Bankalara faiz düşür derken Hazine neden aşırı borçlanıyor?
Bankalar üzerinde faizleri düşürmeleri yönündeki basınç sürüyor. Bankalarla bunun için önceki akşam Beştepe’de bir toplantı daha yapıldı.
Faizleri yükseltenin bankalar olduğu, bankaların gönlü olsa faizlerin hemen düşeceği şeklinde bir hava estiriliyor. Bankalar kar hırsıyla faizi yükseltmekle itham ediliyor, faizi düşürüp sürümden kazanmaya ve daha az kara razı olmaları gerektiği söyleniyor.
Bankalar mevcut durumda ellerinden gelse, faizlerini siyasi iktidardan çok daha hızlı ve istekli indirirler. Çünkü faiz düştükçe ellerindeki devlet tahvili portföyünün değeri yükseleceğinden güzel karlar elde ederler. Hem de mevduat toplamak, kredi satmak, kredi risklerini kontrol etmek gibi zor ve karmaşık gayretlere hiç gerek olmadan, taş atıp da kolları yorulmadan elde ederler bu karı.
Bu tezler faizlerin neden yüksek olduğunu da, nasıl düşürüleceğini de açıklamaktan çok uzak.
Faizlerin neden yüksek olduğunu ve neden düşmediğini geçen hafta bu köşede enflasyondan mevduat-kredi dengesine, bütçe açığından hazine borçlanmasına, cari açıktan dış borç ödemelerine, sıcak paradan dış kredilere, kurlardan siyasi risklere kadar bütün yönleriyle ele almıştık.
Bu nedenlerden birisi Hazine’nin ihtiyaçtan kat kat fazla borçlanmasıydı. Hazine’nin aşırı borçlanması faizlerin yüksekte kalmasının temel nedenlerinden birisi. Şimdi hükümetin kendisi gereğinden çok daha fazla borçlanarak faizleri yükseltirken, bankalara faizleri düşürün diye baskı yapması büyük bir çelişki.
Yukarıdaki tabloda Hazine’nin bu yıl nakit açığının ne kadar olduğunu, buna karşın ne kadar net borçlanma yaptığını ay ay görüyorsunuz.
Hazine 9 ayın şubat, mart ve haziran ayları dışındaki 6 ayında nakit açığının çok üzerinde borçlanmış. Ocak, mayıs ve ağustosta Hazine nakit fazlası vermesine rağmen yüklü borçlanmalar yapılmış. Sonuç olarak ilk 9 ayda Hazine toplam 40.4 milyar lira nakit açığı vermiş. Buna karşın 9 ayda yaptığı net borçlanma miktarı 67.36 milyar TL’yi bulmuş. Yani Hazine 100 liralık finansman ihtiyacı için 167 lira borçlanmış. İhtiyacın üçte ikisi kadar fazla borçlanma yapılmış.
Üstelik böyle aşırı bir borçlanma, yasal limitler aşılarak, yasanın dışına çıkılarak yapılmış.
Hazine’nin eylül sonu itibarıyla Merkez Bankası’nda tuttuğu mevduat 30.32 milyar TL düzeyinde. Hazine’nin böyle yüksek bir nakit stoğu varken bile finansman ihtiyacının üzerinde borçlanmaya devam etmesi, şimdiye değin rastlanmış bur durum değil.
Kuşkusuz Hazine’nin borçlanmasının nakit açığı ile her zaman birebir uyuşması gerekmez. Borçlanmanın ihtiyacın üzerinde veya altında olması, olağan ve mümkündür. Ancak borçlanma miktarının ihtiyacın bu kadar üzerine çıkması ve bunun kısa bir sürede olması, normal koşullarda anlaşılır ve açıklanabilir bir durum değil.
Bir yandan bankalara faiz düşür baskısı yapılırken, diğer tarafta Hazine’nin yasaları da çiğneyerek aşırı borçlanması bir süredir ekonomi çevrelerinde tartışılıyor. Hazine’nin neden bu kadar yüksek borçlandığı sorusuna yanıt aranıyor.
Doğal olarak ekonomi çevrelerinde Hazine’nin böyle olağan dışı bir yola girmesi için olağanüstü sebepler olması gerektiği konuşuluyor. Ekonomik kriz beklentisinden, Suriye ve Irak’ta askeri gelişmelere, yakın gelecekte bilmediğimiz bir yüklü ödeme ihtimalinden, Hazine parasının seçimler için kullanılmak için biriktirildiğine kadar çeşit çeşit ihtimal üzerine spekülasyonlar ortada dolaşıyor.
Bu tartışma bir aydır oldukça canlı bir şekilde gündemde olmasına rağmen hala hükümet ve Hazine cephesinden aşırı borçlanmanın ne sebeple ve ne amaçla yapıldığı, yasal borçlanma limitinin neden aşıldığı konusunda bir açıklama yapılmış değil.
Hükümet tarafındaki sessizliğin sürmesi, sadece kaygıları artırıyor ve ortada dolaşan her biri diğerinden kötü ihtimallere inanmak için zemin sunuyor.