Bankalar sigortacılık yapsın !

Can KANTAR
Can KANTAR SEKTÖRÜN İÇİNDEN [email protected]

Zaten yapıyorlar, yapmamaları için de bir engel getirilmiyor, ancak bu koparılan fırtınayı pek anlamış değilim. Gün geçmiyor ki bu konu ile ilgili medyada bir habere rastlamayalım. Bu arada komplo teorileri de üretilmeye başlandı deniyor ki "Bankaların sigortacılık yapmasını Türkiye'de yatırım yapan dünya devi yabancı sigorta şirketleri istemiyor. Çünkü bu sigorta şirketlerinin Türkiye'de bankası yok. Bu yönetmelik taslağı kabul edildiğinde sigortacılık piyasası yabancılara altın tepsiyle sunulmuş olacak"

Hazine tüketiciyi korumaya çalışıyor

Sigorta Acenteleri Yönetmelik Taslağı'nı hazırlayan, Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü. Devletin Hazine Müsteşarlığı, Devletin Bankası Ziraat Bankası'na sigortacılık yaptırmak istemiyor. Böyle bir şey düşünülebilir mi ? Burada Hazine Müsteşarlığı bir taraf ise tüketicinin tarafında olduğunu görmek lazım. Burada ne acente, ne banka, ne de sigorta şirketine bir avantaj sağlanmıyor ki. Sadece tüketici korunmaya çalışılıyor. Tüketici kandırılmasın, doğru bilgilendirilsin, seçme şansı olsun ki, zorla bir şey yaptırıldığını düşünmesin. Çünkü ülkemizde sigortacılığa güven sağlanacaksa ancak böyle sağlanabilir. Ve dolayısıyla sağlanan güven neticesinde sigorta pastası gelişmiş ülkelerde olduğu gibi büyüsün. İşte böyle olduğunda sigorta şirketi de, banka da, acente de daha çok kazanabilir.

Bakın ismi üstünde bu  bir "TASLAK". Üzerinde bir takım düzenlemeler mutlaka yapılacaktır. Sigortacılık Genel Müdürlüğü sadece bir taslağı görüşe sundu, o kadar. Taslak'ta da "bankalar sigortacılık yapmayacak" da denmiyor. Bu işlemlere sadece bir düzenleme getiriliyor. Bankalar kredi verirken yaptırılması gereken sigortaları yaparken tüketicinin bilgilendirilmesini istiyor, haksız rekabeti önlemek için. İşin aslı bu. Koparılan fırtına da bir bardak suda bence. Bütün dünyada örneklere bakıldığında bankalarda sadece kredi işlemlerinde sigorta yapılabiliyor. Gidip kimse bankadan sağlık sigortası, ya da yangın sigortası yaptırmıyor. "TASLAK" diyor ki ;  Bankalar sigortacılık yapabilir ama Hazine'den izin almalı ve tüketiciyi bilgilendirmeli. Bankalardan kredi alınırken yaptırılan hayat sigortalarına tüketici derneklerinin itiraz etmelerinin de karşısında duran Hazine Müsteşarlığı değil miydi ?

Sigortacılıktan kim kazanıyor ?

Dünyada sigorta şirketlerinin bankaları varken ülkemizde bankaların sigorta şirketleri var. Geçtiğimiz yıl dünya finans piyasaları kan ağlarken bir tek ülkemizdeki bankaların çok tatlı karlar ettiğini biliyoruz. Bankalar sigortacılıktan gelen paraya da kalmış değiller bu da ayrı bir konu. Prim üretiminin yüzde 70'e yakınını acenteler yaparken yüzde 10'u bankalar tarafından yapılıyor. Bankacılık ve sigortacılık sektörlerini hacim olarak karşılaştırın aradaki farkı görebilirsiniz.. Bir de bu küçüklüğe piyasanın prim üretiminin yüzde 10'luk kısmını bir düşünün… çok komik gerçekten.

Acente ve banka mı taraf ?

Güçlü banka bağlantısı olan sigorta şirketlerinin genel müdürleri ile bu konuyu çok kez konuştum. Hiçbir yöneticinin bankanın performansından memnun olduğunu duymadım bugüne kadar. O zaman bu kadar yaratılan fırtına neden ? Bankası olan sigorta şirketlerinin yöneticileri yönetmelikte bazı değişiklikler için çaba sarf ederken, bankası olmayan sigorta şirketlerinin yöneticilerinin de arkadan "kıs kıs" güldüklerini de duyuyorum. Acenteler bir taraf gibi görünse de acaba bankalı-bankasız sigorta şirketleri arasında mı geçiyor tartışma .? Burada Hazine sadece tüketicinin yanında, benim gördüğüm bu.

Acenteler ise sadece haksız rekabetten şikayetçi. Sektörün prim üretiminin 3/2'sini gerçekleştiriyorlar yine de kimseye yaranamıyorlar. Bankalardan yapılan kaskolar, kredi bitiminde acentelere gidiyor zaten. Verilen kredilerde ise yaptırılan hayat sigortalarını da zaten acenteler de pek yapamıyor. Gelelim yazımın başlığına "bankalar sigortacılık yapsın!" ama bir takım kurallara uyarak tabii….

Birlik Sigorta'da GM istikrarı şart !

Geçtiğimiz hafta Halkbank iştiraki olan Birlik Sigorta'nın Genel Müdürü Niyazi Koçak'ı ziyarete gitmiştim. Sirkeci'deki kötü binadan çıkılmış pırıl pırıl binaya. Çalışanların yüzü gülüyor. Geçtiğimiz dönemde sıralamada bir üst sıraya yükselmiş Birlik Sigorta. Pazarın daraldığında sektörün dört katı bir büyüme gerçekleştirmiş. Karlılıkta ise 5 katı büyüyerek sektöre fark atmış. Kasada para var. Genel Müdür Niyazi Koçak'ın yüzü gülüyor. Arada takılıyorum "Birlik Sigorta'da en uzun süre genel müdürlük görevini yürüten kişi olacaksınız" diyorum. Çünkü Birlik Sigorta her yıl genel müdür değiştirmesi ile ünlü. Niyazi Bey'de "Yönetimden büyük destek alıyorum. Özellikle Yönetim Kurulu Başkanı'ndan" diyor.

Birlik Sigorta "Halk Sigorta" olacak

Niyazi beye "Gel bu başarılarını televizyondaki programda anlat, gazetede, dergide röportaj yapalım" diyorum. "Yok Can Bey, ben işimi yapıyorum, pek vaktim yok bu işlere ayıracak, çünkü şirketin ismi de değişecek yakında Halk Sigorta olacak. Bu konuda ki çalışmalarımı yoğunlaştırmam gerekiyor. Ondan sonra ne istersen evet" diye ekliyor. Kendisinin yanından ayrılıyorum 4 gün sonra görevinden ayrıldığını duyuyorum. Sonradan öğreniyorum ki eleman alımının ve ücretlendirilmesi yetkisi genel müdürden alınıp yönetim kuruluna verilmesi gündeme gelmiş. Niyazi Koçak'ın da 'kart hamili yakinimdir' olayını pek sevmediğini biliyordum. Vakıfbank ve hatta Ziraat Bankası bu konuda istikrarı yakalamışken ve başarılı olduğu görülmüşken. Halkbank, Birlik Sigorta'da neden her sene genel müdür değiştirdiğini pek anlayamıyorum. Şimdi gelecek genel müdür mutlaka çok değerli birisi olacak ama, çalışırken hep aklında 'bir sene sonra burada olmayabilirim' endişesi olacak. Bu arada nasıl bir vizyon ve strateji belirler ki başarı için bilemem ?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar