Başarı hikayesi mi dediniz?

Hakan GÜLDAĞ
Hakan GÜLDAĞ [email protected]

Murat Can Çiçek, 1993 doğumlu…Doğuştan Cerabrel Palsy hastası…Yani, beyin felci… 6 yaşına kadar hiç yataktan çıkamamış… Hareket kabiliyeti çok kısıtlıydı. Hala da öyle…

Sadece başını oynatabiliyor.

Ellerini kullanmakta ve konuşmakta ciddi güçlük çekiyor…

***

Babası Keşanlı bir işçiydi…

Murat Can, 9 yaşına geldiğinde babasını akciğer kanserinden kaybetti.

Annesi; lise mezunu, görmüş geçirmiş, pazarlamacı olarak ve tapu işlerinde çalışmış bir kadın…

Murat Can’ın eğitimine çok önem verdi… Kayıt için başvurduklarında okulların kapısından geri çevrilmelerine rağmen, yılmadı. Kısıtlı imkanlara rağmen oğluna okumayı da öğretti, temel matematiği de…

Sonunda eğitimine üçüncü sınıftan başladı Murat Can. Başlangıçta, konuşamadığı, iletişim kurmakta zorlandığı için yaşıtlarından ‘geride’ görüldü. Ama sınavlardaki başarısı bu bakışı değiştirmeye başladı. Liseye geçti. Lise ikinci sınıfta
TÜBİTAK’ın düzenlediği ‘Araştırma Projeleri Yarışması’nda derece elde etti. Aslında projeyi yaparken, kendisi için en uygun mesleği araştırıyordu. Projesinin konusu ise tarihti…

“Engelim nedeniyle yapabildiğim tek şey bilgisayar kullanmaktı” diyor Murat Can ve ekliyor; “Ben de bilgisayar kullanarak üretebileceğim programlama dillerine yöneldim ve kendimi C ve C++ dillerinde geliştirmeye başladım…”

***

Murat Can, programlama dillerine olan yatkınlığı ortaya çıktıkça, edebiyat ağırlıklı eğitimine rağmen, bilgisayar mühendisi olmayı hedefledi…

Neler yapabileceğini düşünürken, Özyeğin Üniversitesi’nin ‘Bilgisayar Oyun Atölyesi 5’ isimli bir etkinlik düzenlediğini öğrendi. Başvurdu. 1000’den fazla öğrenci arasında ilk 20’ye seçildi. Yarışma kapsamında üniversite hocalarıyla yapılan kampta aldığı yoğun eğitim sonrasında, hiç bilmediği bir programlama dilinde 36 saat gibi kısa bir sürede ‘pong’ türevi bir oyun yazdı ve yarışmayı kazandı.

Yarışmayı kazanması, Murat Can’a Özyeğin Üniversitesi’nden Bilgisayar Mühendisliği’nde okuyabilmek için tam burs sağladı. Ancak kazandığı bursu kullanabilmesi için ÖSYM’yi de kazanması gerekiyordu. İki ayda, kendi imkanlarıyla, dört yılık fen müfredatına çalıştı. Sınava girdi. Bilgisayar Mühendisliği bölümünü kazandı. Bu engeli de aştı…

***

Murat Can, birkaç hafta sonra mezun olacak…

“Özyeğin Üniversitesi benim için gerekli tüm fiziksel erişilebilirliği sağladığı gibi, hocalarım da gerek ders sırasında gerek başvurularımda ihtiyacım olan akademik desteği sağlayarak dünya seviyesinde bir eğitim almama imkan verdi” diyor…

Bu süreçte Murat Can’ın hayatını değiştiren bir önemli gelişme daha oldu. 3 yıl önce “geleceğin sosyal bilinçli liderlerini yetiştiren YGA (Young Guru Academy) Liderlik Programı’na seçildi.

“YGA’da daha iyi bir dünya için birlikte hayal kuruyor, projelendiriyor ve hayata geçiriyoruz” diyor Murat Can ve devam ediyor; “Birlikte başarma kabiliyetimizi sahada, öncü projeler üretirken geliştiriyoruz…”

Şu sıralar, YGA’daki ekip arkadaşlarıyla birlikte engellilerin hayatını kolaylaştıracak bir yazılım üzerinde çalışıyor. Birlikte geliştirdikleri tasarım, Turkcell’in kitlesel fonlama platformu Arıkovan’ında fonlanacak. Murat Can gibi hareket ve konuşma zorluğu çeken pek çok kişinin hayatını kolaylaştıracak.

***

Şimdi Amerika yolcusu Murat Can…

‘Google EMEA Students with Disabilities Scholarsihp 2016’ programına yaptığı başvurusu olumlu sonuçlandı. Google’ın engelli öğrenciler için sağladığı bursu almaya hak kazandı.
O da hedef büyütüp, dünya genelinde lisansüstü ve işletme okullarına başvuranların girdiği GRE sınavına girdi ve tam not aldı. Şimdi University of California, Santa Cruz’a (UCSC) gitmeye hazırlanıyor.

