Başbakanın üç ayaklı Çin ziyareti
Başbakan Erdoğan'ın geniş bir işadamı ve gazeteci grubuyla yaptığı dört günlük gezisi ilk ayak "İki ülke arasında köprü' oluşturacağı düşünülen Urumçi'den başladı. Onu Türk-Çin iş konseyi toplantısının gerçekleştirileceği, bazı anlaşmaların imzalanıp siyasal konuların ele alınacağı gezinin Pekin bölümü izleyecek. Gezinin son ayağında ise Şanghay'da Çin'in önemli kuruluşlarının CEO'larıyla, Türk işadamlarının yatırımlar ve ortak işbirliklerini ele alacakları Şanghay CEO toplantısı yer alacak.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan çok sayıda işadamı ve gazetecinin katılımıyla gerçekleştirdiği 8-11 Nisan tarihleri arasında sürecek Çin gezisine gezisinin ilk ayağı Urumçi'de bir rüzgar türbini üreten bir fasbrika ziyaretiyle başladı. Gezinin Urumçi ayağı esas itibariyle "İki ülke ilişkileri arasında köprü" kurulması açısından önemli kabul ediliyor. Gerizin ikinci ayağında yer alan Pekin'de hem iki ülke arasında yeni anlaşmalar imzalanacak, hem süresi biten anlaşmalar yenilenecek, hem de dünya ve bölgemizdeki siyasal gelişmeler değerlendirilecek. Pekin'de ayrıca Çin-Türk iş konseyi toplantısı gerçekleştirilirken, Başbakan da bir konuşma yapacak. Gezinin üçüncü ayağında yer alan Şanghay'da Türk işadamları Çin'in önde gelen şirketlerinin CEO'ları ile bir araya gelip, yatırım imkanları üzerine görüş alışverişinde bulunacaklar.
Gezi sırasında bir süre önce Türkiye'yi ziyaret eden Çin Cumhurbaşkanı yardımcısı gelecek yılın müstakbel lideri Xi Jinping'in ziyareti sırasında gündeme gelen ülkelerin dolar dışında kendi para birimleri lira-yuan ile ticaret yapabilmeleri konusunda gelişmelerde gündeme gelecek.
Çin, Dünya dış ticaretinin en önemli aktörlerinde birisi 2011 yılında 1trilyon 900 milyar dolarlık ihracatı, 1 trilyon 743 milyar dolarlık ithalatı 3.5 trilyon doları aşan dış ticaretiyle dünya liderliğine göz diker durumda.
Ülkemizin 2011 yılında Çinle dış ticareti ise 24 milyar 188 milyon dolar. Bunun yüzde 87.9'luk bölümü 21 milyar 692 milyon dolarlık kısmını Çin'den ithalatımız oluştururken, yüzde 12.1'lik bölümü 2 milyar 466 milyon dolarını ihracatımız oluşturuyor. Bu ülke açısından İhracatımızın ithalatı karşılama oranı yüzde 11.3 seviyesinde kalırken 70 milyar dolarlık dış ticaret açığımız içersinde Çin ticaretimizdeki 19 milyar 212 milyon dolarlık açık ise yüzde 27 gibi çok önemli yer tutuyor.
Bu açıdan bu ülke ile olan ilişkilerimizin yeni bir yol haritası ile iyileştirilmesi çok önem taşıyor. Bunun bir yanında dış ticaret açığını azaltacak, ihracatımızı artıracak projeler yer alıyor. Bir yanında da son yıllarda dünyaya yatırımcı olarak çıkan Çin firmalarının Türkiye'ye doğrudan yatırımcı olarak çekilmelerinin projelendirilmesi yer alıyor.
Bunu sağlıklı yapabilmemiz için son on yılda sık sık tekrarladığımız bir konuya bir kez daha değinmekte yarar var. Türkiye Çin ve Hindistan ile ilişkilerini geliştirebilmek için öncelikle öğrenci alışverişine girerek ülkeleri iyi tanıyan bireylere sahip olmalıdır. Çin ve Hindistan'dan en az bin öğrenciye Türkiye'de işadamlarının yüksek öğrenim bursu vermeleri, aynı şekilde bin Türk öğrenciye de Çin ve Hindistan'da yüksek öğrenim bursu vermeleri dünya ticareti doğuya kayarken bu yönde çok önemli bir başlangıç adımı olacaktır.
Uzun yıllardır önerdiğimiz bu konuda, bir iki özel örnek dışında bir gelişme olduğuna tanık olamadık. Bir süre önce Türkiye'nin en önemli kamu kuruluşlarından birisinin yöneticisi sohbet sırasında, "Çin konusuna çok önem veriyoruz. Ama kurumumuz içinde Çin'e gitmeye istekli eleman bulamıyoruz" diyerek yakınmıştı.
Çin-Türkiye siyasal ilişkileri ve dış ticaretini geliştirmek açısından iki ülke liderlerinin ziyaretleri de buna işadamlarının katılımı da önemlidir. Ancak, bu ilişkileri sürekli geliştirecek olan Çin'de sürekli yaşayacak, ülke kültür ve geleneklerini bilen Türkler ile, Türkiye'de yaşayacak Çin'liler olacaktır.Bunda da sözünü ettiğim iki ülkede burslu okuyacak öğrencilerin olumlu etkileri ve katkıları çok önemli olacaktır.