Başka bir yerel yönetim anlayışı mümkün
Prof. Dr. Ali Kahriman - Siyaset Üstü Düşünce Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Hızla küreselleşen dünyamızda, pek çok alanda olduğu gibi kent yönetim biçimi ve anlayışında da değişim söz konusudur. Marka kent, yarışan kent, yaratıcı kent, tema kenti gibi modeller söz konusudur. Bu tür kent anlayışını ortaya koyabilmek için de ülkemize özgün bazı unsurları vurgulamakta yarar var. Öncelikle depremsellik gerçeğini göz ardı etmeden, ancak bu gerçeği rant üretmek üzere araçsallaştırmadan, “arazi kullanımı ve yönetimi” esasları belirlenerek, kamu yararı ve eşdeğerlik dikkate alınarak, kentsel yenileme modelleri hızla ortaya konulmalıdır. Kentlerimizin topoğrafik yapılarının çok elverişli olması nedeniyle ulaşım sistemleri hızlı bir şekilde çözüme kavuşturulmalıdır. Öte yandan bu tip kentlerin yapılandırılabilmesi için sosyal ve kültürel alt yapı ile yetenekli insan kaynağı olmazsa olmaz koşullardandır. Bunun gereği de girişimcilik ve mülkiyet haklarından, insan haklarına kadar geniş bir yelpazede, hak, hukuk ve adalet temelli bir özgürlük ortamının varlığı olduğu unutulmamalıdır.
Her şeyden önce yenilikçi ve demokrat bir vizyonla, yerel yönetim sistemini, kentsel ve kentli ihtiyaçları doğrultusunda inceleyen, sorgulayan ve alternatif çözümleri barındıran bir yerel yönetim modeli kurgulamak sistematik yaklaşım ile mümkün olabilir. Bu yaklaşımla, yerel yönetimlerin çalışma alanlarını ve sorun çözmesi gereken konuları detaylı olarak ele almak için şematik anlatımlar ve model önerileri geliştirilmelidir. Başarılı bir yerel yönetim modeli oluşturmanın temel araçları, strateji ve hedefleri belirlemenin yanında, seçmene bu sürecin anlatılabilmesidir. Siyasi partiler tarafından, seçmenlerin yerel yönetimlerden beklentileri, sosyal, ekonomik ve siyasi eğilimleri, bilimsel yöntemlere bağlı olarak analiz edilmelidir. Böyle bir yaklaşım partilerin seçim şansını arttıracaktır. Sistem yaklaşımında, yerel yönetimlerin çalışma alanlarını ve sorun çözmesi gereken alanları detaylı olarak ele almak için şematik anlatımlar ve model önerileri geliştirilmelidir. Aynı zamanda, siyasi seçimlerde başarı ekip çalışması ile mümkün olabildiği için bu süreçte, çeşitli vasıflardaki seçmen kitlelerinin katılımının sağlanacağı, atölye çalışmaları, seminerler ve sempozyumlar düzenlenmesi ve ortak sinerji yaratılması hedeflenmelidir. Yerel seçimlerde adaylar, siyasi ve teknik hazırlıklarını, bilimsel çalışmalarını katılımcı bir fikirler yelpazesi ile sunmalıdır. Yerel katılımcılık ve temsil ilişkisi toplumsal ve siyasi boyutları ile ele alınmalıdır. Geliştirilen fikirlerin halka yayılması için de etkin halkla ilişkiler modellerinin geliştirilmesi temel gerekliliktir. Bu nedenle seçmenlerin beklentilerinin ve seçmenin oy verme davranışına ilişkin algılamalarını yönetebilmeye yönelik veri toplanması amacıyla seçmen algı haritaları hazırlanmalıdır. Seçmenin hizmet beklediği alanlara ilişkin siyasetçinin ortaya koyduğu çözümler uygun bir dille geniş kitlelere aktarılmalıdır.
Bu bağlamda yerel yönetime talip olanların; kentin; alt yapı, ulaşım, rekreasyon, kentsel rehabilitasyon gibi teknik alt yapı sorunlarının çözümünden, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda gelişmesinin yönlendirilmesi konusunda bir stratejisi ve de modeli olmalıdır. Bu model; her halükarda planlı yönetim anlayışını benimseyerek ve demokratik yöntemlerle, konforlu kentsel yaşam normlarına ve hizmetlere ulaşmayı taahhüt etmelidir. Elbette bu model; hukuki, teknik ve ekonomik alt yapısı rant esasına dayanmayan, kentin nazım planlarının hiçe saymayan, kenti kimliksizleştirmeyen, meşruiyeti ve makuliyeti tartışılamayacak olan projelere dayanmalıdır.
Özetle, siyasetin; bir vizyon ve stratejiler bütününü, seçmene yansıtabilme süreci olduğu düşünüldüğünde, seçmenlerini doğru tanıyan ve beklentilerini kavrayabilen bir yöneticinin başarı şansı yüksektir. Umarım 31 Mart'ta gerçekleşecek olan seçimler sonucunda, kentlerimiz yerel yönetim anlayışında yeni yaklaşımları gündeme getirecek vizyoner yöneticilerine kavuşmuş olurlar.