Başbakan gibi Merkez de değerli TL istiyor

Tuğrul BELLİ
Tuğrul BELLİ GÜNDEM [email protected]

Geçen hafta Merkez Bankası sürpriz sayılabilecek bir kararla küçük çaplı bir parasal sıkılaştırma operasyonu gerçekleştirdi. Önce, TL ve döviz mevduatları üzerindeki zorunlu karşılıklar artırıldı. Böylece piyasadan 2.1 milyar TL ve 1.5 milyar dolar çekilmiş oldu. Bu aslında o kadar sürpriz bir karar değildi, çünkü bir süre önce zorunlu karşılıklar küresel krize bağlı olarak düşürülmüştü. DTH karşılıkları 2008 sonlarında %11'den, %8'e, TL karşılıklar ise 2009 sonlarında %6'dan %5'e çekilmişti. Son kararla döviz karşılıkları indirim önceki seviyesine geri gelmişken, TL karşılıklar ise %5.5 ile hâlâ önceki seviyenin 50 baz puan altında.

Daha sürpriz karar ise TL zorunlu karşılıklara verilmekte olan %5 oranındaki faizin toptan kaldırılması oldu. Bilindiği gibi, bir süre önce Fed'in zorunlu karşılıklara faiz uygulaması getirmesi modern bir Merkez Bankacılığı örneği olarak oldukça alkış almıştı. (Zorunlu karşılıklara faiz verilmesi para politikasının kontrolünü artıran bir uygulama olarak görülmekte). Hal böyle iken, bizim merkez bankası'nın bu uygulamayı kaldırması şaşırtıcı oldu. (2008 sonunda dolar ve euro'ya verilen faizler de kaldırılmıştı, ancak söz konusu paralar üzerindeki piyasa faiz oranları zaten çok düşük seviyelerdeydi, hâlâ da öyle.) Zorunlu karşılıklardan faizin kaldırılması bankacılık kesiminin senelik kârını 1 milyar TL kadar azaltacak, veya diğer bir bakış açısıyla MB'ye 1 milyar TL kâr sağlayacak.

Başka sürpriz (ve hatta skandal) bir olay da BDDK Başkanı Bilgin'in "zorunlu karşılıklardaki değişikliği gazetelerden öğrendiği" şeklindeki sitemiydi. Evet, bir para politikası aracı olarak zorunlu karşılık oranları doğal olarak Merkez Bankası tarafından belirlenmekte. Ancak bu gibi bankacılığı doğrudan ilgilendiren yetkilerini kullanırken MB'nin aldığı veya alacağı kararlar hakkında BDDK'yı zamanında bilgilendirmemesi kabul edilebilecek bir davranış şekli değil.

Peki, bütün bu tedbirler sonucunda Merkez Bankası'nın yapmak istediği ne? Para politikası kurulu toplantı özetinde borçlanma faizindeki indirimin amacı "piyasaya ihtiyacından fazla yapılmakta olan fonlamayı azaltmak ve bu suretle gün sonunda piyasada daha az atıl likidite kalmasını sağlamak" olarak ifade edilmiş, ve önümüzdeki dönemde borçlanma faizlerinde yeni bir indirimin söz konusu olabileceği de belirtilmiş. Bu anlaşılabilir bir gerekçe ama daha doğru bir uygulama repo yoluyla yapılan ve halihazırda 14 milyar TL civarında olan fonlama miktarının doğrudan düşürülmesi olmaz mıydı?

MB'nin zorunlu karşılıklarla ilgili kararlarının gerekçesi ise daha anlaşılmaz: "Makroekonomik riskleri azaltıcı bir politika aracı olarak zorunlu karşılık oranlarının daha aktif bir şekilde kullanılabilmesi doğrultusunda, Türk parası zorunlu karşılıklara faiz ödenmesi uygulamasına son verilmesiyle, zorunlu karşılık oranlarının gerektiğinde makroekonomik ve finansal riskleri azaltıcı yönde daha etkili bir araç olarak kullanılabilmesini sağlamak." Faiz ödemesi uygulamasına son verilmesinin kamuda 1 milyar TL tasarruf sağlamak dışında, yukarıdaki sayılan amaçlara hizmet etmesi mümkün değil. Öte yandan, eğer kredilerdeki genişleme hızı arzu edilen düzeylerin üzerine çıkmış ise (ki sene başından beri %30'a yaklaşan bir artış arzu edilen düzeyin üstü değilse nedir?), yapılması gereken doğrudan kredi maliyetlerini artıracak olan KKDF oranlarını yükseltmek gibi tedbirlerin alınmasıdır.

Zorunlu karşılık ayarlamalarının daha çok hizmet edeceği olay ise parasal sıkılaştırma ve bankaların faiz marjlarını daraltma yoluyla piyasa faizlerinde bir yükselme sağlayarak TL'nin (Başbakan'ın arzusu doğrultusunda) daha da değerli bir hale gelmesi olacaktır. Nitekim, bu karardan sonra TL'nin değerlemesi de hızlanmış bulunuyor. Ekonomi ile ilgili risk algılamasının değişmediği bir durumda TL faizlerin artırılması, yabancı fonların girişini artıran ve TL'yi değerlendiren bir unsurdur. Bu durumu dengelemek için MB'nin döviz alımlarını hızlandırması düşünülebilir. Ancak, MB borçlanma faizini düşürmeye devam edeceğini açıkça ifade ederek, TL bazını genişletecek böyle bir müdahelede bulunmak istemediğini de ilan etmiş durumdadır. Kısacası, MB değerli TL konusunda taraftır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dar bir koridor! 10 Ekim 2019
IMF 4. Madde bildirisi 26 Eylül 2019