Başkalaşmadan gelişilebilir mi?!

Ferit Barış PARLAK
Ferit Barış PARLAK AYRINTI [email protected]

Alparslan Türkeş'in vefatından sonra MHP Genel Başkanlığı'na Devlet Bahçeli seçilmiş ve MHP, 18 Nisan 1999 genel seçimlerinde yüzde 18 oy oranına ulaşarak tarihinin en büyük başarısını elde etmişti.

2002 genel seçimlerinde yüzde 8.35 oy oranı ile 4'üncü parti konumuna düşen ve baraja takılan MHP, 2007 genel seçimlerine kadar geçen 5 yıllık süreçte 'politik açılımsızlık' ve 'sessiz duruş' söylemleriyle eleştirilmişti.

Yoğun eleştirilere rağmen, 2007 genel seçimlerinde oy oranını yüzde 14.25'e yükselterek 70 milletvekili ile TBMM'ye girmişti MHP. Ancak bu oy oranı da eleştirilerin dozunu hafifletmedi. Aradan geçen 1.5 yıllık süreç içerisinde 'etkisiz muhalefet' olarak nitelendirilip, eleştirilmeye devam edildi MHP.

 * * *

Dün gazete ve televizyonların Ankara temsilcileri ile sohbet eden Bahçeli, konuşmasının büyük bölümünde bu eleştiriler üzerinde durdu.

Eleştirilerin bilgiye dayanmadığına ve Türkiye'yi farklı bir yere götürdüğüne dikkat çekti.

Bahçeli, "Türkiye'de muhalefet yoktur diyenler ya bugünkü iktidarın alternatifsizliğini ortaya koymaya çalışanlardır ya da bugünkü iktidarı kollayanlardır" dedi ve ekledi, "Yerel seçimlerde MHP'nin bazı bölgelerde aday çıkarmayacağını söyleyenler de bu amaca hizmet etmektedir."

 * * *

Yerel seçim sonuçlarının, AK Parti'nin alternatifi olacak partiyi işaret edeceğine dikkat çekti Bahçeli.

Bu seçimlerin, geleceğin siyasi iktidarını belirleyeceğine vurgu yaptı.

Bu nedenle bütün il, ilçe ve beldelerde aday çıkaracaklarını dile getirdi.

AK Parti'nin oy oranında yaşanacak olası düşüşün önemini ise Anavatan Partisi örneğiyle açıkladı: "ANAP'ın sonunu, seçimlerde gerçekleşen oy kaybı hazırladı. Oy kaybı halkın ANAP'a bakışını değiştirdi ve kurtulma isteğini artırdı. AKP oylarında azalma olursa bu önemli bir sürecin başladığını gösterir" dedi.

 * * *

MHP'ye yapılan eleştiriler ile CHP'nin çarşaf açılımı arasında da ilişki kurmaya çalıştı Bahçeli.

Çarşaf açılımını, Türkiye'de iki ayaklı 'ılımlı siyasi islam' modelini oluşturma çalışmasının ayrıntısı olarak niteledi.

Bir tahterevalli siyasetinin, iki partili sistemle ve sinsice Türkiye'ye yerleştirilmeye çalışıldığına vurgu yaptı.

Bu partiler dışında gelişme gösteren siyasi partilerle ilgili çeşitli senaryolar üretildiğine ve bu senaryolara uyulmaması halinde sözkonusu partilere birbiri ardına engeller çıkarıldığına dikkat çekti.

1999 seçimlerinde sağlanan başarı sonrasında kendilerinin de bir senaryo içerisine çekilmeye çalışıldığını, ancak birilerinin senaryosuna uygun gelişimi kabul etmediklerini 'başkalaşmadan gelişmeyi' yeğlediklerini anlattı.

 * * *

Türkiye'nin geleceği açısından 'ciddiyet' taşıyan bu söylemlere, ne kadar 'ciddiyet'le yaklaşacağımızı merak ediyorum.  

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Refleks (2) 27 Ağustos 2024
Refleks 26 Ağustos 2024
“Durduk yere” mi oldu? 21 Ağustos 2024