Başbakan konuşunca piyasalar dinler mi?

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

"Sıcak parayı kontrol edemezseniz, sıcak para sizi kontrol eder" Başbakan Erdoğan'ın Lübnan'da yaptığı açıklama piyasaların gündemine bir bomba gibi düştü.  "Türkiye sermaye hareketlerine vergi koyabilir mi?" sorusu parça tesirli bir bomba gibi yatırımcılar arasında yayılmaya başladı.

Ekonomi Bakanı, Başbakan Yardımcısı Babacan da daha önce yaptığı açıklamalarda  "doların değer kaybetmesiyle birlikte diğer gelişmekte olan ülkelerle birlikte Türkiye'ye giren sıcak paranın  artmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirmişti. Ancak bununla mücadele etmenin yolunun 'Tobin' Vergisi gibi uygulamalar değil, daha akılcı ve farklı yöntemler olduğunu vurgulamıştı.

Ekonomi yönetimi tarafından bugüne kadar dış dengedeki bozulma ve sıcak para girişinin azaltılması konusunda atılan adımlar sınırlı.  İki temel önlem öne çıkıyor: (i) mevduattaki munzam karşılıklarının ve tüketici kredilerindeki KKDF oranının artırılması" (ii) Merkez Bankası'nın gecelik borçlanma faizinin düşürülmesi".

Ekonomi yönetimi attığı adımlarla bir yanda kredilerdeki büyümeyi yavaşlatarak ekonomideki aşırı ısınmayı ve dış dengedeki bozulmayı kontrol altına almaya çalışırken diğer yanda Merkez Bankası'na gecelik vade ile park ederek Türk Lirası'nın getirisinden yararlanmak isteyen sıcak paranın önünü kesmeyi hedefliyor.

Başbakan'a katılıyoruz. Sıcak para her zaman ısıtmaz, bazen yakabilir. Kontrolsüz sıcak para girişi ekonomiye felaket getirebilir.  Bu nedenle yakından izlenmesi  ve gerektiğinde önlem alınması gerekir.

Ancak, bu konuda radikal önlemler alan Çin, Kore, Brezilya gibi gelişmekte olan ülkelere göre, Türkiye'nin daha sınırlı politika imkanlarına sahip olduğunu unutmayalım.

Türkiye ekonomisi son onbeş yılda  iç talebe ve dış kaynağa dayalı büyüme dinamiğine sahip bir ülke konumuna geldi. 2010 yılında gelişmekte olan ülkelerde tasarruf oranının yüzde 33'ler seviyesinde olması bekleniyor. Türkiye'de ise tasarruf oranının yüzde 13'ler düzeyinde olacağı tahmin ediliyor.

Diğer gelişmekte olan ülkelere ihracata dayalı büyüme modelleriyle küresel büyümeye bağlıyken Türkiye'nin büyüme modeli küresel sermayenin girişine bağlı.

Sermaye girişinin yavaşlaması diğer gelişmekte olan ülkelerde yanlızca rezerv artışını yavaşlatırken Türkiye gibi ülkelerde büyümenin yavaşlamasını hatta küçülmeyi gündeme getirebiliyor. Önceliği ekonomik büyümeyi artırmak olan hükümetin seçimler öncesinde sıcak para girişini engellemesi kolay değil.

Başbakan konuşunca piyasalar dinler. Bu nedenle kısa vadede Türk Lirası biraz değer kaybedebilir.  Ancak biz kısa vadede Türkiye'nin döviz kuru ve para politikalarında radikal bir değişiklik beklemiyoruz. Türk lirasındaki değer kaybının dolar pozisyonlarını azaltmak için fırsat olduğuna inanıyoruz.

Sermaye girişinin yavaşlaması diğer gelişmekte olan ülkelerde yanlızca rezerv artışını yavaşlatırken Türkiye gibi ülkelerde büyümenin yavaşlamasını hatta küçülmeyi gündeme getirebiliyor.

Önceliği ekonomik büyümeyi artırmak olan hükümetin sıcak para girişini engellemesi kolay değil. Dolayısıyla Başbakan'ın yaptığı açıklamaya rağmen kısa vadede Türkiye'nin döviz kuru ve para politikalarında radikal bir değişiklik beklemiyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019