Başbakan sıfır reel faiz deyince...
Başbakan "sıfır reel faiz" deyince çok yönlü bir tartışmaya yol açtı. Ancak, Başbakan "sıfır reel faizi" yerli tasarruflar için mi yabancılar için mi önerdiğini açıklamalıydı. Eğer yerliler için önerdiyse bu tasarrftan kaçıp tüketime yönelmeyi ve enflasyon artışını getirecektir. Eğer yabancılara dönük bir öneriyse o zaman yetmeyen tasarruf nedeniyle kullandığımız dış kaynaklardan, fon transferlerinden vazgeçiyoruz demektir. Aslında kafaları karıştıran bu tartışmanın ekonomistlere bırakılması doğru olacaktır.
Reel faiz denince çok basit olarak faizin enflasyondan arındırılmış sonucunu anlardık ve kafamız karışmazdı. Ama Başbakan Erdoğan'ın TUSKON toplantısında yaptığı ve dün tekrarladığı "sıfır reel faiz" açıklamasından sonra ortalık karıştı. Kimileri Başbakan'a alkış tutarlarken, kimileri bu açıklamayı "Olmayacak duaya amin" olarak değerlendirdiler. Bankacılar reel faiz hesabının ileriye doğru enflasyon ve ileriye doğru faiz oranlarını alarak farklı olarak yapılabileceğini belirtiyorlar. Bu açıdan bakıldığında ve bir yıl sonrasının enflasyonu yüzde 6.73 ve bir yıl sonrasının faizini yüzde 8.30'a göre hesap yapıldığında reel faizin yüzde 1.57 olduğunu belirtiyorlar. Ama tek hesaplama yönteminin de bu olmadığının altını çiziyorlar.
Konunun yurt içindeki tasarrufçular ve yabancı yatırımcılar açısından değerlendirilmesi uzmanlarca ayrı ele alınması gereken bir konu olarak görülüyor. Başbakan'ın önerisinin yerli tasarrufçulara "sıfır faiz"i de içermesi söz konusu ise insanlar tasarruf ettikleri gelir bölümünü tasarruftan vazgeçerek tüketime yönelteceklerdir. Çünkü faiz tasarruflarının zamana bağlı ileriye dönük değeridir. Bunun sıfır olması insanların kazançlarından tasarrufa gitmelerinin nedeni ortadan kaldıracaktır. Ve tasarrufa ayırdıkları gelir bölümünü de tüketime yöneltecekleri için enflasyonu körükleyen, tasarrufu azaltan bir sonuç ortaya çıkacaktır. Getirisi olmayan, ya da getirisi negatif olan bir tasarrufun özendirici yanı yoktur.
Eğer Başbakan, "sıfır reel faiz" önerisini yabancılar açısından yapıyorsa, o zaman iç tasarrufu yetmeyen, bu nedenle dışarıdan sürekli fon transfer etmek durumunda olan ülkemizin yabancı fonların ülkemize gelmesini nasıl sağlayabileceğimizi de açıklaması gerekir. Yüksek cari açığı olan ve ekonomisi ni döndürmek için "dış borcu" gündeminden eksik etmeyen bir ülke için yabancıya "sıfır reel faiz" artık bize fon transferi yapmayın anlamına gelir ki, Türkiye ekonomisi bugün bu kararı alabilecek durumda değildir.
Başbakan'ın bu söylemini "ideolojik bir söylem" olarak değerlendiren CHP genel başkan yardımcısı Faik Öztrak, "Başbakan 'faiz sebeptir sonuç değildir' diyor. Faiz bir sonuçtur. Türkiye'de faiz benzer ülkelere göre yüksektir. Enflasyon yüzde 4 iken gösterge faiz yüzde 8.5'tur. Bunun nedeni Hükümetin yanlış politikaları ve zamanında önlem alamaması nedeniyle ortaya çıkan yüksek cari açıktır. Bu durumun sürdürülebilmesi için dışarıdan fon transferine ihtiyaç vardır. Yüksek faiz bunun sonucudur" değerlendirmesiyle eleştiriyor.
Başbakan'ın öncelikle "sıfır reel faiz" derken yerli tasarruf sahipleri için mi, yoksa yabancılar için mi öneride bulunduğunu açıklaması gerekiyor. Çünkü gördüğüm kadarıyla bu söyleme bağlı tartışmalarda konu açıklık kazanmıyor, karmaşa yaratıyor. Birbirine zıt birçok görüş ortaya atılıyor.
Oysa, Türkiye'de iç tasarrufun sürmesi ve artması için yerli tasarrufçuya tasarrufunun zamana bağlı getirisi olan özendirici faiz verilmelidir. Bu tasarruflar bankacılık sektörünce sanayiye, yatırıma ve üretime kaynak yaratır. Bu nedenle yerli tasarrufçulara "sıfır reel faiz" önerilemez.
İç tasarrufu yetmeyen ve yüksek cari açığı olan Türkiye, yabancı fon girişini özendirmek için onlara da rekabete uygun bir faiz getirisi sağlamak zorundadır. O nedenle onlar için de "sıfır reel faiz" düşünülemez.