Bankalar fintech sektörünü rakip olarak görüyor
Teknoloji, her sektörü olduğu gibi finans sektörünü de yeniden şekillendiriyor. Yeni iş modelleri ve yeni oyuncular sektörde oyunun kurallarını hızlı bir şekilde değiştiriyor. KPMG 2017 dördüncü çeyrek fintech raporuna göre, küresel fintech pazarı, son üç yılda 122 milyar dolarlık yatırımla önemli bir pazar payı kazandı.
PwC araştırması ise fintech şirketlerinden gelen baskının en çok bankacılık ve ödeme sektörlerini etkilediğini ortaya koyuyor. Araştırmaya katılan fon transferi ve ödeme sektörü yöneticileri, gelecek beş yılda pazar paylarını yüzde 28 oranına kadar finTech şirketlerine kaybedebileceklerini söylerken, bankacılar ise pazar paylarının yüzde 24'ünü kaybetme riski olduğunu dile getiriyorlar.
Kartlı ödeme sistemlerinin yaygınlaşması ve mobil teknolojilerin yoğun biçimde kullanımı, Türkiye’de de fintech pazarının önemli bir potansiyele sahip olduğunu gösteriyor.
Teknolojiyi yoğun bir şekilde kullanan genç nüfus ve güçlü bankacılık sistemi de sektörün gelişmini hızlandıracak diğer önemli unsurlar arasında. Moka, bu potansiyeli başarılı iş modeline dönüştüren şirketlerden birisi. 2014 yılında kurulan şirketin yüzde 65’i Serhan Süzer’e, yüzde 35’i www.amerikadaniste.com’un yatırımcıları Seyfettin Erol ve Levent İlhaner’e ait.
Sanal POS, mobil ödeme çözümleri ve fatura ödeme sistemleri sunan bir ödeme kuruluşu olarak hizmet veren Moka, geçtiğimiz kış Red Herring Top 100 Startup listesine Türkiye’den giren tek şirket oldu. Red Herring listesi, teknoloji endüstrisinin önde gelen yöneticileri, yatırımcıları ve stratejistleri tarafından hazırlanıyor ve Asya, Avrupa ve ABD’de en başarılı ve en hızlı büyüyen start-up’lara yer veriyor.
Moka, geçtiğimiz günlerde gerçekleşen FinTechForum’da ise Türkiye’nin 2017 yılındaki en çok işlem hacmine sahip 5. fintech şirketi ödülünü aldı. Moka, bugün ayda ortalama 100 milyon TL’nin üzerinde POS ödemesi gerçekleştiriyor ve ayda yaklaşık yüzde 5-10 büyüme ile en fazla işlem hacmine sahip 4. şirket konumuna yükselmiş durumda.
Moka Genel Müdürü Selim Güsar’a, fintech sektörünün gelişimini, bu gelişim sürecinde yaşanan engelleri, ödeme sistemlerinde geleceğin nasıl şekillendiğini sordum. Yanıtları şöyle;
Başarının sırrı: Esnek olmak, istekli olmak, aç olmak
“Moka, Sanal POS, mobil ödeme çözümleri ve fatura ödeme sistemleri olmak üzere, üç hizmeti aynı çatı altında sunan tek şirket konumunda. Öncelikli olarak B2B alanına yoğunlaştık: Bayi networkü, satış sonrası servis ağı olan firmalara özel çözümler üretiyoruz. Gelirin yüzde 95’i POS’tan sağlanıyor. Elektronik ticaret alanına konsantre olmadık, çünkü Türkiye’de elektronik ticaret hacmi oldukça küçük ve büyüme oranları da yeterince tatminkar değil. B2B tarafında ise ticaretin olduğu her alanda, kendi geliştirdiğimiz yazılımlar ile firmaların ihtiyaçlarına göre çözüm üretebiliyoruz. MokaPOS çözümü ile sanal POS altyapısı kullanarak, KOBİ’lerin tüm banka kartlarından ödeme almalarını sağlıyoruz. Tüm banka kartlarına taksit yapabiliyoruz. Apple Store ve Google Play’den indirilen olan mobil ödeme uygulamaları ile Moka üyeliğini başlatmak mümkün. Moka’nın internet sitesinden elektrik, doğalgaz, su, telefon, internet, televizyon ve diğer kurumların faturaları ödenebiliyor. Amacımız, yenilikçi finansal teknolojileri mümkün olduğunca geniş bir kesime ulaştırmak. Şirket olarak, esneğiz, istekliyiz, açız, motivetiyiz ve sektöre teknolojik çözümler getirme konusunda hevesliyiz.”
