Başlangıcın sonu
Yunanistan bir kez daha "kurtarıldı" ve piyasalar kısa vadede rahatladı. Yine de henüz yolun sonuna gelinmediğini düşünüyoruz. Fakat Standard & Poor un planlanan Yunanistan'a yeni yardım çalışması konusundaki açıklamaları piyasaları biraz rahatsız etti. S&P, özel sektörün gönüllü olarak Yunanistan borç vadesinin uzatılması şeklindeki Fransız planının uygulanması durumunda, Yunanistan için kredi notunu "seçici temerrüt"e düşürebileceği konusunda uyardı. Fitch de benzer bir yorumda bulundu. Bu haberin, Yunanistan'a yapılacak yeni yardım yöntemi üzerinde belirsizlik yaratabileceğini düşünüyoruz.
Son piyasa rallisi Fed'in niceliksel gevşeme programının sonuna gelinmiş olmasına rağmen gerçekleşti. Bilindiği üzere, piyasalara satış dalgasının ulaşması önceki programın (QE1) sona ermesinden bir ay sonra başlamıştı. Yunanistan'ın durumu Euro bölgesinde karşı karşıya olduğu sorunları değiştirmedi. Daha fazla zaman tanıdı. Ancak bu zamanın nasıl kullanılacağı önemli.
Fazla dikkat çekmese de ABD'deki para piyasası fonlarının Avrupa bankalarının borçlanma senetlerinde ciddi yatırımları olduğunu söyleyebiliriz. Bu bağlamda, Fed ve Avrupa Merkez Bankaları arasındaki para swap hatlarının devam ettirilme kararı alındığını not ediyoruz. Bu durumun bankaların dolar fonlamaları açısından ilginç bir işaret olduğunu söyleyebiliriz.
Bu bağlamda ABD'deki prime institutional money markets gibi bazı para piyasalarından para çıkışlarının son iki haftada 75 milyar dolar olduğunu belirtebiliriz. Daha önce de bahsettiğimiz gibi Fed bilançosu hariç ABD para arzındaki büyüme de tüm bu konuşulan likidite bolluğuna rağmen son derece sınırlı.. Bu durum paranın ABD dışına fonlama amaçlı çıktığını düşündürüyor.
Gerçekten de başka veriler ile birleştirdiğimizde doların özellikle son 1.5 yılda "carry trade" tarzı yatırım stratejileri için favori fonlama para birimi haline geldiğini görüyoruz. Bu da hisse, emtia, gelişmekte olan ülke bono ve para birimleri gibi "riskli varlıkların" Avrupa, niceliksel gevşeme programının sonu olma olasılığını beraberinde getiriyor. Öte yandan başka bir sebepten ötürü dolarda ani bir artışa karşı güçlü olumsuz bir tepki verme olasılığının da azımsanmaması gerektiğini düşünüyoruz.
Önümüzdeki dönemde değişik piyasa ve ekonomik gelişmeler görebileceğimizi düşünüyoruz. Böyle bir ortam, geçmişe nazaran öngörülebilirliği daha düşük ve daha belirsiz bir piyasa ortamı anlamına gelebilir. Gelişmekte olan ülke ekonomilerinin ve piyasalarının da ayrışmasının çok mümkün olmadığını düşünüyoruz. Yani gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin birbirinden tamamen ayrışması pek mümkün değil. Diğer bir ifadeyle, gelişmiş ülkelerdeki sorunlar gelişmekte olan ülkelerde de şiddetini farklı gösterse de yankı buluyor. Türkiye, Brezilya, Hindistan, Rusya ve Çin gibi ülkelerin hem dünya ekonomisinde hem de sermaye piyasalarında giderek daha etkili olması bekleniyorsa da bu ülkelerin bir blok olarak ABD'den boşalacak yeri doldurması zor. Bu bağlamda Ian Bremmer gibi düşünürlerin kutupsuz dünya tezinin ciddiye alınması gerektiğini düşünüyoruz.. Zira kutupsuz bir dünyada ekonomik döngülerin daha kısa ve az öngörülebilir, piyasaların da oynak olması mümkün… Böyle bir ortamda ise son 10-20 seneyi baz alan ve doğruluğunu sorgusuz kabul ettiğimiz yatırım stratejilerinin de değişikliğe uğraması ve daha esnek hale gelmesi gerekecektir.