Başbakan’ın Doğu’ya yatırım konusundaki açıklamasına değerlendirmeler
Başbakan Binali Yıldırım’ın önceki gün açıkladığı 23 ilde 4 yılda 140 milyarlık yatırım konusunda, kendilerine önemli yatırım imkanları sunulan ve yatırımın önemli kısmını yapmaları beklenen işadamlarıyla konuşup değerlendirmelerini aldım. Bölge işadamlarıyla da Batılı işadamlarıyla da konuştum.
İşadamları genel olarak hükümetin girişimini cesaretli bulup, sevinçle karşılıyorlar, uyarılarda da bulunuyorlar. Projenin doğru işlemesi, başarılı olması için, karar mekanizmasının Ankara merkezli kalmaması, yatırım yapacak özel sektörün ve yöre halkının karar mekanizmalarına katılması gerektiğini belirttiler. Şöyle özetleyebileceğim cümleyi tekrarladılar: “2008’den bu yana toplanmayan Ekonomik Sosyal Konsey toplanarak ve sektör temsilcileriyle birlikte hareket edilerek başarılı olunabilir. Çünkü yatırımın önemli bölümünü üslenecek olan Başbakan Yıldırım’ın açıkladığı gibi özel sektör olacaktır. Karar mekanizmasında yer almamız gerekir.”
Ayrıca, dünkü yazımın başlığında yer aldığı gibi, konuştuğum bölge işadamları kendileri için asıl teşvikin “terörün son bulması, barışın gelmesi” olacağını da belirttiler.
Diyarbakır cezaevindeki işkencenin terörün tırmanmasına PKK’nın militan devşirmesine neden olduğunu belirten bir işadamı, “Diyarbakır’da 14 bin öğretmen ve birçok kamu görevlisi FETÖ’cü diye görevden alındılar. Çok sayıda yeni mağdura neden olmamak için bu konuda da titiz davranılmalı” diyerek uyarıda bulundu.
Bölgede 2005 yılında yaptığı tekstil yatırımı akim kalan bir işadamı “O dönemde terör azalmıştı. Ama yatırım teşvikleri o dönem süreliydi. İndirim de yoktu. İstihdam teşvikleri kademeli değildi. Daha çok istihdama daha çok destek yoktu. O nedenle yeni teşvikleri sosyal devletle ilgili olarak olumlu buldum. Ama ekonomik kalkınma için hem bölge halkının inanması ve katılımı gerekir. Hem de Batılı işadamlarının inanarak destek vermesine, yatırıma katılmalarına ihtiyaç vardır. Gördüğüm kadarıyla açıklanan teşvikler yine Ankara merkezli hazırlanmış. Şimdi hiç vakit kaybetmeden sektör temsilcileri ile toplantılar yapılarak onların bölgeye yatırım için görüşleri alınmalı. Katılımcı yeni bir model geliştirilmelidir. Ancak, bu başarıyı getirir. Aksi halde yine inşaata ve ranta dayanan sonuçlar gündeme gelir. Üretim ve istihdam öne çıkmaz. Toplumsal mutabakat ve güven sağlanabilirse yatırımlar artar, proje olumlu sonuç verebilir.”
Bölgeden bir işadamının değerlendirmesi ise şöyle:
“Yaklaşık 30 yıldır birkaç yılda bir teşvikler açıklanır. Bir tek 6 . Bölge’ye özel destekler içeren son teşvik bölgede kısmen uygulanabildi, yatırım artırdı. Onun dışındakiler fabrika mezarlıklarına neden oldu. Fizibilite yapmadan yola çıkılmamalı. Ve bu fizibileteler mutlaka OSB’lerden görüş alarak hazırlanmalı. Bir de yeniyi teşvik ederken eskiler de korunmalı. Brezilya’dan Ereğli’ye yük kilo başına 8 dolara geliyor. Diyarbakır’dan Ereğli’ye 17 dolara gidebiliyor. Taşımadaki pahalılık çok önemli sorun. Bölgede her alanda kalifiye eleman eksikliği var. Yeni yatırımlar beklenirken bu gibi sorunlar da ele alınmalı. Yeni teşvikler avantajlar getiriyor. Bunun iyi işleyebilmesi için barışa da ihtiuyacımız olduğu unutulmamalıdır.”
Batılı ve bölge işadamlarıyla yaptığım sohbetlerden edindiğim izlenim yeni teşvik paketi olumlu karşılandığını gösteriyor. Akim kalmaması, iyi sonuç vermesi için, bölgede barışın inşa edilip, güvenim sağlanmasının önemli olduğunu belirtiyorlar. Yatırımcılarla, sektör temsilcileriyle diyalog içersinde katılımcı bir yöntemle yola devam edilmesi gerektiğini söylüyorlar. Ekonomik Sosyal Konsey’in Anayasal gereğinin yerine getirilmesi için üç ayda bir toplanmasını ve bölge yatırımları konusunun konseyde süreklilikle ele alınmasını istiyorlar.