***

Önüne çıkan tüm engellere rağmen hep hedeflerinin peşinden koşan, çağdaş bir öykü kahramanı Murat Can…Ama O, kendi başarı hikayesinin aslında bir birlikte başarma hikayesi olduğunu söylüyor. “Beni ilkokulda sırtında sınıfa taşıyan arkadaşım olmasıydı, hocalarım beni cesaretlendirmeseydi, Özyeğin Üniversitesi ve Hüsnü Özyeğin bu imkanı bana sağlamasaydı, YGA beni bir proje haline getirip desteklemeseydi, ben bu başarı hikayesini yazamazdım. Onun için ortada bir başarı hikayesi varsa bu birlikte yazılmış bir hikayedir… Ve bu hikayenin asıl kahramanı kesinlikle ben değilim. O kahraman annem… Artık biliyorum ki, her başarı hikayesi, bir birlikte başarma hikayesidir. Ne mutlu bize, birlikte başardık, ne mutlu bize, birlikte bir ilke imza attık…”

Murat Can’ın, ‘hikayenin asıl kahramanı’ olarak nitelediği anneye gelince…

Nilgün Çiçek, şimdi sürücülük kabiliyetlerini geliştirmekle meşgul.

Bir yandan da İngilizce öğrenmek için kolları sıvamış…

Daha önce, üniversite eğitimi boyunca yurtta oğluyla beraber kalmış, eğitimini alırken başka engellerle karşılaşmaması için yakından ilgilenmişti. Şimdi o da Kaliforniya’ya gidiyor ve Murat Can’ı üniversiteye o götürüp getirecek…

“Murat Can” diyor, “3 yıldır YGA’da hem pek çok eğitim aldı hem de projelerde gönüllü çalıştı. Oğlumun YGA’da sadece bize değil tüm dünyaya faydalı olacak teknolojiler geliştireceğine inanıyorum…”

***

Geride bıraktığımız hafta engelliler haftasıydı. Ve aynı haftanın pazar günü de anneler günüydü…

Murat Can’ın başarı hikayesi hafta boyunca medyada epey yer aldı. Gazete haberleri, köşe yazıları, televizyon programları… Şimdi bir de benden okumuş oldunuz… Geçen hafta kendisinden dinlediğimde içim coşkuyla dolmuştu, şimdi yazarken de yine aynı coşkuyu hissettim… Gerçekten, umut veren, heyecan veren, esin veren bir hikaye Murat Can’ınki…

Ama bu hikaye burada bitmiyor. En azından ben anlatmaya devam etmek istiyorum…

‘Yer darlığı’ nedeniyle bugün değil belki ama bu hikayenin arka planında Murat Can’ın da bahsettiği ‘birlikte başarma’ olgusu çok önemli…

Ekonomiden sosyal hayata neler yapabileceğimize ilişkin çok önemli ipuçları veriyor… Örneğin, “bebek endüstriler” meselesi…

Başta annesi, o kadar dirayetli motif, niyet edip, karar verip, uygulamasaydı, Murat Can’ı koruyup, kollamasaydı, başarı ne kadar mümkündü?

Yeni bir başarı hikayesi peşindeki Türkiye, Murat Can’ın hikayesinden bir şeyler öğrenebilir mi?

Dijitalleşmenin getirdiği olanaklarla yeni bir sanayi devriminin eşiğine gelen, yeni bir faza geçmeye hazırlanan dünya ekonomisi açısından bize neler anlatıyor bu hikaye?

Yeni dönemin ortaya çıkardığı fırsatlardan yararlanacaksak, Murat Can’ın ‘birlikte başarma’ hikayesinden hangi sonuçları çıkarmalıyız?

Anne Nilgün Çiçek’in…

YGA’nın kurucusu Sinan Yaman’ın…

İsviçre’de uluslararası bir şirkette aldığı maaşın 10’da birine YGA’da çalışmayı tercih eden Melike Aydın’ın… Yatırım yapabileceği pek çok alan varken, iyi bir üniversite kurmayı tercih eden ve tam burs sağlayan Hüsnü Özyeğin’in…

Dahası, Murat Can’ın hikayesinin medyayla paylaşılmasında gönüllü olarak rol alan iletişim danışmanı Nedim Özkan’ın…

Kısacası, girişimcilik gibi, bireysel başarının da giderek daha kolektif hale geldiği bir ortamda, arka planda görünen aktörlerin üstlendiği rollerden, Türkiye ekonomisinin gelecek kurgusuna ilişkin neler çıkarabiliriz?

Dahası, Murat Can ile aynı tarihte doğan oğlum Deniz bu hikayeden neler öğrenebilir?

Ben neler öğrenebilirim?

Görünen o ki, bu hikayenin gelişim sürecine ve arkasındaki motivasyona dair söylenecek, yazacak daha çok şey var…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar