Başkanlık sisteminde de koalisyon oluyormuş!
Bugüne kadarki icraatleri sonucunda Obama hakkında oluşan genel kanaat önceki başkana göre çok daha eğitimli ve aydın bir kişiliğe sahip olmasına rağmen siyasi tecrübesizliği nedeniyle çok fazla uzlaşmacı davranarak "ne İsa'yı, ne de Musa'yı memnun edemediği" şeklinde. (Bu özdeyişi sadece mecazi değil, aslına uygun olarak da yorumlamak mümkün!). Tam küresel krizin ortasında Amerika için oldukça radikal ve sola yakın söylemlerle iktidara gelen Obama'nın bugüne kadar ki tek başarısı sağlık sisteminde yaptığı reform oldu. Obama, gelişmiş ülkeler içerisinde ABD'nin büyük bir ayıbı olarak görülen kamusal sağlık hizmetlerinin gelir seviyesi düşük Amerikalılara ulaşmamış olması sorununu büyük ölçüde ortadan kaldırdı. Ancak bunu yaparken bile, seçim vaatlerinden önemli bir geri adım atarak, özel sağlık sigortası kuruluşlarına bir alternatif olacak ve böylece sigorta şirketlerinin primlerini de disipline edici bir fonksiyona sahip olması beklenen kamusal sigorta uygulamasını devreye sokamadı.
İki yıllık yönetimi boyunca bu tek olumlu icraatinin dışında Obama ne muhafazakar Demokratlara (Cumhuriyetçilerin neredeyse tamamı baştan beri kendisine karşı zaten), ne de daha radikal olanlarına kendini beğendirebildi. Seçim öncesi Meksika Körfezi'nde petrol aranmasını yasaklayacağını vaat eden Başkan büyük petrol şirketlerinin lobilerine boyun eğerek arama izinlerini devam ettirdi. Ancak Tanrı'nın sopası yok ki, bu kararından kısa bir süre sonra Meksika Körfezi'nde BP'nin sebep olduğu büyük petrol sızıntısı felaketi yaşandı. İki yıldır Afganistan, Irak, küresel ısınma ve çevre kirliliği konularında da bir gıdım yol alınabilmiş değil. İran'la ilişkiler belki de tüm zamanların en kötü düzeyinde. Son dönemde bir de başımıza Füze Kalkanı meselesi çıktı.
Hal böyle iken, Obama'nın Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğu kaybetmiş olması da ABD'nin tutarlı politikalar izlemesini oldukça güçleştiriyor. Nitekim, Obama Pazartesi günü alınan ekonomik kararlarda Cumhuriyetçilere önemli tavizler vermiş bulunuyor. Cumhuriyetçiler (ve Çay Partisi hareketi) Bush döneminde çıkarılmış olan ve bu sene sonunda yürürlükten kalkacak olan geliri 250 bin doların üzerinde olan mükelleflerin gelir vergisi oranlarındaki kesintinin devam etmesini istiyorlardı ve istediklerini de aldılar. Açıkçası zaten yüksek gelir kazanmakta olan Amerikalıların daha da yüksek net gelir sağlamasının gelir dağılımını daha da kötüleştirmek ve bütçe açığını artırmak dışında bir etkisi olacağını düşünmüyorum. Verdiği bu taviz karşılığında Obama da çalışanların ücretlerinden kesilen stopajda geçici 2 puanlık indirim, işsizlik maaş süresinin uzatılması ve şirketlerin yatırım harcamalarına ek vergi muafiyeti imkanı sağladı.
Her ne kadar işsizlik oranında görülen beklenmedik artışla morali bozulmuş olan piyasaların bu "uzlaşma" paketine ilk tepkisi olumlu olduysa da (hatta bu paketin FED'in 600 milyar dolarlık ek miktarsal genişleme paketine olan ihtiyacı azalttığı bile iddia edildi), orta vadede piyasaların yeniden ABD'nin dizginlenemeyen bütçe açıklarına odaklanması şaşırtıcı olmayacak. Öte yandan Keynezci ekonomistlerin paket ile ilgili görüşleri de oldukça olumsuz. Bu grup içinde yer alan ekonomistlerden Mark Thoma Obama'nın "küçük üreticiler ve hanehalkları kemerlerini sıkarken Devletin de aynı şekilde davranması gerektiği" şeklindeki görüşlerini eleştirerek tarım ekonomisinden güzel bir örnek vermiş: Ekonomik krizleri tarımsal faaliyetlerin döngüsüne benzeterek tarımın resesyonu olarak sayılabilecek Kış aylarında tarım üreticilerinin yan gelip yatmaktansa işgücü ve ekipmanların atıl olduğu bu dönemde aletlerini bakımdan geçirmek ve kapasitelerini artırmak gibi diğer aylara hazırlık faaliyetlerinde bulunmalarının kendilerine ileriki aylarda avantaj sağlayacağını vurgulayan Thoma, Devletin de benzeri bir şekilde, paranın bol, işgücü maliyetleri, hammadde fiyatları ve faizlerin göreceli düşük olduğu bu dönemde ulaştırma, çevre düzenlemesi, su ve kanalizasyon, elektrik dağıtımı ve dijital teknoloji gibi altyapı faaliyetlerine hız vermesi gerektiğini savunuyor. Thoma'ya göre bugünkü ekonomik ortamda beklenen faydaları maliyetlerinin çok üzerinde olan kamusal projeler bulmak ve hayata geçirmek hiç de zor değil.
Yazının başlığın geri dönersek, evet ABD'de Başkanlık sistemi olması nedeniyle hiçbir zaman klasik anlamda bir koalisyon Hükümeti olmamıştı ama bugün gelinen durum bu sistem içerisinde bile koalisyona benzer sub-optimal durumlar oluşabileceğini göstermekte. Hatta bazıları Amerikan siyasi sistemini sklerotik (damar sertliği olan) bir sistem olarak bile nitelendirmekte.