Başkası yapmadan işinizi kendiniz yıkın!
Bu söz kime ait bilmiyorum ama iş dünyasında son on senedir çok kullanılıyor. Yıkıcı teknoloji ve inovasyonların tüm sektörleri zorladığı, bazılarını yok ettiği, firmalara bu değişime liderlik et ya da adapte ol seçenekleri dışında bir seçenek bırakmadığı günümüzde, bunun gerçekçi bir erken uyarı sinyali olduğunu düşünüyorum.
İşini yıkmak ne demek?
İşini yıkmak sektörüne, ürünlerine, hizmetlerine ve süreçlerine yönelik trendleri yakalamak, doğru yorumlamak, yakın ve uzak çevredeki risk ve fırsatları net şekilde görmek ve bu içgörüler ışığında ürün, hizmet, süreç, iş modeli, pazar veya deneyimde inovasyon yaparak, alışılmış biçim ve yapılardan uzaklaşmak, yeni bir alan açmak ve rakipleri arkada bırakmak demek. Diğer bir ifade ile inovasyon yoluyla yeni pazar ve müşteriler bulmak veya mevcut pazar ya da müşterilere yeni değer önerileri sunmak demek. Bunu başkası yaparsa, siz bu yeni düzene ancak adapte olabilirsiniz. Bunu siz yaparsanız, lider olursunuz ve yeni bir sektör veya pazar oluşturur ve bunun lideri olarak avantajlarından yararlanırsınız.
Kendini yıkamayanlar!
Kendini yıkamayan firmalar, ki hem ülkemizden hem dünyadan çok fazla örneğini gördük, en iyi ihtimalle takipçi haline gelirler. Bugün Tesla ve Çin’li elektrikli otomobil üreticilerini takip eden, geleneksel üreticiler buna iyi bir örnektir. Güçlü markaları ve ölçekli operasyonları ile oyunda kaldılar ama oyunun neresindeler?
Liderleri tahtından indirebilecekler mi? Yıkıcı inovasyon ya da teknolojiler ortaya koyabilirlerse elbette. Ancak Tesla gibi firmaların işe 2000’lerin başında başladığı düşünüldüğünde, işin zorluğu görülüyor. Elektriğin buharlı teknolojilerin yerini alması, atlar yerine otomobillerin kullanılmaya başlanması, internet ile ticaretin dijital hale gelmesi, telefonların önce ceplere girmesi sonra akıllanması, verinin analiz edilebilen ve kullanılabilen bir şey olduğunun anlaşılması, elektrikli mobilite ve şimdi de yapay zekâ!
Bu yıkıcı teknolojiler, inovasyonları tetikledi ve inovasyonlar iş modellerini, ürün ve hizmetleri değiştirdi. Bu işleri öncü olarak yapanlar (Amazon, Tesla, Apple gibi) değerlerine değer katarken, kendisini yenileyemeyenler oyun dışı kaldı. İşte tam da burada kendini yenilemekten ziyade, fırsatları görüp, kendini yıkmak ve yeni şeyler yapmak gerektiğini düşünüyorum. Yenileme kavramı bile bence eskide kaldı.
Şirketlerin stratejileri ne olmalı?
Şimdi “yahu işler iyi, durup dururken kendimizi niye yıkalım” diyenler olacaktır. Ancak maalesef oyunun yeni kuralı bu. Siz onlarca yıldır, babanız hatta dedeniz tarafından kurulan bir işletmede, gayet de başarı şekilde üretim yapıp, pazarda önemli bir noktaya gelmişken, bir yerlerde sizin iş modeliniz ya da ürününüzü yıkacak bir yenilik geliştiriliyor, piyasaya çıkmaya hazırlanıyor.
Sizin ürününüzden daha kullanışlı, daha düşük maliyetli ya da daha fazla değer katan bir şeyler yolda! Daha vaktimiz vardır diyorsanız bir zamanlar pazar lideri olan Nokia, Borders ya da Blockbuster gibi şirketleri düşünmenizi öneririm. O zaman işinize yıkıcı bir gözle bakarak, inovasyonu sizin yapmanız daha akıllıca olur.
Bunun için “ölçek ve fiyat rekabeti” kafa yapısından “inovasyon” kafa yapısına geçmek gerekiyor. İnanın bu kısmı aşınca diğer zorlukları aşmak daha kolay oluyor. Ayrıca şirketinizi ve beyin takımınızı trend avcıları haline getirmek, mevcut yıkıcı teknolojiler ile getirdikleri fırsatları daha iyi anlamak, dünyanın, sanayinin, hizmet sektörünün nereye gittiğini, sonra da kendi sektörünüzün nereye gittiğini iyi analiz etmek gerekiyor. Sonrası güçlü yanlarınız ile fırsatları birleştirmek! Kendini yıkmak üzerine lütfen biraz düşünün. Bu iyi bir başlangıç noktası olacaktır.