Bankalarla ilgili konular sokakta tartışılmaz

Kriz döneminde, "Bizim bankalar çok iyi" diye övünenler, kriz sona ererken "Bankalar daha önce verdikleri kredileri geri çağırıyor" demeye başladı. Ardından bankaların "KOBİ'lere kredi vermediğinden yakınıldı."

Kriz dönemi atlatılırken bu defa "Bankalar kredi musluklarını sonuna kadar açtı" tartışması başladı.

Derken, gecikmeli de olsa cari açık sorununun önemi anlaşıldı. Büyümede frene basılmasına karar verildi. Bu defa da "Bankalar çok kredi veriyor. Kredi veren cezalandırılır" söylemleri ortaya yayıldı.

Bankaların kanuni karşılık oranları yükseltildi. Açacakları şube başına bankalara "salma" uygulaması başlatıldı.

En sonunda da bankalar Ankara'ya Rekabet Kurulu'na çağırıldı. Mahkemeye çıkar gibi sorguya dizildi. Yöneticilerinin fotoğrafları çekilerek gazetelere dağıtıldı.

Ekonomiyi yönetenlerin ekonominin bütünü ile ilgili endişeleri olabilir. Bankaların genel ekonomi politikası ile uyumlu hale getirilmesi konusundaki çabaları normaldir. Buna karşılık bankaların da görüş ve önerileri bulunabilir. Hatta bankaların yakınma hakkı da vardır.

Ama bunlar gazete sutunlarında, görsel ve sözlü medyada her gün her gün tekrarlanır ise kamu oyunda banka sistemine olan güven zedelenir.

Bankalara güven zedelenir ise istikrarı sürdürmek imkansız hale gelir.

Çünkü bu işin ucunda para var. Mevduat var, kredi var. Dışarıdan içeriye, içeriden dışarıya döviz hareketi var.

Banka sisteminin içine kapanması veya pozisyon değiştirmesi istikrarı büyük ölçüde bozar.

Daha önceki kritik dönemlerde yaptıklarının aksine bankalar bu dönemde istikrarı korumak için olağanüstü çaba gösteriyorlar.

Döviz fiyatı yükselirken döviz satarak dalgalanmayı yumuşatıyorlar. Hazine bonosu satışlarına destek vererek faizde dalgalanmayı önlüyorlar

Ekonomiyi yönetenler ile bankalar arasındaki diyaloğun sokağa dökülecek yerde, taraflar arasında masa başında tartışılmasında büyük yarar vardır.