Başçı tam da pişmişken bu değişiklik neden?
Sn. Murat Çetinkaya’nın başkanlığa atanmasıyla Merkez Bankası’nda bir dönem daha bitmiş ve yeni bir dönem başlamış bulunuyor. Bu vesileyle Sn. Başçı döneminin kısa bir değerlendirmesini yaptığımızda, kendisinin bir merkez bankası başkanının başarısı açısından belki de en önemli kriter olan enflasyon konusunda başarılı olduğunu söyleyemeyiz doğrusu. İş başında bulunduğu 5 yıllık dönemde enflasyon oranı ortalaması yüzde 8.2 ile yüzde 5’lik hedefin oldukça üzerinde seyretti. Ancak, Hükümetin Başçı ile yolları ayırmasında kendisinin enflasyon performansının hiç de önemli olmadığı konusunda içimde bir şüphe var doğrusu!
Başçı’nın özellikle ilk dönemlerinde önemli hataları da oldu. Özellikle, 2012 yılının 2. yarısından itibaren para politikasını aşırı gevşetmesi, akabinde 1 haftalık repo oranını yüzde 4.5’e ve bankalararası faizleri yüzde 4’e kadar düşürmesi hatalıydı. Her ne kadar bu dönemde döviz girişleri (biraz da Moody’s’in Türkiye’yi ‘yatırım yapılabilir’ statüsüne çıkarması sayesinde) iyi ve enflasyonda da yüzde 6’lara doğru bir gerileme söz konusu idiyse de, politika faizleri bu kadar hızlı bir şekilde bu seviyelere düşürülmemeliydi.
Nitekim, Fed’in QE programının sonlanma takvimini açıklaması ve ilk defa faiz artışlarını telaffuz etmesi sonucunda tüm gelişmekte olan ülke paraları ile birlikte TL üzerinde de ciddi bir baskı oluştu ve TL 3 ay gibi bir süre içerisinde yüzde 15 kadar değer kaybetti. (Belki faizler bu kadar düşük olmasaydı da, TL üzerinde bir baskı oluşacaktı, ancak bu seviyelerde olmayacaktı.) Başçı’nın bu noktadaki 2. hatası, TL üzerinde devam eden baskılara rağmen asıl politika faizi olan 1 haftalık repo faizini bir türlü yükseltmeye yanaşmaması oldu. Ancak, kötüleşen piyasa koşulları, Başçı’nın 28 Ocak 2014 gecesi faizleri “radikal” bir şekilde artırmasına neden oldu. (Halbuki daha mantıklı bir politika izlese, faizleri bu oranda artırmak zorunda kalmayacaktı.)
Yaşadığı bu tecrübeler sonucunda Başçı’nın 2 şeyi öğrendiğini düşünüyorum. Birincisi, Türkiye gibi çift paralı (dual-currency) bir ekonomide, artan döviz girişlerini TL faizlerini reel olarak negatife düşürerek durdurmanın mümkün olmadığını ve böyle bir politikanın sadece iç tüketimi aşırı körüklemek ve makro dengeleri bozmak dışında kalıcı bir etkisi olamayacağı. (Nitekim 2013’de cari açık 65 milyar dolar ile milli hasılanın yüzde 8’ine ulaşarak 2012’den sonraki en yüksek seviyesine çıktı.) Buna bağlı olarak da ikinci öğrendiği şey ise ekonomik dengeleri sağlamakta makro-ihtiyati tedbirlerin önemli bir etkisi olduğu.
Sonuçta Sn. Başçı’nın elde ettiği tecrübe ve uygulamaya koyduğu faiz koridoru gibi gelenek-dışı (unorthodox) politikalar ve makro-ihtiyati tedbirler sayesinde son 2 senedir ekonomiyi olabildiğince iyi yönettiğini düşünüyorum. Açıkçası, bu kadar deneyim kazanmışken Sn. Başçı’nın en azından bir dönem daha görevde kalması bence uygun olurdu. Başçı’nın iktisat bilimi konusundaki akademik background’u oldukça iyiydi ve yıllar içerisinde uluslararası çevrelerde tanınırlığı da artmış durumdaydı. Açıkçası aynı şeyleri yeni başkan için söylemek zor. Lisans ve yüksek lisansı iktisat ve/veya finans üzerine değil. MB sitesinden görebildiğim kadarıyla herhangi bir teknik çalışmada imzası yok. Başkan yardımcısı olduğu son 4 senede sadece 2 kere sunum yapmış. (Başçı başkan yardımcılığı döneminde 30’un üzerinde sunum yapmıştı.) Kendisinin ticari bankacılık tecrübesi olması ise piyasa ilişkileri ve yönetimi açısından bir avantaj olabilir. Lakin enflasyon sadece piyasa yönetimi ile hallolacak bir mesele değil.
Herkesin birleştiği nokta ise bu nöbet değişikliğinin konjonktürel olarak iyi bir zamanlamaya denk geldiği. Yellen’in güvercin yaklaşımı ve bu sene Fed faiz artırımının kısıtlı olacağı beklentisi piyasaları rahatlatmışa benziyor. İhracat, turizm, krediler ve iç-dış siyasetteki sorunlara rağmen Türkiye ekonomisi düşük bir hızda da olsa büyümeye devam ediyor. Petrol 50 doların altında kaldığı sürece cari açıktaki daralma da sürecek. Bu konjonktürde, daha göreve başladığı ilk ayda Sn. Çetinkaya koridorun üst bantı olan borç verme faizlerinde bir indirime gitme (25 baz puan) imkanına sahip. Ancak ilerleyen aylarda hava bayağı puslanabilir!