Başka çeşit bir durgunluk!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

ARKA PLAN / Mehmet Uğur Civelek Kamuoyuna yansıyan yönlendirme amaçlı bilgi kirliliği yoğunlaştıkça, gerek ekonomik gerekse siyasi istikrarsızlığın yükselme ihtimali artış eğilimine girer. Başka bir deyişle belki gün kurtarılabilir, fakat sorunlar ağrılaşır, dengesizlikler ve ileride ödenecek maliyetler büyümeye devam eder. Gündemde olan durgunluk konusunu, onu yaratan sebeplere inip ortadan kaldırarak, çözmek yerine yapay önlemlerle ötelemeye çalışmak daha büyük krizlere yelken açmak dışında bir işe yaramaz. Durgunlaşmakta olan bir ekonomide borç-alacak zinciri kırılmaya, menkul ve gayrimenkul şeklindeki varlık değerleri gerilemeye, bilanço dengeleri bozulurken özkaynaklar erimeye başlar. Hiçbir müdahale yapılmaz ise fiyatlar genel düzeyinin gerilemesi, sosyal ve siyasi istikrarsızlığın büyümesi de olasıdır. Böyle bir tablo karşısında risk alma isteğinin kademeli olarak azalması, sağlam liman arayışının genişlemesi doğaldır. Böyle bir süreç kendi kendini besleyerek kısır bir döngü yaratabilir ve sıkıntı kademeli olarak büyüyebilir. Gerek küresel gerekse ulusal düzeyde böyle bir durumla karşı karşıyayız. Durgunluğun fiyat istikrarsızlığı ve mali sektörde kırılganlık yaratması olasılığı yüksektir. Eğer gelir dağılımında ciddi bir bozukluk ve rekabet koşullarında olumsuzluk yok ise para ve maliye politikalarının kontrollü kullanımı ile sorun aşılabilir. Fakat para ve maliye politikalarının etkinliğini sınırlayacak ve güvensizliği büyütecek düzeyde gelir dağılım bozukluğu ve rekabet sorunu var ise benzer yaklaşımlar ile sorunu aşmak mümkün olmaz; böyle durumlarda beklentileri yönlendirerek sorunları ağırlaştırmak pahasına günü kurtarmak eğilimi ön plana çıkar. Zira sorunun temeline inmek, ciddi maliyetleri peşin olarak ödemek ve uzunca bir süre sabretmek gereklidir fakat geniş kesimler buna katlanacak durumda değildir. Küresel düzeyde son altmış yılın en büyük krizi tanımı yapılırken en son ifade ettiğimiz koşulların belirleyici olduğunu, yeni bir dünya düzeni arayışlarınında aynı teşhisten kaynaklandığını hesaba katmak gerekiyor. Halen durgunluk, fiyat istikrarsızlığı ve mali kırılganlık eş anlı olarak kapıyı çalmış bulunuyor; üstelik rekabet koşulları çok bozulmuş, gelir dağılımındaki bozukluk anormal düzeylere ulaşmış ve yapısal sorunlar ağırlaşmış. Çok ciddi bir sistem riski var, sistem içinde sağlam liman kalmamış, verilen tepki ise bir yandan mali sistemi kurtarma amaçlı parasal genişleme ve bu sonuncunun yaratacağı enflasyon baskısını gizleme amacı ile piyasaları beklentiler aracılığı ile yönlendirerek günü kurtarmak. 1929'da da bugünlere benzer bir tablo vardı, yaklaşık on yıl süren ve İkinci Dünya Savaşı ile sonuçlanan büyük bir felaket yaşandı. Bu kez kitle iletişim araçlarının yoğun bir kullanımı ile beklentiler ve piyasaları yönlendirerek günü kurtaran bir anlayış var. Bu dengesizliğe neden olan sebepleri yarattığımız sürece yıkıcı sonuçlarından kaçamazsınız, ancak bir süre öteleyebilirsiniz. Benzer sıkıntıları bir daha yaşamamanın tek yolu, sorunu yaratan sebeplerin oluşmaması için gereken özeni göstermek ve paylaşmayı öğrenmekten geçer. Yok eğer sebepleri yarattı iseniz korkunun ecele faydası olmadığını unutmamanız gerekir. Gerek ülkemizde gerekse küresel düzeyde sistemik kırılganlık çok yüksek düzeydedir. Bunu yapay olarak piyasalarda oluşan fiyatlara bakarak söylemiyoruz, sıkıntı yaratacak sebeplerin iyice olgunlaştığını görüyoruz. Sistem içinde sağlam liman kalmadığının farkındayız. 1929'da ulusallaşma ile gelenin bu kez küreselleşme diye pazarlanan acımasızlığın sonucu olarak şekillendiğini net bir şekilde algılayabiliyoruz. Kendi nefsinin köpeği olanların bu gerçeği göremeyeceklerini ve görenlere tahammül edemeyeceklerini de biliyoruz...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar