Başbakanlık genelgesine protokol takviyesi!
KOSGEB ile Devlet Malzeme Ofisi (DMO) arasında kamu alımlarında KOBİ’lerin payını artırma amaçlı bir protokol imzalandı. İmza törenine Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün ile Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de katıldı (DÜNYA 26.6.2013).
İki bakanın, protokol imza törenine katılmaları, bu konuya yetkili siyasi düzeyde verilen destek anlamına gelir ki, önemlidir. Bu önemlidir; ama protokolün hedef kitlesinin bulunduğu “sahada” işletilmesi çok daha önemlidir.
Bu noktada, KOSGEB Başkanı Mustafa Kaplan’ın törendeki açıklaması, protokol ile “saha” arasındaki ilişkinin nasıl kurulacağına dair bir fikir veriyor. Kaplan “KOBİ’lerin DMO tedarik süreçlerine etkin katılımlarına yönelik stratejiler üreteceğiz. KOBİ’lere kamu alımları ve tedarik usulleri konusunda rehberlik hizmeti vereceğiz” diyor.
Kaplan’ın açıklamasına göre, şayet protokolün içeriğinde uygulamaya hızla konulacak başka düzenlemeler yoksa, iki kuruluş arasındaki çalışmaların ilk aşamada strateji yazımı ve rehberlik esaslarını kapsayacağı; bir sürenin böyle geçeceği söylenebilir.
Kamu alımlarında yerli ürüne öncelik meselesinin üç yıldır gündemde olduğunu, konuşulduğunu, tartışıldığını; gerek Nihat Ergün gerekse Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı tarafından sahiplenilmesine rağmen, bugüne kadar yasal dayanağa kavuşturulamadığını hatırlatarak, KOSGEB-DMO arasında imzalanan bu protokolün aynı akıbete uğramamasını dileyelim.
Protokolden büyük genelge var!
6 Eylül 2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 2011/13 sayılı “Yerli Ürün Kullanılması İle İlgili Başbakanlık Genelgesi” milli sanayinin – büyük ölçüde KOBİ’lerden oluşuyor- ürünlerine karşı yabancı ürün tercihleriyle âdeta “nefret suçu” işleyen kamu kurum ve kuruluşlarına yerli ürün tercihi konusunda verilen başbakanlık emridir. “Hükmü” protokole üstündür ama nedense uygulatılamamıştır.
Genelgenin satır araları kamuya yerli ürün kullanma emrinin ötesinde yabancı ürün tercihinin şartname oyunlarıyla nasıl gerçekleştirildiğini de anlatıyor.
Meselâ, “Teknik şartnamelerde Türkiye’de üretilen ürünlerin teklif edilmesini engelleyen düzenlemelerin yapılmaması” ile ilgili 1 inci madde; “Kamu ihale mevzuatına aykırı olarak, isteklilerin ithal ürün yan da belirli bir ülkenin malını teklif etmesine yönelik düzenlemelerin yapılmaması” ile ilgili 2 inci madde aslında ihale şartnamelerinde bu tür “düzenlemelerin” yapıldığını, bu nedenle genelgeyle önlenmek istendiğini belgeliyor.
Tarih düşürelim
Kamu kurum ve kuruluşları genelgeye kulak asmayınca yine ilgili bakanlar Ergün ve Yazıcı, zaman zaman meselenin Kamu İhale Kanununda (KİK) yapılacak değişiklikle çözüleceğini belirten açıklamalarda bulundular. Ergün son açıklamayı protokol imza töreninde yaparak, “Değişiklikle, kalitede aynı nokta yakalandığı zaman yerli ürün lehine, yüzde 15 pahalı bile olsa, bunun satın alma yükümlülüğü getiriyoruz. Bu, kişinin arzusuna bırakılacak bir şey değil” dedi.
Bakan Ergün’ün açıklamasına tarih düşürelim; 24 Haziran 2013. Bakalım, defalarca sözü edilen KİK değişikliği bu kez yapılabilecek mi? Duruma bakılırsa, TBMM’nin bu yasama yılına yetiştirilmesi mümkün değil. Zaten, ortada bir tasarı veya hükümetin direktifiyle verilmiş bir kanun teklifi de yok.
KİK’de yapılacak değişiklik, hâlen TBMM Genel Kurulu’nun gündeminde bulunan ve birbiriyle ilgisiz çok sayıda düzenlemeyi içeren “torba” kanun tasarısı ile gerçekleştirilebilirdi. Bu yol neden kullanılmadı?
Dahası, bunca zamandır Başbakan’ın emrinden başlayarak yetkili bakanlarca yerli ürün lehine yapılmak istenen mevzuat değişikliğini önleyen bir güç mü var ki, açıklanmış “hükümet iradesine” rağmen bu iş sürüncemede kalıyor?