Başbakan’ın Diyarbakır’dan önemli mesajları!...
Başbakan Binali Yıldırım, 4 Eylül 2016 Pazar günü Diyarbakır’dan önemli mesajlar verdi. Siyaset ağırlıklı mesajlar, aslında onarım ve değişim ağırlıklı bir eylem planı idi. Yani; Doğu ve Güneydoğu bölgesine yönelik politika tedbirlerini içeren bir yol haritası veya rehber açıklamasıydı. Açıkça şunu söylemek gerekirse, çok önemli olan bu açıklamaların sistematiği zayıftı. Üst üste söylenen çok sayıdaki düzenlemelerin süzgeçten geçirilmesi gerekiyor.
Onun için Başbakan Binali Yıldırım’ın Diyarbakır konuşmasını daha iyi anlamak adına bir sistematik içinde özetlemek, anlatılanları şu başlıklar altında sıralamak istiyoruz.
1. Onarım programı:
Son terör operasyonları nedeniyle zarar göre yöre halkının; yıkılan evlerinin, hasar gören mallarının, kapanan işyerlerinin zararlarını karşılama amaçlı açıklama. Yerinde ve etkili bir politika olarak önce onarımı ele alan bir yaklaşım. Önce yaraları sarmak adına doğru bir politika tedbiri.
2. Altyapı yatırımları:
Bilindiği üzere; ekonominin kalkınması için öncelikle fiziki ve beşeri alt yapının gerçekleştirilmesi, yani ekonomik kalkınmanın altyapısının iyileştirilmesi gerekiyor. Bunun için de eğitim ve sağlık çok önem kazanıyor ve en başta geliyor. Aynı şekilde ekonomi için olmazsa olmaz niteliğindeki duble yol, güvenlik yolu, hava alanı, baraj, sulama, doğalgaz hattı, cep telefonu kapsama alanını genişletme gibi fiziki altyapı yatırımlarının yapılması gerekiyor. Açıklanan pakette bunları görüyoruz. Adı konulmuş, takvimi belirlenmiş, maliyeti öngörülmüş çok ciddi altyapı yatırımlarının yapılacağını Başbakan’dan bizzat duyuyoruz.
3. Sosyo-kültürel çevre:
Bir toplumun veya bir bölgenin topyekün kalkınmasında sosyol-kültürel çevre çok önemli. Zira gelişmişlik veya kalkınmışlık böyle bir çevrenin de oluşmasını zorunlu kılıyor. İnsanların, özellikle gençlerin ve kadınların sosyo-kültürel bir çevreye sahip olması ihtiyacının karşılanması adına da önemli politika tedbirleri sıralanıyor. Bu çerçevede yapılması öngörülen spor tesisleri, toplum sağlığı merkezleri, girişimci merkezleri, gençlik ve aile destek programları ile ilgili mesajlar çok önemli ve unutulmamış.
4. Özel sektörün desteklenmesi (verilecek ilave teşvikler):
Başbakan Binali Yıldırım’ın açıklamalarında öne çıkan veya kamuoyu tarafından bu şekilde algılanan en önemli desteklerden birisi bu. Yani özel sektörün geliştirilmesi adına verilmesi öngörülen destekler. Çünkü iş dünyası zaten böyle bir beklenti içerisinde.
Bakın özel sektörün desteklenmesi adına hükümet neler öngörüyor:
- Doğu ve Güneydoğu’daki 23 il destekleme kapsamına alınıyor.
- Bu 23 il kendi içerisinde 5 cazibe merkezine bölünüyor. Muhtemelen burada gelişmişlik derecesine göre alt bölgeler oluşturuluyor ve desteklerin farklı uygulanacağı anlaşılıyor.
- Devlet, 8 ilin her birine yılda 10 fabrika kurmayı ve bunları çok ucuz kirayla bölgedeki firmalara kiralamayı hedefliyor.
- Bölgede çok ihtiyaç duyulan ve yatırım için vazgeçilmez olan finansman ihtiyacını karşılamak üzere, 1 yılı ödemesiz 5 yıl faizsiz kredi verilmesi öngörülüyor.
- Hatta bu kredilerdeki teminat sorununu gidermek için de KGF mekanizmasının işletilmesi öngörülüyor.
- Devlet, bu bölgede üretilen malları satın alma garantisi planlıyor. Böylece üretilenin satılması sorunu ortadan kaldırılıyor.
- Bu arada Meclis’in kabul ettiği ve onayda bekleyen özel teşvik düzenlemelerine ilişkin kanunu da unutmamak gerekiyor.
5. Bu desteklerin rakamsal boyutu:
Anlatmaktan öte yapılacak olanları rakamlara büründürmek de çok önemli. Yani ne kadar sürede ne kadar tutarda destek sağlanacağını herkesin bilmesi gerekir. İşte bazı rakamlar…
- Kamu ve özel sektör tarafından 4 yılda yapılacak 140 milyar lira yatırım,
- Özellikle gençlere yönelik her yıl yaklaşık 200 bin yeni istihdam,
- Hayvancılık için 3.7 milyar liralık yatırım ve yıllık 380 milyon lira ek destek,
- 4 yılda 67 bin yeni konut inşaatı,
- 8 ilin her birinde her yıl 10 fabrika yapımı,
- Terörden malı zarar görenlere 225 milyon lira yardım,
6. Bundan sonra ne yapılmalı?...
Şunu belirtmeliyiz ki yapılması planlanan çok şey var. Bunların tümünün aynı anda açıklanması çok kolay değil; aynı şekilde anlaşılması da kolay değil.
Dolayısıyla anlatılanların içini doldurmak, yani daha ayrıntıya girmek gerekiyor. İşte bu noktada teknokratlara, bürokratlara, sivil ve mesleki topluma iş düşüyor. Bu bilgilendirmenin çok net yapılması büyük önem taşıyor. Daha da önemlisi, Başbakan Yıldırım’ın bizzat ifade ettiği gibi, yapılacakların takibi veya izlenmesi gerekiyor. Burada da Kalkınma Ajansları, odalar, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve basına görev düşüyor. Bu söylemlerin eyleme dönüşmesi ve bölgenin kanayan yarasının durması temel dileğimiz…