Barış olabiliyorsa gelir tuzağı da aşılır

Adnan NAS
Adnan NAS ASLINA BAKARSANIZ adnan.nas@stfa.com

 

 

Biliyorsunuz, içinde bulunduğumuz koşullar, konjonktür dengeleri ve bunlara bağlı olarak genel ekonomik performansımız ne olursa olsun, yıllardır hatırlatmaktan yorulmadığımız şeylerden biri, temel sorunlarımızı çözmek için radikal kararlar ve politikaların zorunlu olduğu. Bu konuda, biraz da toplumsal talebin yetersizliği nedeniyle yeterli bir inisiyatifin bir türlü ortaya çıkamadığına hayıflanıp dururken, özlenen kararlılık bizim konu aldığımız ekonomik ve yapısal dönüşüm bağlamında değil de bambaşka bir alanda, terör ve bölgesel gerginlik bağlamında şekillendi. Aslında belki de ötekinden daha güç olan bir alanda çözüm ihtimalinin nasıl olup ta hayata geçtiğinin irdelenmesi bu köşenin kapsamı dışında kalsa da, bu olumlu gelişmenin ekonomik yapı ile ilgili dönüşüm dinamiklerini hızlandırması da mümkün olabilir diye umutlanıyorum.
 
Üretime katılımın ve rekabetin artması
Orta gelir düzeyine (yani kabaca 10.000 ABD doları düzeyinde kişi başı milli gelire) ulaşması, ancak elli yıllık bir piyasa ekonomisi deneyiminin ardından ve üstelik bir dizi krizin verdiği tahribattan alınan dersler ile 2000'li ilk on yılda mümkün olan Türkiye'nin, bundan çok daha güç olan yüksek gelirli ülkeler arasına sıçraması hiç de kolay değil. Sanayi üretiminin teknoloji düzeyi, eğitim, verimlilik gibi belirleyici parametrelerde çarpıcı değişimleri gerçekleştirmek, şimdiye kadar yaptığımızdan çok farklı bir stratejik tasarım ve eylem başarısını gerektiriyor. Bu ise bir yandan kurumsal altyapı, davranış normları, özendirme mekanizmaları ve rol modelleri bağlamında mevcut durumun kökten değiştirilmesini, diğer yandan ülkenin potansiyel kaynaklarının tümüyle hayata geçirilmesini, üretime ve büyümenin finansmanına katılmasını zorunlu kılıyor.
Yine de umulmadık zamanlarda beklenmedik performans patlamaları yaptığımızı düşününce, iç barış konusundaki gelişmelerin başarıyla sonuçlanmasının özellikle toplumsal potansiyelin ve enerjinin daha büyük ölçüde devreye girmesine yardımcı olması muhtemel. Ortalama milli gelir düzeyinin düşük kalmasında ülkedeki 50 ilin üretime katkısının ancak yüzde 20 civarında kalmasının etkisi büyük. Sadece bölgeler ve iller arasında değil, bireyler arasında da gelir ve fırsat eşitsizliğinin fazla olduğu toplumlar arasında bulunmamızın, girişimcilik ve rekabetçilik yeteneğimize zarar verdiği de kabul ediliyor. Zaman zaman yapıldığı gibi süper zenginleriyle övünen değil, toplum olarak zenginleşen bir ülke olmak istiyorsak üretime ve piyasalara katılımı büyütmemiz genel performansımızı da arttıracaktır. Tıpkı kadınların işgücüne katılım oranının yükselmesiyle oluşacak sinerji gibi bir etki söz konusu olacaktır.
 
Radikal karar iradesi
Doğrusu, radikal karar iradesinin ekonomik yapı ile ilgili diğer alanlarda da güçlenmesi halinde önümüzdeki on yılda milli gelir ortalamasının 20.000 dolar eşiğini aşması hayal olmayabilir. Ancak bunun için pek çok alandaki politikaların temel stratejilerle uyumlu bir şekilde oluşturulması lazım. Sözgelişi son yıllarda olduğu gibi ihracatın içinde yüksek teknolojili ürünlerin payı düşerse ya da imalat sanayiine verilen kredilerin ticari kredilerdeki payı hızlı bir biçimde azalırsa işimizin iyice içinden çıkılmaz hale geleceği açık. Ayrıca teknoloji, Ar-Ge vb. külfetli yatırımlardan girişimciyi caydıran bir iş ortamı varsa, üstelik hukuk ve vergi düzeni düşük teknolojili alanların (sözgelişi inşaatın) getirisini cazip, riskini de önemsiz kılıyorsa iş bir kat daha zorlaşacaktır.
Siyasal huzur ve barış ortamı, ekonomik performansa farklı yönlerden de katkı yapabilir. Sözgelişi refah ve kalkınma arayışımızda handikaplarımız arasında sayılan doğal kaynak yetersizliğini, çevre coğrafyalardaki zengin kaynaklara dayalı değer zincirlerinin şekillenmesine katkı yaparak ve içinde yer alarak aşabiliriz.
Ama herhalde en önemlisi oynak büyüme başarılarıyla gereksiz böbürlenmeyi ve batıyı küçümsemeyi bırakıp, gerçekçi ve kararlı bir şekilde kendi hedeflerimize ve stratejilerimize kilitlenmemiz olacak.
 
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Seçim biter, kriz bitmez 02 Temmuz 2019
Yolun sonuna geliyoruz 11 Haziran 2019