Hedefimiz bankacılık sistemine dahil olmayan nüfusa ulaşmak
“Türkiye’de nüfusun büyük bir kesimi bankacılık sistemine dahil değil. Bizim asıl hedefimiz bu insanlara ulaşmak, çünkü onların hepsinin akıllı telefonu var. Bu insanları kayıt içine dahil etme gibi bir rolümüz de var. Öte yandan bugün yapılan fatura ödemelerinin sınırlı bir kısmı bankalar üzerinden gerçekleşiyor. Müşteri bizi tercih ediyor. Çünkü biz onun mahallesindeki esnafız. Özellikle de banka şubesi veya PTT’ye ulaşımın zor olduğu kırsal kesim için büyük bir kolaylık sunuyoruz. Öte yandan sunduğumuz çözümler KOBİ’lere de büyük bir ödeme kolaylığı sağlıyor. Böylece satış ve üretime daha fazla odaklanabiliyorlar. BDDK tarafından denetlenen bir kurum olduğumuz için güvenlik standartlarımız da çok yüksek.”
Bankaların % 10 ila 40 arasındaki değeri fintech şirketlerine geçecek “Türkiye’de fintech sektörü Avrupa kadar hızlı büyümedi; çünkü kendi içimizde çözmemiz gereken sorunlarımız var. Bankalarla iş ortaklıkları yeterince sağlıklı değil, bankalar bizi rakip olarak görüyor. Dünyada da başlangıçta böyleydi ama bugün bankalar fintech şirketleri ile iş yapar duruma geldi. Bu nedenle ABD’li Stripe gibi 20 milyar dolar değere ulaşan fintech şirketleri var. İngiltere’de yapılan araştırmalara göre, önümüzdeki yıllarda bankaların yüzde 10 ila 40 arasındaki değeri fintech şirketlerine geçecek. Bankalar küçülmek, hantallıklarını atmak ve şube sayılarını küçültmek zorundalar; çünkü müşteri artık mobil uygulama kullanıyor. 2000 bin şubesi olan bankanın erişemediği müşteriye biz tek noktadan erişebiliyoruz. Kişiler arası para transferleri cep telefonundan cep telefonuna dönüşmüş durumda. Bankacılık sistemi neredeyse bunun dışında kaldı. Avrupa’da bu sistemin gelişmesinin temel nedeni son kullanıcı lehine maliyetlerin iyice minimize edilebilmesiydi. Ülkemizde de benzer uygulamalar var ve iyice yaygınlaşacak. Tüketicinin de bilinçlenmesi gerekiyor tabi ki. Önümüzdeki dönemde nakitten ve plastik kartlardan çıkacağız. Ödemelerimizi cep telefonu ile yapıyor olacağız.”
Sektörün desteklenmesi lazım
“Fintech teknolojik bir yatırım evet, ama işin finans tarafını yok sayıp, sadece teknoloji olarak düşünmemek gerekiyor. Fintech, regüle bir sektör, yükümlülükleri var. Dolayısıyla uzun vadeli planların yapılması, yatırımın bu doğrultuda şekillenmesi gerekiyor. İngiltere başta olmak üzere, yabancı yatırımcılar son dönemde Türkiye’de fintech şirketlerine ilgi gösteriyor. Bunun temel nedenleri Türkiye’deki finans sektörü altyapısının çok iyi olması ve son kur dalgalanmaları ile fiyatların cazip hale gelmesi. Fakat Türkiye’de asıl önemli konu, kanun yapıcının fintech’lerin önünü açıyor olması gerekliliği. Gelişmiş pazarlarda kanunlar, engel değil destek verici bir yapı sağlıyor. Ülkemizde de BDDK’nın bu konuda çok önemli çalışmaları var, Merkez Bankası fintech yatırımlarını teşvik ediyor, ama diğer devlet kurumlarının da taşın altına ellerini koymaları lazım.”