sağcısı Geert Wilders, Belçika’nın ırkçısı Tom Van Grieken, Avusturya’nın aşırı sağcısı Herbert Kickl ve Fransa’nın “güçlü yükseleni” Jordan Bardella’nın seçimlerde “kendilerinin dikkate alınmamasından duydukları rahatsızlığı” dile getiriyorlar.

Bu liderler, AP genel kurulunda muhafazakâr demokratlar (EPP), sosyal demokratlar (S&D) ve liberaller (Renew) çoğunluğu sağlamış olmasalar da seçimlerde oylarını yükselten aşırı sağcı partilere oy veren seçmenlerin de temsil edilmesi gerektiğini savunuyorlar.

NATO da seçimini yaptı

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü NATO, Hollanda Başbakanı Mark Rutte'nin yeni genel sekreter olarak atandığını açıkladı.

NATO’dan yapılan yazılı açıklamada, Kuzey Atlantik Konseyi Genel Sekreterlik görevini 10 yıl yürüten Jens Stoltenberg’in yerine, 57 yaşındaki Hollanda Başbakanı Mark Rutte’yi NATO’nun bir sonraki genel sekreteri olarak atamaya karar verildiği duyuruldu. NATO’nun 32 ülkesinin büyükelçileri, bu atamayı ittifakın siyasi yönetim organında onayladı.

AB içerisin “uzlaşmacı siyasetçi” olarak bilinen Hollanda eski Başbakanı Mark Rutte ülkesini 14 yıl yönetti. Hollanda’da dört seçim kazanan Rutte, beşinci seçim zaferini NATO’da elde etti.

Avrupa’nın sınırındaki Rusya - Ukrayna Savaşı, NATO’nun yenilenmesi, Avrupa’da aşırı sağ partilerinin yükseldiği bir dönemde ve ABD’de olası yeni Donald Trump dönemi gibi önemli dosyaları devralacak olan NATO’nun yeni Genel Sekreteri Rutte görevine resmen 1 Ekim’de başlayacak.

“Macron, Fransa’yı yaktı”

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un AP seçimlerinden hemen sonra “meclisi feshederek genel seçim kararı alması”nın ardından üç hafta içerisinde yapılan seçimler sonrası “Macron Fransa’yı yaktı” yorumları yapılıyor.

Fransa’da geçtiğimiz hafta sonu yapılan milletvekili seçimlerin ilk turunda Cumhurbaşkanı Macron’un Rönesans partisi yüzde 20,3 oy alarak ancak üçüncü parti oldu. Aşırı sağcı Ulusal Bütünleşme (RN) oyların yüzde 34’ünü alarak seçimlerden birinci parti olarak çıktı. Dört sol partinin birleştiği Yeni Halk Cephesi (NFP) ise yüzde 28,1 ile ikinci parti oldu.

Başbakanın ve hiçbir bakanın haberi olmadan sadece üç danışmanı ile Avrupa Parlamentosu seçimleri gecesi “fesih” kararı alan Macron’un bu kararı, hafta sonu yapılan seçimler sonrası “sadece meclisi değil kendini de feshetti” olarak yorumlandı.

“İki turlu dar bölge seçim sistemli” seçimlerde yaklaşık 500 milletvekilinin hangi partiden çıkacağı önümüzdeki pazar günü yapılacak olan 2’nci turda belli olacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Şölene terör gölgesi 14 Haziran 2024
‘Yeni Avrupa’ korkusu 10 Haziran 2024
Şükran duyuyoruz… 29 Mayıs 2024